Bugün sevgili, sabırlı, fedakar annelerin günü. Kovid-19 ile mücadelenin ön safında koşturan, bazen de evin yolunu unutan sağlık çalışanı annelerin fedakarlığı ise kat kat arttı. Onlar Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 10 Mart’ta çocuklarını ya memleketine gönderdi veya ayrı eve taşındı. Aynı evde kalan da çocuklarına sarılamıyor.
Bugün Anneler Günü... Dünyanın dört bir yanında çocuklarıyla bir araya gelen anneler için adeta bayrama dönüşen bu güzel gün, bazı anneler için ise hüzün vesilesi oldu. Koronavirüs salgınının en büyük savaşçısı olan sağlıkçı anneler, aylardır aileleriyle aralarına sosyal mesafe koyarak yaşamaya çalışıyor. Kimi anneler kilometrelerde uzaklıktaki memleketine gönderdi çocuklarını, kimileri ise 'sosyal izolasyon şart' diyerek evini ayırmak zorunda kaldı. Bazı sağlıkçı anneler ise aynı evde dahi olsa, çocuklarının sesini kapalı kapılar ardından duyarak bir parça moral bulmaya çalışıyor.
Koronavirüs, Türkiye'de ilk vakanın görüldüğü 10 Mart tarihinden bu yana hummalı bir çalışmanın içine giren, bu uğurda evinin yolunu kaybeden sağlık çalışanlarının Anneler Günü'nü kursağında bıraktı. 14 yıllık Diş Hekimi Pınar Toklucu, 4 ve 7 yaşındaki çocuklarıyla yaşam alanlarını dahi ayırdığını belirterek, "Akşam mesai bitip eve gittiğimde çocuklar beni kapıda karşılayamıyor. Ben eve geçerken odalarının kapılarını kapatıyorlar. Sarılamıyorum, öpemiyorum tam 1.5 ay oldu" dedi.
Güngören Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'nde çalışan ancak Kovid-19 salgını süresinde Fatih İlçe Sağlık Müdürlüğü'ne bağlı filyasyon ekibinde görev alan Toklucu, "Kovidli hastalarla direkt temas ettiğimiz için Ali (4) ve Esedullah (7) isimli iki çocuğum ve annemle aramıza sosyal mesafe koyarak, yaşam alanlarımızı ayırdık. Eşimle ben bir odada onlar ise başka odada yaşamayı sürdürüyor. Eve gittiğimde eşyalarımı kapıda çıkarıp içeri giriyorum Hiçbir yere dokunmadan, tüm eşyalarımı makineye atıp 70 derecede yıkıyorum. Biz evde de maske takıyoruz, el dezenfektanı elimizden hiç düşmüyor, çocuklar da kolonyayla geziyor. Akşam mesai bitip eve gittiğimde çocuklar beni kapıda karşılayamıyor. Ben eve geçerken odalarının kapılarını kapatıyorlar. Sarılamıyorum, öpemiyorum tam 1.5 ay oldu" dedi.
Hemşire Zülfiye Yalçın da koronavirüs nedeniyle evlat hasreti çeken annelerden biri. Vakalar çıkmaya başladığında Eliz Cemre (3) ve Yiğit Ali (4) isimli çocuklarını memleketi Ordu'ya götüren Yalçın, "Çocuklar anneanne ve dedeyle beraber. Kızım daha küçük olayın pek farkında değil ama oğlum herşeyin farkında. Bilinçli bir şekilde sürekli 'kavuşmak istiyorum' diyor. Kavuşamadığımız için benimle konuşmuyor. Eşim de kardeşinde kalıyor, sadece görüntülü konuşabiliyoruz. Evde tek başıma kalıyorum Geçtiğimiz günlerde babam çocuklara, 'sizi köyde arabayla gezdireyim mi demiş. Oğlum hemen atılarak, 'virüs mü bitmiş, gidiyor muyuz yoksa' demiş. Bunu duyunca da ben bittim" diye anlattı.
İki kutsal görev bir arada
Yeni tip koronavirüsle mücadelede ön safta yer alan “polis” anneler, sokağa çıkma kısıtlamasında da gece gündüz nöbette.
