31 Aralık 2014 yılında kızı Nil’in ALL lösemi tanısı almasıyla hayatlarının değiştiğini anlatan Doğan, “Üç buçuk dört yılımız hastanede geçti. Ben çalışıyordum ama Nil’in hastalığından dolayı bir belli süre ara vermiştim. Kemoterapiler bittikten sonra işime tekrar geri döndüm. Tedavi sırasında ilaç alamadığınız dönemler oluyor. Hem maddi hem de manevi açıdan çok zorlandığımız dönemler oldu. Oradayken çok farklı insanlarla da tanışıyorsunuz. Varlığın ve yokluğun ne olduğunu görüyorsunuz. Hastaneden çıkınca ne yapabiliriz diye düşündüm? Hem oradaki ailelere de hem de kendimize yardım amaçlı evden kurabiye yapıp satmaya başladık. Gelen paralarla hem Nil’in ihtiyaçlarını hem hastanedeki çocukların ilaç masraflarını karşılamaya başladık. Onlara kışları mont, bot, bayramlarda bayramlık, yeni yılda pijama, 23 Nisan’da oyuncak almaya başladık” ifadelerini kullandı.
Kemoterapi süreçleri bitmesine rağmen hastaneyle bağını hiç koparmadığını belirten Doğan, “Bu süreçte benim hep kendimi verdiğim bir söz vardı. Bir gün hastaneden sağ salim çıkarsak buradaki ailelere de çok destek olmak istiyorum diye. Çünkü biz orada çok kayıplar verdik ve gerçekten durumu çok iyi olmayan aileler var. İlik nakli için gelip arabada yatan insanlar vardı. Elimden ne gelirse son nefesime kadar onlara yardım edeceğim. Gece gündüz de çalışırım. Şu an ben işime geri döndüğüm halde gece yapabiliyorum” şeklinde konuştu.
İlk olarak kızıyla beraber evlerinin mutfaklarında kurabiye yapan Doğan, kendisine destek olan dostları sayesinde evinin üst katında kurduğu atölyede sütlü tatlılar yapmaya başladı. En çok kurumlar ile çalıştığını belirten Doğan, “Özel günlerde siparişlerimiz çok oluyor. Türkiye’nin her yerinden sipariş geliyor. İngiltere’den dahi sipariş aldık. Magnolia, tiramisu ve supangleyi cam kavanozlarda günlük olarak yapıyoruz. Ev yapımı olmasından dolayı insanlar da çok beğeniyor” şeklinde konuştu.