Murat Kurum, zirvede yaptığı konuşmada “6 Şubat tarihinde ülkemizde görülmüş felaketlerin en büyüğünü, imtihanların en ağırını, acıların en derinini hep birlikte yaşadık.
Aynı gün içinde iki büyük depremle sarsıldık. 11 ilimiz büyük bir yıkıma uğradı. Ne yazık ki 11 ilimizin de; sesi feryada, sözü ağıda, filizi toprağa dönüştü.
Dünyada daha önce eşi benzeri yaşanmamış Asrın Felaketinde binlerce canımızı yitirdik. On binlerce insanımız anasız, babasız, evlatsız kaldı. Bu büyük felaketin üzerinden yaklaşık 8 ay geçmesine rağmen acımız hala dinmedi. Allah kaybettiğimiz her bir canımıza rahmet etsin. Geride kalanların sabrını artırsın. Bu vesileyle bir kez daha milletimize baş sağlığı diliyorum. Allah, ülkemizi her türlü felaketlerden korusun” ifadelerini kullandı.
Depremin ardından yürütülen dönüşüm sürecini anlatan Kurum, “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde depremin ilk anından itibaren, bu ağır ve zor günlerde millet olarak bir ve beraber olmanın, tek bileğe ve tek yüreğe dönüşmenin, yediden yetmişe büyük bir felaketin karşısında kenetlenmenin sınavını verdik. İnsanımızı bir an olsun yalnız bırakmadık, çaresizliğe terk etmedik. Acıya sabırla, karanlığa umutla merhem olduk. Kayıp bir saniyenin bile vebali olacağı inancıyla, enkaz kaldırma çalışmalarına hızla başladık. Bir taraftan da kalıcı konutlar için temeller attık. TOKİ’miz ve Emlak Konutumuzla birlikte Türkiye’nin en büyük konut seferberliğini, en büyük afet dönüşüm sürecini başlattık” dedi.
Dönüşüm sürecinde GYODER’in desteğine değinen Kurum, “Bu sürece, bu büyük dönüşüme ve deprem bölgesini yeniden ayağa kaldırma hamlesine hiç kuşkusuz en büyük desteklerden birini de Mehmet Kalyoncu kardeşim başkanlığındaki Gyoder ve Gyoder’in çatısı altında gönüllü olan onlarca şehir plancısı, mimar ve mühendis kardeşlerimiz verdi. Her birinizin depremin ilk anından itibaren, evlerinizden, ailelerinizden, sevdiklerinizden uzakta nasıl bir özveri ve gayretle çalıştığınıza milletimiz şahit oldu. Hepinizden Allah razı olsun, her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bölgenin yeniden inşa ve ihya sürecinde üstlendiğiniz bu tarihi sorumluk milletimiz tarafından hiçbir zaman unutulmayacak ve depremzede kardeşlerimiz her birinizi hayırla, duayla hatırlayacaktır” diye konuştu.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Türk siyasetine yeniden kazandırdığı tarihi bir söylemi “Devlet, milletinin hizmetkârıdır.” sözünü hatırlatan Kurum, “Devlet, milletinin hizmetkârıdır” Biz de Sayın Cumhurbaşkanımızın bir yol arkadaşı ve davasının bir neferi olarak gecemizi gündüzüme kattık, uzak yakın demeden, soğuk sıcak düşünmeden tüm gücümüzü milletimizin huzuruna ve mutluluğuna adadık. Çünkü, şairin de dediği gibi; “gülmek, bir halk gülüyorsa gülebilmektir.” Elazığ, Malatya, İzmir depremlerinden, Giresun ve Kastamonu sel felaketlerinden, Büyük Manavgat Orman Yangınından sonra da evsiz kalan insanlarımızın yardımına aynı inançla koştuk. Bu felaketlerin yaşandığı andan itibaren hep insanımızın yanında olduk” dedi.
Deprem bölgesinde yaşadıklarını anlatan Kurum, “Buralarda hayatım boyunca unutamayacağım acılara, enkaz başında umutla bekleyen annelerin çaresiz bakışlarına, evlerini kaybeden insanlarımızın yıkılmışlıklarına şahit oldum. Giresun’da ömür boyu didinip, bin bir zahmetle açtığı dükkânının yok oluşunu seyreden esnaf kardeşlerimize, sele kapılan eşi için gözyaşı döken teyzelerimize şahit oldum. İzmir depreminde bir ablamızla enkazdan gelecek bir ses için bekledik. Malatya’da evi yıkılan yaşlı bir çifti konteyner kente yerleştirirken gözlerindeki hüzne ama bir taraftan da devletimize ve Sayın Cumhurbaşkanımıza ettikleri hayır dualarına şahit oldum. İnsanımızın sabrına, inancına, irfanına şahit oldum. Ama çok şükür kara gün kararıp kalmıyor. Devletimizin merhametli eliyle kalplere dokunduk, güçlü eliyle yaraları sardık, insanımızla birlikte ağladık ve hamd olsun yeniden birlikte ayağa kalktık. Hiçbir afetzede kardeşimizi açıkta bırakmadık. Gözlerindeki hüznün, bir an önce sevince dönmesi için çalıştık. Onun için dün devletimiz nasıl ki buraları süratle ayağa kaldırdıysa inşallah 11 ilimizi de yeniden hayata döndürecek, yeniden eski güzel günlerine kavuşturacaktır. İnşallah kasım ayının başında da ilk kalıcı konutlarımızın teslimine başlanacak” dedi.
