Dima, Dina, Susan ve Razan el-Shaniti işgal altındaki Kudüs’ün güneyinde yer alan Umm Tuba köyünde yaşayan dördüzler. El-cezire muhabirleri onların yaşadıkları köye gitti ve hikayelerini dinledi. Onları gündeme getiren ise liseyi yüksek bir derece ile mezun olmaları. 18 yaşındaki dördüzler aynı zamanda Kur'an-ı Kerim-i de ezberlediler. Onların bu başarıları okulları Ebu Bekir El Siddiq Kız Okulu’nda büyük bir sevinç ile karşılandı.
Anneleri dört aylık bebeğini kaybettikten sonra dördüzlere hamile kalmış. O süreçte doktorlar bebeklerden ikisinin alınması gerektiğini söylemişler. Fakat çift bunu kabul etmemiş. Dördüzler yedi aylıkken dünyaya gelmişler. Aile için hepsinin sağlıklı olmasının Allah’ın büyük bir lütfu. Dördüzlerin başarısını ise birlikte çalışmalarına ve bilimsel konularda benzer eğilimlerde olmalarına bağlayan annesi, “Birlikte hastalanırlar, birlikte oynarlar ve kıyafetlerini paylaşırlar. Sakinlikleri yüzünden yaralanmadan kolayca büyüdüler. Kızlardan Dima ve Dina’yı dört buçuk yıl emzirdim. Suzanne ve Razan sadece bir yıl emzirdim. Belki de bu zekalarını olumlu yönde etkiledi.”
Görenlerin kız kardeşleri birbirlerinden ayırt etmemelerine alışmışlar. Hatta annesi ilk doğdukları günlerde bileklerine renkli yün ipler bağlayarak onları ayırt edebiliyormuş. Şimdi ise seslerini uzaktan duyduğunda bile hangi kızının konuştuğunu bildiğini söylüyor. Anneleri, kızlarının liseyi yüksek derece ile bitirmelerinin uzun yıllar süren çabalarının meyvesi olduğunu söyledi ve ekledi: “ Onlar için kaygılarım azaldı. Hepsi ile gurur duyuyorum ve umarım bu mutluluğumuz sürer.”
Kur’an-ı Kerim eğitimine ise çok küçük yaşta başlamışlar. Kur’an-ı ezberlemek için hep beraber köy camisine gitmişler. Dördüzlerden Dina, Kur’an-ı ezberlemek için yaptıkları yolculuğun 13 yaşında Abdullah bin Masood Merkezine katılmalarıyla başladığını ve 17 yaşına kadar devam ettiklerini söyledi ve şöyle devam etti: “Kalplerimiz birbirine yakın, aramızda herhangi bir rekabet olmadı. Herkes diğerinin daha yüksek bir oran alacağını umuyordu. Sınavlar sırasında yemek masasında bile beraber çalıştık. Çoğu zaman lisedeki derslerimizden daha fazla ağırlık verdik.”
Kur'an-ı ezberlemeleri okuldaki başarıların da tetiklemiş. Mesela Dina okulun Hızlı Okuma birincisi olmuş. Arapça ve İslam bilimi derslerinde de Kur'an-ı Kerim çalışmalarının faydasını görmüşler. En büyük sıkıntılarından birinin de biri soru sorduğunda aynı cevabı vermeleri olduğu söyleyen Dima, “Aslında dördümüz bir kişiyiz. Kafalarımız aynı şekilde çalışıyor. Aynı anda utanıp, aynı anda üzülüyoruz. Benzer davranışları birlikte yapmamıza ise kimse artık şaşırmıyor.”
Dördü de tıp ya da mühendislik okumak istiyor. Hayatları boyunca beraber hayal kurdukları için tercihlerinin de aynı olmasını normal olduğunu dile getiren Razan, “Ancak yollarımızı ayırabiliriz. Kazanacağımız bölümlere göre. Bu alışık olduğumuz bir şey değil. Umarım hiç ayrılmayız.”
Kızların anneleri böbrek hastalığıyla mücadele ederken babaları ise diyabet ve bir dizi rahatsızlık nedeniyle çalışamıyor.58 yaşındaki babaları Mari el-Shaniti, kızlarının aynı disiplin ile yollarına devam etmeleri halinde iyi bir üniversite kazanacaklarından kuşkusu yok. En büyük korkusu ise kızlarının hayallerini gerçekleştirmek için yeterli bursu bulamamak.
Filistin topraklarında işgalin ilk gününden itibaren süregelen İsrail’in siyasi şiddetine rağmen, eğitim Filistinliler için önem ve öncelik açısından günlük hayatın ilk sırasında yer alıyor. Yapılan araştırmalara göre genç Filistinlilerin yüzde 60’ı eğitimi hayatlarının ilk sırasına koyuyor. Bölge ülkeleri ile karşılaştırıldığında yüzde 90’lara varan okuma yazma oranı ile Filistin, bölgedeki diğer ülkelere göre oldukça yüksek bir orana sahip. Filistin’de kızlar ve erkeklerin okula kayıt oranı toplamı yüzde 90’ın üzerinde. Çocuklar için okul, güvenli ve korunaklı bir yapı olması gerekirken Filistin topraklarında İsrail’in silahlı saldırıları altında yaşayan çocuklar için okul, şiddetin çeşitli türlerine maruz kalınan bir yer haline gelmiş durumda. Örneğin Batı Şeria ve Doğu Kudüs özelinde düşünüldüğünde öğrenciler okula gidip gelirken İsrail askerleri ve İsrailli yerleşimcilerin fiziksel ve sözlü şiddetine maruz kalıyor.
Dördüzlerin hepsi de renklerden siyahı yemeklerden lazanyayı seviyor. Futbol ve basketbolun yanı sıra Dabkeh’e de ilgi duyuyorlar. En büyük aşklarının Kudüs olduğunun altını çiziyorlar. Özgür Kudüs için hayatları boyunca çalışacaklarını söylüyorlar. Dünyayı dolaşmak en büyük hayalleri. ilk olarak ise Türkiye ve İtalya’yı görmek istiyorlar.