
Gazze’de yaşanan soykırımı daha önce yapılmamış bir şekilde anlatan Sıfır Noktasından (From Ground Zero) filminin yapımcısı Rashed Masharawi ile sizin için konuştuk. Oscar’a aday olan, 350’den fazla festival gören film bir süredir Kültür Yolu Festivali kapsamında gösteriliyor. Filmin Türkiye’de izlenmesinin Gazzeliler için büyük destek olduğunu vurgulayan Masharawi, bu filmleri çekmek için Gazze’deki genç sinemacıların hayatlarını riske attığını belirtti. “Haber yapmadık, sanat yaptık” diyen Masharawi, “Filmimiz sayıları, insanlara dönüştürdü” dedi ve yılmadan Gazze’de film yapmaya devam edeceklerini ifade etti. Masharawi, yine Gazze’de çekilen yeni projelerini de açıkladı.
Soykırımın ortasında Gazze’de genç sinemacıların çektiği kısa filmlerden oluşan Sıfır Noktasından (From Ground Zero) filmi dünyada ciddi ses getirdi. Türkiye’de de gösterimleri devam ediyor. Filmin yapımcısı olan Rashed Masharawi, başarılı bir yönetmen aslında. Ancak bu projede yapımcı olarak yer alıyor. Çünkü dünyaya olanı biteni anlatmak için başka bir şey denemek lazım. Masharawi, sinemayı mücadele alanı olarak kullanmaya devam edeceklerinin altını kalınca çizdi. Sizin için konuştuk…
“From Ground Zero” fikri, 7 Ekim’den hemen bir ay sonra ortaya çıktı. Genelde Filistin’de olaylar olduğunda kendi filmlerimi çekerim. Ama bu sefer durum çok ağırdı. Soykırımı, orada olan her şeyi izledim. Sonra karar verdim, bir sonraki projem Gazze’deki film yapımcıları tarafından yapılacak. Kadınlar ve erkekler… Orada yaşayan, orada olan her şeye göğüs geren yönetmenler.
Filistin’de 30 yıldan fazla süredir film üretiyorum. Bu savaş sırasında Gazze’de film çekmek çok zordu. Gerçekten, gerçekten… Başladığımızda bile bunun mümkün olup olmadığından emin değildik. Bazen insanlarla bir hafta, bazen daha uzun süre bağlantımız kesiliyordu. Bazen iki ya da üç gün uyanık kalıyorduk, sadece interneti maksimum kullanabilmek, insanlarla iletişimde olabilmek için.

BU FİLMİ ÇEKMEK İÇİN HAYATLARINI RİSKE ATTILAR
Ama risk bundan çok daha büyüktü, çünkü Gazze’de birlikte çalıştığımız birçok insan, bazen sadece çekim yapmak için kendi hayatlarını riske atıyorlardı. İnternet ya da elektrik aramak için bir yerden başka bir yere gidiyorlardı. Bu tehlikeliydi. Birisi, kamerayı ya da hard diski bir yerden başka bir yere götürmek için hayatını kaybedebilirdi. Ve bu aynı zamanda zordu. Çünkü film yapımcılarının önceliği film yapmak değil, hayatta kalmaktı. Yiyecek aramak, aile için güvenli bir yer bulmak…
HABER YAPMIYORUZ, SANAT YAPIYORUZ
Haber ya da televizyon gibi sadece belgeleme yapmaya çalışan bir şey olmadığımız için işimiz daha da zorlaştı. Biz sinema yapmaya çalışıyorduk. Sanat filmleri yapmaya çalışıyorduk. Ve bunu en yüksek seviyede yapmaya çalışıyorduk ki böylece uluslararası alanda da iyi bir durumda gösterebilelim.
KENDİ HİKAYELERİNİ DÜNYAYA ANLATTILAR
Amacımın ne olduğunu açıkça biliyorum. Asıl mesele, bu film yapımcılarına bir şans vermekti. Kendi hikâyelerini dünyayla paylaşmaları için. Ve bu gerçekleşti, çünkü bu filmleri dünya çapında 350’den fazla film festivalinde gösterdik. Oscar’da kısa listeye kaldık. Toronto Film Festivali’nin resmi seçkisinde yer aldık. Kamplarda ve festivallerde büyük etkinlikler düzenledik.
