Bugünlerde yolunuzu Zeytinburnu Kazlıçeşme Sanat Galerisi’ne düşürürseniz sizi bir sürpriz bekliyor:1891 -1910 yılları arasında Osmanlı sarayında yaşayan, eşi sarayın başressamı olduğu için tarihi olaylara da tanıklık eden İstanbul’un ilk kadın fotoğrafçılarından Elisa Zonaro’nun İstanbul’da çektiği fotoğraflar “Elisa Zonaro’nun İstanbul’u” adıyla sergileniyor. Tulumbacılar, kahvehane müdavimleri, sokak çalgıcıları, bayram şenlikleri, kayık sefaları, piknikçiler, oyun oynayan çocuklar, sohbet eden kadınlar, mezarlıklar, ahşap evler, tarihi binalar, cenaze törenleri derken Kurtuluş, Beyoğlu, Kağıthane, Beşiktaş, Şehzadebaşı, Üsküdar, Beylerbeyi ve Anadolu Hisarı olmak üzere İstanbul’da keyifli bir zaman yolculuğu yapıyoruz. Ayrıca 2. Abdülhamid’in daha önce görülmemiş fotoğrafları, haremden hayatından ve aile albümünden fotoğraflar da bu tarihi yolculukta size eşlik ediyor.
Yeni yeni yaygınlık kazanan fotoğraf sanatının ilk ürünleri sayılan bu çalışmaların yer aldığı sergi İstanbul’daki ilk kadın fotoğrafçılarından Elisa Zonaro’nun da ailesiyle birlikte İstanbul’da geçirdiği 19 yılın adeta özeti gibi.
Elisa Zonaro İtalyan bir fotoğraf sanatçısı aynı zamanda Osmanlı sarayının son ressamı Fausto Zonaro’nun da eşi. Asıl adı Elisabetta Pante olan Elisa Zonaro 1863 yılında İtalya’da bir ev hanımı anne ve inşaat mühendisi bir babanın kızı olarak dünyaya gelir. İlkokul öğretmenliği alanında eğitim görse de sanata olan ilgisiyle ilk resim derslerini ressam Fausto Zonaro’dan alır.
Elisa’nın en büyük hayali İstanbul’a gelmektir. Tek başına 1891 yılında İstanbul’a gelir ve burada İtalyanca ve resim dersleri vererek geçimini sağlar. Ardından da Fausto Zonaro İstanbul’a yerleşir ve çift evlenip Cihangir’de ahşap bir evde yaşamaya başlar. Bu arada yeni yeni gelişen fotoğrafçılık sanatını öğrenmek için Elisa Zonaro Paris’e gider ve İstanbul’a tekrar döndüğünde tek amacı burada bir fotoğraf stüdyosu açmaktır. Saray ve kültür sanat çevresinde iyi bir çevre edinen çift kısa sürede tanınır ve sevilir. İstanbul sokaklarında fotoğraflar çeken Elisa Zonaro’nun pek çok fotoğrafından ilhamla eşi de tablolar yapar.
Artık Fausto Zonaro sarayın başressamıdır. Dönemin gazete ve dergilerine ise Elisa Zonaro’nun çektiği fotoğraflar satılarak bunlardan da gelir elde edilir. Basında Zonaro çiftinin sanatsal faaliyetleriyle ilgili övgü dolu yazılar yer alır. Eşinin saray ressamı olmasından dolayı sarayda yapılan pek çok törene rahatça giren Elisa Zonaro’nun bu törenlerden çektiği fotoğraflar pek çok ilke de imza atar. Özellikle sergide de yer alan 2. Abdülhamid fotoğrafları ve bu fotoğraflardan yapılan tablolar yurt içi ve yurt dışında epey ses getirir. Ancak 2. Abdülhamid’in tahttan indirilmesinden sonra saraydan ve kendileri için tahsis edilen konuttan ayrılan çift İstanbul’da sıkıntılı günler yaşamaya başlar. Bunun üzerine de çocuklarını da alıp İtalya’ya dönmeye karar verirler. Ancak burada da sıkıntılar yakalarını bırakmaz. Çünkü o yıllarda İtalya ile Osmanlı’nın arasının açık olması ve çiftin de bir dönem Osmanlı sarayına yakın olması burada da sorun olur. Fausto Zonaro yaptığı tabloları satamaz ve maddi anlamda güçlük yaşarlar. 1929 yılında Fausto Zonaro 1945 yılında ise Elisa Zonaro zorlu bir yaşamın içinde İtalya’da hayata veda eder.
