AK Parti hükümetini hedef alan ilk kumpasına 7 Şubat 2012’de dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı “şüpheli” sıfatıyla ifadeye çağırarak imza atan FETÖ, başarısız olunca yargı ve kolluktaki uzantılarını kullanarak yeni kumpaslarını devreye aldı. Hükümetin meşruiyetini tartışmaya açmak için 17-25 Aralık 2013’te yargı darbesine kalkışan örgüt, bu kumpastan 1 hafta sonra da operasyonun yurt dışı ayağı için bir kez daha sahne aldı. ‘Türkiye’yi terör örgütlerine destek veren ülke’ olarak göstermek isteyen batılı istihbarat servislerinin taşeronluğuna soyunun örgüt, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Suriye’deki Türkmenlere gönderdiği yardımları da hain emellerine alet etti.
Sözde mahrem imamlar ve jandarmadaki örgüt üyeleri eliyle planlanan kumpas için 1 Ocak 2014’te düğmeye basıldı. FETÖ’nün sözde Akdeniz sorumlusu, Hatay’daki jandarma yapılanmasından sorumlu ‘Ali’ kod adlı mahrem imam Mustafa İlhan’ı arayarak “Reyhanlı’dan Hassa yönüne giden, içinde silah ve mühimmat bulunan tırlar var. Silahlar terör örgütüne gidiyor diyerek ihbar et” talimatı verdi. Araçların plakalarını da alan İlhan, bir telefon kulübesine giderek jandarmayı aradı ve talimatı yerine getirdi.
Düzmece ihbarla harekete geçen dönemin FETÖ’cü Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, tırların durdurulması için yine örgüt elemanı olan özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Özcan Şişman’a, Şişman ise Kırıkhan Cumhuriyet Başsavcısı Yaşar Kavalcıoğlu’na talimat verdi. Yanına kolluk güçlerini de alan Kavalcıoğlu Kırıkhan- Reyhanlı yolu üzerinde bir tırı durdurdu. Yetkisi dışına çıkarak araçta arama yapmak isteyen Kavalcıoğlu’na tıra refakat eden MİT personeli engel oldu. Olaydan haberdar olan dönemin Hatay Valisi Celalettin Lekesiz “MİT personeli mevzuat gereği özel statüdedir. Araçları alıkoyanlar hakkında işlem yaparım” diyerek yazılı bir talimat gönderince bölgedeki kolluk güçleri araçları bırakmak zorunda kaldı. Ancak FETÖ’cü Şişman rahat durmadı, Reyhanlı istikametinde araçların yolunu bu kez doğrudan kendisi kesti. Beraberindeki kolluk güçlerini tehdit ederek araçta arama yaptırmaya kalkıştıysa da MİT personelinin direnci sayesinde elleri boş olarak Adana’ya dönmek zorunda kaldı.
Amacına ulaşamayan örgüt, günler sonra bir kez daha şansını denemek istedi. 19 Ocak’ta yine FETÖ elemanları tarafından sabah saatlerinde jandarmaya bir ihbarda bulunuldu. Ankara’dan gelen patlayıcı yüklü 3 tırın Adana’ya varmak üzere olduğu belirtildi. İhbarın hemen ardından yine FETÖ’cü Aziz Takçı’nın talimatıyla yola çıkıldı. Örgüte müzahir jandarma personeli eliyle tırlar Sirkeli’de durduruldu, direnen MİT personeline yaka paça kelepçe vuruldu. 2 tır olay yerinde aranırken, 1 tır savcının talimatıyla Adana’ya doğru yola çıkarıldı.
Savcı Aziz Takçı bizzat tırların üzerine çıkarak arama çalışmalarına katıldı. Ancak FETÖ’nün tiyatrosu kısa sürdü. Tırların durdurulmasının ardından ‘Gerekirse çatışın ve tırları alın’ talimatı alan özel harekât polisleri ağır silahlarla tırları kuşatarak jandarma personeline müdahale etti. Jandarmayı tırlardan uzaklaştıran özel harekâtçılar, dorseden inmek istemeyen FETÖ’cü savcı Takçı’yı da yaka paça aşağı indirdi. Adana’ya yollanan tır da yolda durdurularak FETÖ’cülerin elinden alındı. Dönemin jandarma komutanları tırları yeniden MİT’e teslim etmemek için kendini tırların önüne atsa da ‘Gerekirse ezin geçin’ talimatı alan şoförler gaza basınca geri çekilmek zorunda kaldı. Böylece FETÖ kumpası boşa çıkarılmış oldu.
Yeni Şafak birçok basın yayın kuruluşunun FETÖ’nün kumpasına destek vermek için yarışına tutuştuğu o dönem yine millet iradesinin yanında saf tuttu. 1 Ocak’ta tırı durdurma emrini veren Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, kendisini telefonla arayan dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ hakkında “terör örgütüne silah sağlama” iddiasıyla işlem başlatmak istedi. Bu skandalı “Başsavcı Çizmeyi Aştı” manşetiyle duyuran Yeni Şafak, ikinci tır kumpasından 1 gün sonra, 20 Ocak’ta, “Bunun Adı Vatana İhanet” manşetiyle raflarda yerini aldı. Yeni Şafak, Türkiye’nin karşısında yer alan ihanet çetesi hakkında başlatılan soruşturmayı da 22 Ocak’ta “Paralel Emre Soruşturma” manşetiyle duyurdu. Yine 23 Ocak tarihli gazetede, dönemin Kırıkhan Başsavcısı Yaşar Kavalcıoğlu’nun MİT mensuplarına yönelik, “Buranın kralı benim. Sizler de benim kölemsiniz. Herkes benim dediğimi yapacak” şeklindeki skandal sözleri haberleştirildi.