Depremle mücadelenin, şehirlerimizi felaketlere karşı dirençli hale getirmenin tek yolunun kentsel dönüşüm olduğunu vurgulayan Kurum, “Sayın Cumhurbaşkanımızın 2012 yılında; “bedeli ne olursa olsun kentsel dönüşüm yapacağız” dediği tarihten bu yana çok şükür 2 milyon 200 binden fazla konutun dönüşümü tamamlandı. 81 ilimizin tamamında, tam 922 ilçede 400 binden fazla konutun yeniden yapımı sürüyor” diye anlattı.
Kurum, “Dünyanın kalbi, medeniyetimizin emaneti, ülkemizin gözbebeği İstanbul’umuz ne yazık ki büyük bir deprem riskiyle karşı karşıya. İstanbul’un acil dönüşümü ve afetlere karşı dirençli hale gelebilmesi için tarihi adımlar attık. Sadece son beş yılda onlarca projeyi başlattık ve tamamladık, onlarcasını da hazırladık. Bu düşüncelerle ben inanıyorum ki Türkiye Yüzyılında İstanbul daha güvenli ve daha yaşanılabilir bir şehir olacaktır” dedi.
Medeniyetimizin şehir ve insanı bir tuttuğunu belirterek Büyük Filistin Mitingi’ne değinen Kurum, “Bizim medeniyetimiz şehir ve insanı bir tutmuş, birbirinden ayırmamıştır. Bundan dolayı da sadece medeniyetimizin değil, dünya tarihinin en eşsiz şehirleri, eserleri ortaya çıkmıştır. Bunun özünde de medeniyetimizin insana duyduğu derin saygı vardır. Şehirleri de insanı sevdiği gibi sevmiş ve sahiplenmişiz. Çünkü medeniyetimiz gittiği her şehri Kudüs, Mekke ve Medine gibi görmüştür. Tabi burada Kudüs’ü anınca hepimizin yürekleri derinden sızladı. Hepimizin aklı, kalbi Filistinli masum ve çaresiz kardeşlerimizde. Allah yardımcıları olsun. Bir an önce katliamın, soykırımın son bulmasını diliyoruz. İnşallah önümüzdeki cumartesi günü de Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımlarıyla Büyük Filistin Mitinginde, tarih boyunca mazlumların sesinin başkenti olan İstanbul’dan; tek ses, tek nefes 'dünya beşten büyüktür' diyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Kurum, “Medeniyetimiz her şehri Kudüs, Mekke ve Medine gibi görmüştür. Kudüs; kutsal, Mekke; ev, Medine; şehir demektir. Yani medeniyetimiz şehirleri kutsal bir ev olarak görmüştür. Çünkü şehir kutsal görülürse, ev gibi benimsenirse ve öyle yönetilirse, o şehirde mutluluk hâkim olur. Onun için, şehirlerimiz binalarıyla, çarşılarıyla, meydanlarıyla, yollarıyla bu duyguya hizmet etmeli, bu duyguyla inşaa edilmeli, bu inançla korunmalı ve dönüştürülmeli. İnşa ve ihya süreçleri de birbirinden ayrı düşünülmemeli. Eskimiş yapılar yenilenirken, yeni parklar, sokaklar, caddeler yapılırken, beraberinde şehrin tarihi dokusu da ihya edilmeli. Bu bağlamda deprem bölgesindeki tarihi yapılara ve eserlere büyük bir hassasiyetle yaklaştığınız için sizlere ayrıca teşekkür ediyorum” dedi.
18.si düzenlenen GYODER Gayrimenkul Zirvesi’nin hayırlı olmasını dileyen Kurum, deprem bölgesinin yeniden inşa ve ihya süreci için yapılan çalışmaların anlatıldığı Umut Çizgisi Belgeselinin yapımında emeği geçenleri kutladı.
Kurum’un konuşmasının ardından Pazarcık merkezli Şubat depreminin ardından yürütülen şehirlerin tasarım süreçlerini anlatan “Umut Çizgisi” belgeselinin ilk gösterimi yapıldı.
Gösterim sonrasında konuşan GYODER Başkanı Mehmet Kalyoncu da Murat Kurum’a destekleri ve bu süreçteki güveni için teşekkür etti.