Henüz 5 yaşındayken mücadele ettiği lösemiyi yenerek hayata tutunan oğlunun sevincini yaşarken, meme kanseri olduğunu öğrenen Reyhan Çakıl, şimdi kendi savaşını kazanmak için gün sayıyor.
Artık 16 yaşına gelen oğulları Hayrettin'in kanserle mücadelesinde hiçbir zaman umudunu kaybetmeyen Çakıl ailesi, bir kere yendikleri hastalığı bir kez daha yeneceklerine inanıyor.
Evli ve iki çocuk annesi 48 yaşındaki Reyhan Çakıl, oğlu Hayrettin Şükrü'nün lösemiyle mücadele sürecini anlattı.
Oğlunun hasta olduğunu tesadüfen öğrendiğini dile getiren Çakıl, "Doğumundan beri rutin kontrollere götürürdüm. Sebepsiz ateşleniyordu, çürükleri olmaya başladı. Boy, kilo ölçümü yapılması için hastaneye gittiğimizde doktor mezurayla karnını ölçtü ve 'Yarın sizi hastaneye bekliyorum' dedi. Sıkıntılı bir gece geçirdim. Ertesi gün bir sürü tahlil yapıldı. Doktor, 'Anneye bir sakinleştirici hazırlayalım' dedi. Serviste tek anne bendim. Anlam veremedim. Eşimle beni oturttular. Adını bile anmak istemiyorum 'Oğlunuz, kan kanseri' dediler. Belli bir süre ne oldu, ne bitti hatırlamıyorum" diye konuştu.
Çakıl, teşhisin konulmasının ardından hastanede yatarak tedavi görmeye başladıklarını ifade ederek, 8 ay boyunca hastanede kaldıklarını aktardı.
Oğlunun 3 yıl çok yoğun tedavi gördüğünü dile getiren Çakıl, "O dönem kızım da 12 yaşındaydı. Onu tek başına bıraktım ama o an onu tek başına bıraktığımın farkında bile değildim. 3 yıl nefes almadan tedavi sürecimiz vardı. Bu çok zor bir yol" ifadelerini kullandı.
Reyhan Çakıl, oğlunun 8 yaşına kadar yoğun tedavi gördüğünü belirterek, o günleri şöyle anlattı:
Tedavide 3 yıl bittikten sonra oğlunun kemik iliği servisine yattığını, sabırsızlıkla tedavinin sonucunu almayı beklediklerini anlatan Çakıl, doktorun el işaretiyle oğlunun tedavisinin olumlu sonuçlandığını öğrendiklerini ifade etti.
Oğlunun daha sonra rutin kontrollerden geçtiğini söyleyen Çakıl, "Biraz daha gönlünüz rahat, sıkıntılar biraz daha geçmeye başladı. Büyüdüğünü, yemek yediğini görüyorsunuz. Her şeyin yolunda gittiğini gördüğünüz zaman siz de iyi oluyorsunuz. Oğlum artık 11. sınıfa gidiyor. Tabii ki zor dönemler geçirdik ama biz bunun geçeceğine ilk günden beri inandık. İnandığımız için de başardık" dedi.
Çakıl, oğlunun tedavisinin tamamlandığını, bu sürede de kızının Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandığını, her şeyin yolunda gittiği bir süreçte meme dokusunda eline bir kitle gelmesiyle yeniden sıkıntılı günlerin başladığını söyledi.
Kitleyi fark etmesinin ardından doktora başvurduğunda 4. evre meme kanseri olduğunu öğrendiğini anlatan Çakıl, şöyle devam etti:
Çakıl, hastalığın tedavisinde moralin çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Zor bir hastalık ama geçmeyecek bir hastalık değil. Ben o mucizeyi oğlumda yaşadım. Lösemi, adı korkunç bir hastalık ama yenilmeyecek bir hastalık değil. Anne ne kadar iyi olursa evladına o kadar özverili oluyor. Hiçbir şey için üzülmüyorum artık çünkü her şey için üzüldüm. Hiçbir şey için üzülmek istemiyorum. Kazanabilmek için kendimi" şeklinde konuştu.
Hayrettin Çakıl da hastanede oyun ve kemik iliği odasını hatırladığını anlatarak, şöyle devam etti:
Annesinin hastalığını, anneannesiyle konuştuklarını duyarak öğrendiğini anlatan Çakıl, "O an başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Kendimden hatırladığım acıları, kötü günleri hayatta en değer verdiğim kişi annem yaşayacak diye üzülüyorum. 'Annem yaşayacak mı?' tereddüdünü anlatamam. Annemin bana yaptıklarını ona yapamam ama elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum" diyerek, sözlerini tamamladı.