FİLMİMİZ SAYILARI İNSANLARA DÖNÜŞTÜRDÜ
Dünyadaki sessizliği kırmaya, etkilemeye çalışıyorduk. Gazze’de bizi sayılar olarak öldürüyorlardı; 100, 1000, şimdi 50.000. Hatta daha fazla. Hepsi sayılardı… Yeraltındalar. Kimse onları çıkaramıyor, ama hepsi sayılar. From Ground Zero, bu sayıları insanlara, isimlere dönüştürdü. Hayalleri olan, umudu olan, herhangi bir toplumdaki, herhangi bir çocuk, herhangi bir çift, herhangi bir aile gibi normal insanlara. Ve From Ground Zero’yu izleyen insanlar bunu filmde de bulabilir. Bazen, karanlıkta dans ediyormuşuz gibi hissediyorum. Ama aynı zamanda bu, gelecek için de büyük bir belgeleme. Ve eminim ki bu, dünyadaki bazı insanları etkiledi ve harekete geçirdi.
HAYAT DEVAM EDİYOR YARINI DÜŞÜNMELİYİZ
Ekibimle ve Gazze’de benimle çalışan insanlarla birlikte umuda odaklanmaya karar verdik. Ve eğer umut yoksa onu icat edeceğiz. Sadece göstermek, insanların bunu sevmesini sağlamak ve gerçeğe dönüştürmeye çalışmak için. Filmleri ve yönetmenleri böyle seçtik. Haberleri tekrar etmek ya da politikayla uğraşmak istemiyorduk. Bu filmlerde siyasi tartışmalar, siyasi konuşmalar olmadı. From Ground Zero, anlatılmamış hikâyeler için yapıldı, kişisel hikayeler… Ve bunlar sanatsal bir şekilde, iyi bir seviyede yapıldı. Her şey insan olmakla ilgilidir. Bu bizim hayatımız. Bu bizim ülkemiz, bizim insanlarımız. Bu, başarısız olan ve sonra kapattığımız bir iş değil, “Tamam, olmadı” deyip geçmiyoruz. Hayır, hayat devam ediyor ve yarını düşünmeliyiz.
Savaşın başında 2-3 ay sürecek diye endişelenmiştik
From Ground Zero’yu başlattığımızda, bu savaşın ne kadar süreceğini bilmiyorduk. ‘Vay, bu iki, üç ay olacak gibi görünüyor’ diye endişelenmiştik. Ve bugün neredeyse iki yıl oldu. Ve savaş hâlâ devam ediyor. Yani From Ground Zero, fikiri, bir film yapıp göstermek ve insanların bizi alkışlaması, ödüller almamız, festivallerde olmamız değildi. Hayır, proje bir kez Gazze’deki hikâyeleri anlatmak için başladı ve savaş hala devam ederken, kameralarımız Gazze’de hala çalışıyor ve film yapmaya devam ediyor.
"From Ground Zero Plus" geliyor
Sonra From Ground Zero’yu bitirdik ve Gazze’deki durumun hala korkunç olduğunu gördük. Sonra From Ground Zero Plus fikrini ortaya attım. 10 belgesel, sadece belgesel, her biri 20 ila 60 dakika arasında değişen. Şu anda beş film hazır. Üç film yakında kurguda olacak. İki film hâlâ çekiliyor. Toplamda, From Ground Zero Plus’ta, Gazze’den 10 belgesel var.
FİLMİMİZİ İZLEMENİZ BİZE BÜYÜK DESTEK OLUYOR
Türk seyircilerin bu filmleri izlemesi beni çok mutlu ediyor. Bizim için bu büyük bir destek, çünkü biliyorsunuz Gazze’de, insanlar yalnız hissediyor. İnsanlar filmleri izlediğinde, bu, yalnız olmadığınız mesajıdır. Gazze’deki insanlara “sizinleyiz” diyorlar. Bu yüzden Türk seyircilerin bu filmleri izlemesini gerçekten takdir ediyorum ve her zaman From Ground Zero’yu göstermeyi seçen tüm bu festivallere, tüm bu ekiplere ve organizasyonlara teşekkür etmek istiyorum, çünkü dünyayı insan olarak hep birlikte paylaşıyoruz. Ve dünyamızın bir yerinde korkunç şeyler olduğunda, bu hepimize aittir, insanlar olarak. Bu yüzden bu bizim için çok önemli.
Rica ederim.