Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları ve Araştırma Eğitim Birliği Derneği (LLMBİR) Yönetim Kurulu Başkanı ve Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhit Özcan, yaptığı açıklamada, Mültipl Miyelom isimli kanserin, nedeni tam olarak bilinemeyen kan ve kemik iliği rahatsızlığı olduğunu söyledi.
Hastalığın, böbrek yetmezliği (üre yüksekliği, üremi), kemiklerde erime ve özellikle bel kemiğinde olmak üzere kemiklerde kırıklar, akciğer enfeksiyonları başta olmak üzere enfeksiyonlara yatkınlık, kansızlık (anemi), kalsiyum yüksekliği ve kanda sedimentasyon hızı artışı ile kendini gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Özcan, yaygın olarak kullanılan protein elektroforezi testi ile rahatsızlığa kolaylıkla tanı konulabildiğini belirtti.
Hastalığın tedavisinde yeni ilaçların başarıyı önemli oranda artırdığına işaret eden Özcan, "Özellikle son 2 yılda 4 yeni ilacın kullanıma girmesi ile tedavi başarısında yeni bir seviyeye geçildi" dedi.
Miyelom hastalığında, tedaviye karar verilirken, hastanın biyolojik anlamda direncinin yüksek olmasının önem taşıdığına dikkati çeken Özcan, şunları kaydetti:
"Çünkü, hastanın sert tedavileri rahatlıkla kaldırıp kaldıramayacağı çok önemli. Buna göre hastalar, kök hücre nakline uygun olan ve olmayanlar diye ikiye ayrılıyor. Son çalışmalarla, kök hücre nakline uygun olmayan hastalara önemli tedavi seçenekleri sunuldu. Bu kapsamda, söz konusu gruptaki hastalarda yeni bir çalışmanın sonuçları umutları daha da kuvvetlendirdi. Mateos ve arkadaşlarının, Avrupa, Güney Amerika, Asya ve Avustralya'da kök hücre nakline uygun olmayan hastalarla yaptıkları çalışma, N Engl J Med (NEJM) dergisinde yayımlandı. Çalışmaya göre, kök hücre nakline uygun olmayan hastalarda yaygın kullanılan ve standart tedavi seçeneklerinden biri olan VMP diye isimlendirilen Bortezomib, Melfalan ve Prednizolon üçlüsüne Daratumumab etken maddeli yeni bir ilaç eklendi. Yeni seçenekle tedavi başarısının önemli ölçüde arttığı tespit edildi"
Çalışmaya göre, 'Daratumumab' etken maddeli ilaç standart tedaviye eklendiğinde cevap alınma olasılığı yüzde 74'ten yüzde 91'e yükseldi. Üstelik bunların içinde en yüksek karne notu anlamına gelen 'tam yanıt' sağlanan hasta oranı da yüzde 24'ten yüzde 42'ye çıktı"
Prof. Dr. Özcan, standart VMP tedavisi alanlarda 18 ayda hastaların yüzde 50'sinde sağlanan yanıt aynı kalırken, VMP üçlüsüne 'Daratumumab' eklenmesiyle tedavi edilen (D-VMP) grubunda 18 ayda hastaların yüzde 70'inde hastalığın ilerlemediğinin görüldüğünün altını çizdi.