Elisa Zonaro vefatından 79 yıl sonra ömrünün en güzel günlerini geçirdiği İstanbul’a fotoğraflarıyla ilk kez döndü. Sergide aile koleksiyonundan albüm fotoğrafları yanında, tablolar, özel eşyalar da eşlik ediyor. Ayrıca serginin açılışı için İstanbul’a Zonaro çiftinin torunları da gelerek eski günleri yad ettiler. Ömer Faruk Şerifoğlu’nun küratörlüğünü yaptığı sergi 31 Ocak tarihine kadar görülebilir.
Zonaro çifti Osmanlı’nın başkentini adeta fethetmiştir. İster Türk ister Avrupalı olsun, duvarında o yıllarda en az bir Zonaro tablosu olmayan lüks ev yok gibidir. Bu resimlere ise Elisa Zonaro’nun çektiği fotoğraflar ilham vermiştir. Çünkü İstanbul sokaklarında fotoğraf makinesiyle dolaşan Elisa Zonaro, günlük hayattan sahneleri ölümsüzleştirmeyi başarmıştır. Elisa Zonaro ayrıca evlerine ziyarete gelen önemli isimleri de fotoğraflar. Osmanlı sarayı hanedanlarından Şehzade Abdülmecid ve oğlu Şehzade Ömer Faruk’u, Enver Bey’i babasını ve kardeşini bu dönemde fotoğraflar. Hatta 2. Abdülhamid cuma namazına giderken tüm saray erkanıyla birlikte faytonda fotoğraflamayı bile başarır. Tıpkı kocası gibi Elisa’yı da asıl cezbeden, sokaklar, gündelik hayat, büyük şehirden manzaralar ve binbir vaziyette koşuşturan Türk insanlarıdır. Bu sayede kadim ve asil başkentin sokaklarında çekilen düzinelerce fotoğraf karesi ortaya çıkar. Bu sergide de bu fotoğraflardan bir seçki sanatseverlerin beğenisine sunulmuş. Öyle ki bu fotoğraflar arasında gezinirken aynı zamanda artık büyük ölçüde yok olmuş olan, yüzyılın başındaki İstanbul’a doğru bir zaman yolculuğu yapılıyor.
Elisa Zonaro’nun İstanbul’dan ayrıldıktan sonra San Remo’da 1910–1920 yılları arasında fotoğraf çekmeye devam ettiğine dair bazı işaretler olsa da geride kalan birkaç aile fotoğrafı dışında, yerel arşivlerde dahi izi sürülememiş. Bu nedenle, fotoğraf kariyerinin İstanbul odaklı olduğunu söylemek ve kendisini bir İstanbul fotoğrafçısı olarak tanımlamak doğru olur. Torunları Jolanda Maneguzzer Trevigne, Elisa Zonaro’nun son günlerini şu cümlelerle anlatır: “Dedem Fausto Zonaro, 74 yaşında 19 Temmuz 1929’da San Remo’da vefat etti. Ne yazık ki, dedem ile eşi Elisa, birbirlerinden uzakta yaşıyorlardı. O ölümsüz sanılan aşklarının tüm renkleri solmuş ve Fausto Zonaro, San Remo’daki atölyesine getirttiği canlı modellerle zevk ve sefa dolu bir yaşama düşmüştü. Atölyesinin onun anısına, bir müze olarak korunmasını dilerdik. Ama olmadı, olamadı!”
Bu yıllarda hasta kızı Mafalda’nın başucunda yaşayan Elisa, Fausto Zonaro öldüğünde odasına çekilerek, gözyaşlarını kimseye göstermez ve cenaze merasimine katılmaz. II. Dünya Savaşı sırasındaki sefalet içinde, kızı Mafalda ve damadı Dr. Augusto Meneguzzer ona yaşama ve direnme gücü verir. Fausto Zonaro’dan kalan birçok tablo, saray ressamıyken Osmanlı padişahı tarafından verilen madalya ve nişanlar yok pahasına satılır. Zonaro çiftinin ikisi kız ikisi erkek dört çocuğu da İstanbul’da doğmuş ve Boğaziçi tutkusuyla büyümüşlerdir. Günümüzde, Elisa’nın gözlerini yumduğu Floransa’daki evde, torunları Boğaziçi ve İstanbul peyzajları eşliğinde Zonaro çiftinin ölümsüz anılarını yaşatmaya devam ediyor.