Herman Melville’nin yazdığı Moby Dick romanı. Amerikalı yazarın renkli dünyası beni çok etkilemişti.
Yaradan’ın insanlara kazandırdığı en büyük güç düşünce gücüdür. Yaradan insanların bu gücü de en temelde okuyarak ve yazarak geliştirmelerini istemiştir. En önemli gece olan Kadir Gecesi de okumak ve yazmakla ilgilidir.
İlk Vahiy şöyle: (1) Yaratan Rabbinin adıyla oku! (2) O, insanı bir alakdan (embriyodan) yarattı. (3) Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. (4) O Rab ki kalemle yazmayı öğretti. (5)İnsana bilmediği şeyleri öğretti. (Alak Suresi, 1-5)
Alemleri okuyup yazmak, kişiyi kadir bilenlerden kılacaktır muhakkak.
550 yıldır matbaalar kitap basıyor ve insanlar kitap okuyor. Okuma alışkanlığını kazanmamız için sürekli olarak okumamız, okuduklarımızı arkadaşlarımızla, büyüklerimizle konuşarak, yazarak paylaşmamız, değerlendirmemiz, tartışmamız önemlidir. Okuma grupları oluşturarak, okuduğumuz kitabı birlikte toplanarak değerlendirmemiz de önemlidir. Okumak neticede bireysel bir faaliyet değildir sadece, sosyal bir etkinliktir ve okuduklarımızı paylaşarak büyütebilir, çoğaltabiliriz. Arkadaşlarımızın okuduklarından da paylaşımlar yoluyla yeni bilgiler edinebiliriz.
Neticede okuduklarımızın, duyduklarımızın, işittiklerimizin, konuştuklarımızın, gördüklerimizin hepsinin toplandığı havuz bilgi huzur havuzudur. Kişinin ve içinde bulunduğu ülkenin güçlü olabilmesi için bu havuzun olabildiğince dolu ve derin olması gerekmektedir. Batılılar bu havuzun adını “düşünce tankı” (think tank) olarak koymuşlardır. Tank sözcüğüne depo da diyebiliriz, düşünce deposu da diyebiliriz. Sürekli olarak o depoyu doldurmakta ve o depodan faydalanmaktadırlar. Bu depo ancak okuyarak, özellikle de gençlerin ve çocukların okumaları ile büyüyecektir.
Özellikle 7 yaşına kadar olan çocukluk dönemi, insanın hayat boyu gelişim yönünün temellerinin atıldığı bir dönemdir. Bu dönemdeki zihinsel faaliyetlerin getirisi hayat boyunca etkili olacaktır.
Hayatta en değerli varlık zamandır ve hep dolu dolu yaşanmalıdır.
Hayat; zaman, zemin ve zihin temellidir. Zamanı dolu dolu yaşamalı, geçmiş, bugün ve gelecek boyutlarını sürekli değerlendirmelidir. Geçmiş anılar, bugün yaşadığımız anlar ve gelecek hayallerimiz bizi hep diri tutmalıdır. Zeminde sürekli hareketli olunmalıdır. Çok gezen çok bilir. Göz hafızası en kuvvetli kayıtları yapmakta ve unutmamaktadır.
Mesleğimin gereği olarak 4 kıtada (Avrupa, Asya, Afrika, Güney Amerika), 33 yılda 33 ülkeye iş seyahatlerinde bulundum. Gördüklerim neticesinde bilgim çoğaldı, zihnim sürekli sorular üretmeye başladı, dinamik bir yapı kazandı ve sürekli kendini yeniledi.
Zaman (hayat) ve zeminde (göz) yaşadıklarımız zihnimizde (beyin) birikmektedir. Birikenlerin unutulmaması için yazarak kayıt altına alınması gereklidir. Yazı faaliyeti ise geliştikçe ve yayınlandıkça kişi yazar olacaktır.
Yazar olmak için zaman, zemin, zihin döngüsünü çalıştırmalı, gezip görmeli, (GÖZ), iyi ve sürekli bir dinleyici olmalı, insanları, konuşmaları, konferans ve söyleşileri dinlemeli (KULAK), okumalı ve yazmalı, notlar almalı, (BEYİN), dinlediklerinden, işittiklerinden, okuduklarından ve gördüklerinden çıkardığı neticeleri konuşarak ve yazışarak insanlarla paylaşmalıdır. İnsan konuşurken ve yazarken de düşünceler geliştirmektedir.