Türk edebiyatının en önemli isimlerinden Kemal Tahir’in vefatının üzerinden 46 yıl geçti. Gazeteci Mehmet Barlas’ın evinde dostlarıyla birlikte buluştukları o son akşam yemeğinde masada çıkan tartışmada fenalaşan Tahir, eve gittikten sonra kalp krizi geçirerek vefat etti. Uzun yıllar edebiyat çevresinde konuşulan bu tartışma bütün ayrıntılarıyla ilk kez Mehmet Barlas tarafından anlatılıyor.
Geçtiğimiz günlerde Turkuaz Yayınları arasında çıkan “Dün Dündür Mehmet Barlas Kitabı” adlı Göksan Göktaş’ın hazırladığı nehir söyleşi kitabında Barlas, sıkı dost oldukları Kemal Tahir’in hayatında iz bırakan isimlerin başında geldiğini söylüyor ve o meşum geceyi şu cümlelerle anlatıyor: “Ölümünden beş yıl önce bir kanser ameliyatı geçirdi. Prof. Dr. Siyami Ersek onun bir ciğerini aldı. Ömrünün beş senesini tek ciğerle geçirdi. Ölümünden bir gün önce yani son gece bizim evdeydi Kemal Tahir ve hanımı. Mete Tunçay ve Ali Sirmen’in de aralarında olduğu bir grup toplanmıştık. Tunçay, Kemal Tahir’le çok sert bir tartışmaya girdi. Kemal Tahir’in kitaplarını ‘cinsel içerikli kitaplar’ diye tanımladı. Tabii hepimiz ona saldırdık o karşı saldırıya geçti. Müthiş bir gerginlik yaşandı. Kemal Tahir bir ara sıkıştı. Nefes darlığı tuttu. Çalışma odama götürüp teskin ettim, sonra ayrıldık, Ertesi sabah telefon geldi, “Kemal Tahir vefat etti” diye. Ertesi gün Bağdat Caddesi üzerindeki bir camide kıldık cenaze namazını. O gece biz de onlarla birlikte suçlular gibi…”
Kemal Tahir’in babasının arkadaş ekibinden olduğunu ve 16 yaşındayken Tahir’le tanıştıklarını dile getiren Mehmet Barlas, “Kişiliğinde beni en çok etkileyen özellik, hayata küsmemiş olmasıydı. Ben on iki sene haksız yere hapis yatsam herkesten nefret ederdim. Üstelik sanatım yüzünden. Nazım Hikmet gibi o da hayata küsmemişti, insanları seviyordu” diyor.