Osmanlı’nın Filistin’den çekilmesinin ardından 55 yıl Mescid-i Aksa’da nöbet tutan Iğdırlı Hasan Onbaşı’nın hikâyesi tiyatro sahnesine taşınıyor. Oyunda, kahramanın iç dünyası ile Filistin’de yaşananlar sahnelenecek.
Osmanlı’nın Filistin’den çekilmesinin ardından vefatına kadar Kudüs’te nöbetine devam eden Iğdırlı Hasan Onbaşı’nın hikâyesi sahneye taşınıyor. OyunBozan Atölye’nin hazırladığı oyunu, Yaşar Elmas yönetiyor. Gerçek bir hikâyeden kurgulanan oyun, Mescid-i Aksa’da 55 yıl tek başına nöbet tutmuş bir Osmanlı askerinin hikâyesini anlatıyor. Abdurrahman Merallı, Metin Çingiliç, Yaşar Elmas ve Coşkun Uğur’un rol aldığı, 10 kişilik bir ekiple hazırlıkları devam eden oyun, Ekim ayında sanatseverlerle buluşacak. Oyunda, Tunuslu şarkıcı ve söz yazarı Emel Mathlouthi’nin de müziklerine yer veriliyor.
KUMANDANIM BANA DÖN DEMEDİ
Oyunun iki ana sütundan yürüdüğünü aktaran Yönetmen Elmas, “Biri kahramanın iç dünyası ve 55 yılda gördükleri, hissettikleri, diğeri ise Filistin’de 100 yılda olup biten soykırımlar, zulümler. Kahramanımız dört rüya görüyor. Rüyalarında hakanların, sultanların nöbetine devam etmesini emrettiğini görüyor. Çünkü bunu duymak istiyor. 1972’de gazeteciyle karşılaştığında, ‘Neden dönmedin?’ diye sorulunca, ‘Kumandanım bana dön demedi. Bana zimmetli burası’ diyor. İnanılmaz bir şey. Hikâye çok güçlü. Dolayısıyla iç sesleri yazarken biraz zorlandım. 55 yıllık bir psikoloji ne hisseder, ne söyler bunu düşündüm. Bir gazetecinin bize anlattığı köşe yazısından bu hikâyeyi öğrendik. Bu tanışma doğrultusunda 55 yılını oraya adamış bir kahramanın içinde yaşadıklarını kendimce anlamaya ve anlatmaya çalıştım” diyerek oyunun içeriğinden bahsediyor.
İLK KEZ BİR METNE BESTE YAPILIYOR
İki yıldır bu hikâyeyi içinde yaşadığını söyleyen Elmas, “Provalara iki ay önce başladık. Pahalı bir oyun. Dolayısıyla proje ortakları arama sürecimiz oldu, hala arıyoruz. Bu bir müzikal değil, tiyatro oyunu. İçerisinde animasyonlar, bestelenmiş metinler ve tiyatral bölümler var. Oyunumuzda belki de dünya tiyatro tarihinde
ilk kez bir metne beste yapılıyor” diye konuştu.
İNANDIĞI BİRİNE BAYRAĞI TESLİM EDİYOR
Oyuncu Abdurrahman Merallı, böyle bir hikayenin içinde bulunmanın çok önemli olduğuna değinerek, “gazeteci” ve “üsteğmen” karakterlerini oynadığını ve iki rol için de çok heyecanlı olduğunu söyledi. Merallı, gazetecinin Hasan Onbaşı'nın yıllarca orada nöbet tuttuğunu duyduğu sahneden çok etkilendiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: “Gazeteci, Hasan Onbaşı’nın hikâyesinin günümüze kadar aktarılmasını sağlayan kişi. Benim için önemi çok büyük. Üsteğmen istemeyerek bölgeyi terk edip İstanbul’a gitmek zorunda kalıyor. Gitse gönül razı değil, kalıp direnmeye devam etse daha büyük felaketler meydana gelebilir. Onun için oraları bırakıp gitmek çok zor. İnandığı birine bayrağı teslim ediyor ve oraları emanet edip gidiyor. Proje için çok heyecanlıyım. Umarım Hasan Onbaşının sabrı ve sevgisi çoğunluğa ulaşır ve karşılık bulur.”
MEZARI BAŞINA DİKİLECEK BAYRAĞI ALIYOR
Nazif Üsteğmen karakterinin Hasan Onbaşı’yı orada nöbet tutmaya teşvik eden komutan olduğunu ifade eden Çingiliç, Hasan Onbaşı’nın gönüllü olarak kalmayı kabul ettiğini, ama indirilen sancağı istediğinin altını çiziyor: “Geri dönülürse sancağı kendisi asmak istiyor. Dönülmezse de o bayrağın yari, sırdaşı olacağını söylüyor. Beni en çok etkileyen kısım burasıydı. Biliyorsunuz şehitlerin mezarı başına bir bayrak dikerler. Muhtemelen kendi mezarının başına dikilecek bayrağı alıyor. O bayrağı aldığında dönemeyeceğini ve orada öleceğini belki de biliyor. Bu oyunla aslında Kudüs’ün önemini, kolay alınmadığını ve öyle kolay vazgeçilemeyeceğini insanlara göstermeyi hedefliyoruz” dedi.