
Dünyaca ünlü besteci ve müzisyen Sami Yusuf, İstanbul’da konser verdi. Geçtiğimiz akşam gerçekleştirilen konsere, “Nasimi” parçasıyla giriş yapan Yusuf, Gazze’ye selam ve dua gönderdi. Seyirciler ısrarla, 2005 yılında kendisini şöhrete kavuşturan “Hasbi Rabbi” ilahisini istedi. Ancak Sami Yusuf, son yıllarda geliştirdiği geleneksel müzik tınılarını ve yerel sesleri öne çıkarmayı tercih etti.
Dünya müziği geleneğinin usta isimlerinden Sami Yusuf, 10 yıllık aranın ardından Cumartesi akşamı İstanbul’da konser verdi. Yaklaşık 25 bin kişinin izlediği konser, orkestra zenginliği, farklı kültürlere ait enstrümanların uyumu, İspanyol folk müziği ve Türk müziği nağmeleriyle sanatçının kompozisyon yeteneğini ortaya koydu. Anadolu PSM, SİS Production ve Kalyon Ajans iş birliğinde Festival Park Yenikapı’da gerçekleştirilen “Ecstasy: İki Deniz Arasında” başlıklı konsere, müzikseverlerin ilgisi yoğundu.
Sami Yusuf, 2019’da çıkardığı ve çokça beğenilen “Nasimi” parçası ile konserin açılışını gerçekleştirdi. Ardından Türkçe bir konuşma yaparak “Tüm dualarımız Gazze’deki, Filistin’deki kardeşlerimizle olsun. Sizi duyuyoruz yanınızdayız” dedi.
DİNLEYİCİLER O KADAR DA DEĞİŞMEMİŞ
Ses sistemi ile ilgili sıkıntıların yaşandığı konser alanında, bir kez daha anlaşıldı ki, akustik bir konseri açık havada yapma fikri çok da doğru bir fikir değildi. “Bu alan pop söylemeye daha uygun, kusura bakmayın” diyerek Sami Yusuf da üzüntülerini dile getirdi. Son yıllarda ağırlıklı olarak enstrümantal müzik yapan, oturduğu yerden büyük bir orkestrayı yöneten, arada sesini katsa da esas ağırlığı orkestraya ve yerel vokalistlere veren sanatçı, müziğini çok başka bir yere taşımıştı. Bu değişimi takip etmeyen izleyiciler, 2005 yılında kendisini şöhrete kavuşturan “Hasbi Rabbi” ilahisini söylemesini bekledi. Hatta bunu defalarca yüksek sesle dillendirdi.
Sami Yusuf’la konser öncesi yaptığımız röportajda, bir süre popüler müzik yaptıktan sonra (Buna örnek Hasbi Rabbi’yi vermişti), 5 yıl ara verip tasavvuf müziği ve dünya geleneksel müzikleriyle ilgili eğitim aldığını söylemişti. Döndüğündeyse, “Ben değiştim, dinleyicilerim de benimle birlikte değişti” diyerek müziğinin farklılaştığından bahsetti. Anlaşılan geçtiğimiz akşam konsere gelen dinleyiciler o kadar da değişmemiş. Belki de Sami Yusuf’un geniş bir kitleye değil de kapalı bir alanda daha küçük bir kitleye konser vermesi gerekiyordu. Bu beklentilerin farkında olan sanatçı, dün sosyal medyasından, "Farklı beklentilerle gelenler için, yolculuğumu daha yakından takip etmelerini ve yıllar içindeki müzikal evrimime dikkat etmelerini nazikçe tavsiye ederim" ifadelerine yer verdi. Yine de birkaç tanıdık parça dinlemek herkese iyi gelebilirdi.
TÜRK VOKALİSTLERDEN MUHTEŞEM YORUM
Son yıllarda Sami Yusuf’un konser verdiği bölgelerdeki güçlü sesleri öne çıkarttığı biliniyor. Konser kataloğunda sanatçı, “Çalışmalarımız, dünya müzik geleneklerinin derinliklerine yapılmış bir keşif yolculuğudur” cümleleri yer alıyor. Toplam 75 kişilik bir orkestrayla sahne alan sanatçıya Çin, Fransa, İngiltere ve İspanya’dan ünlü sanatçıların yanı sıra vokallerde Türkiye’den İbrahim Suat Erbay, Çiğdem Gürdal, Ahmet Yağmur Kucur ve Çiğdem Yarkın muhteşem sesleriyle eşlik etti. Fakat yine de dinleyici, Sami Yusuf konserlerinde Hint, Fars, Azeri, Uzakdoğu gibi alışıldık sesler duymayı bekledi.
‘Buluşma’ eserini Gazze’ye ithaf etti
Olağanüstü görsel şölenin sunulduğu konserde, İspanyol şiirlerinin öne çıktığı ve Sami Yusuf’un ilk kez İspanyolca söylediği “Eterna” ve “Amada” parçaları çok beğenildi. Her biri bu konsere özel düzenlenerek seslendirilen eserler arasında mehter müzisyenlerinin de eşlik ettiği “Between Sea and Sky”, Mevlana ve Yunus Emre’nin sözlerinden esinlenen, katmanlı ritim ve melodilerle “In That Ocean” gibi parçalar yer aldı. Yusuf, Fuzuli’nin sözleriyle bestelediği “The Meeting” (Buluşma) adlı eserini de Gazze’ye ithaf etti.