Sokağa çıkma kısıtlamasında herkes evdeyken halkın huzuru için gece nöbeti tutan polis anneler, vatan ve evlat sevgisinin verdiği güçle yorulmadan çalışıyor. Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü Devriye Ekipler Amirliği’nde görevli polis memuru Hülya Çiftçi, bir çocuk annesi olduğunu belirterek iki kutsal görevi severek yaptığını ifade etti. Çiftçi, "Her iki kutsal mesleği de seve seve yapıyorum. Bir çocuk annesiyim. Elbette zorlukları var ama severek yapılan her işte aşılamayacak hiçbir zorluk yoktur" diye konuştu.
- Yenimahalle İlçe Emniyet Müdürlüğü Şentepe Polis Merkez Amirliğinde görevli polis memuru Betül Can ise, “Çocuğumuza bu zor günlerde vardiyalı bakıyoruz. Sağ olsunlar amirlerimiz de bu konuda yardımcı oluyorlar. Mesleğimizi severek yaptığımız için hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz."
Burada Anneler Günü yoktur
Esed rejimi ve destekçilerinin Halep'e düzenlediği saldırılardan yerinden edilen 62 yaşındaki babaanne Fethiye Ali, bombardımanda hayatını kaybeden oğlunun 5, yaralı oğlunun da 3 çocuğuna hem analık hem de babalık yapıyor. Suriye'de 9'uncu yılını geride bırakan iç savaşın mağdur ettiği anneler, Anneler Günü'ne bu yıl da buruk giriyor.
Ali, Suriye'de savaşın oluşturduğu durum nedeniyle hayatta kalma mücadelesi vermeye çalıştıklarını vurgulayarak, "Burada Anneler Günü yoktur. Bayram bile yoktur. Kimsem yoktur. Torunlarımın kimsesi yoktur. Kimse huzurlu değil. Bayram, aile ister." ifadelerini kullandı.
En buruk kutlama
- İzmir'de Kovid-19 tedavisi gördükten sonra hastanedeki görevine geri dönen ama çocuğuna hastalık bulaştırmamak için öğrenci yurdunda kalan hemşire Ayfer Açık'ın oğlu, annesini görev yaptığı hastanenin bahçesinde ziyaret ederek Anneler Günü'nü kutladı. Ayfer Açık, enfekte olduğunu öğrendiğinde aklına ilk oğlunun geldiğini, hastanede ve evde kaldığı süre boyunca onunla zaman geçiremediği için çok üzüldüğünü söyledi.
- ELİM AYAĞIM TİTREDİ
- Evinde karantina altındayken oğlunu hiç görmediğini anlatan Açık, "Benim için çok farklı bir Anneler Günü sürprizi oldu. Çok mutlu oldum elim ayağım titredi. Bir anne için çok mutlu bir olay, ben rektörüme teşekkür ediyorum. Ona çok sarılmak istedim ama sarılamadım. Sağlık çalışanı anneler zor günler yaşıyor. Evlatlarına sarılamıyorlar. Onunla zaman geçirmeyi çok özledim." dedi.
Kimse bana çiçek almadı yavrum
- Dağa kaçırılan çocuklarına kavuşma ümidiyle HDP il binası önünde oturma eylemi yapan Diyarbakır Anneleri, bir Anneler Günü’ne daha evlat özlemiyle girdi. Oğlu Baran için eylem yapan anne Solmaz Övünç, “Anneler Günü’nü kutlamıyorum. Diğer çocuklarımın kutlamasına da izin vermiyorum. Yavrum yanımda olmayınca Anneler Günü’nü ben ne yapayım” dedi. Anne Zümrüt Salim ise, “Oğlum bize Anneler Günü yok. Sen ne zaman gelirsen o zaman Anneler Günü olur” diye konuştu. Anne Sevdet Demir de “Sen gittikten sonra kimse bana çiçek almadı yavrum. Aldığın çiçeklerin hepsini kaldırdım. 5 yıldır Anneler Günü’nü kutlamadım” ifadelerini kullandı.