Turan Şahin bundan iki sene önce ‘Ya ben anlatamadum ya sen anlamayisun/ Ellere yağmur oldun bana damlamayisun’ dedi Karadeniz müziğine yeni bir soluk getirdi. Şarkı herkese hitap etti, iki yıldır dillerden dillere dolaşıyor. Şarkının YouTube’ta izlenme sayısı 75 milyonu aştı. Biz de başarının ardındaki hikayeyi konuşmak üzere Turan Şahin’le bir araya geldik. Meğer Şahin Bakırköy Adliyesi’nde görevli bir avukatmış. Şarkıyı da adliyede yazmış. “Duruşmaya iki saat vardı. Canım sıkılıyordu. Duruşmayı beklerken mırıldanarak ortaya çıktı bu şarkı” diyor. İşte hikayenin devamı...
Davut Güloğlu zamanında pop müziği yapmıştı ama yıllar boyunca Karadeniz müziği akustiğe evrildi. Ben de daha farklı ne yapabilirim diye düşünürken bu sound ortaya çıktı. Akustik tabanlı pop diyebiliriz. Şarkıyı Bakırköy Adliyesi’nin duruşma koridorunda yaptım. Duruşma saatine iki saat vardı. Beklerken mırıldanarak bu şarkı ortaya çıktı. Şarkının en basit hikayesi bu.
Her şarkı yaşanmışlıkla yapılmıyor ama ilham denilen bir şey var. Bize de duruşma beklerken nasip oldu o ilham. Bir boşanma davasıydı. Tarafların anlaşmazlıklarından mı acaba? Birçok şarkımı da adliyede yazıyorum.
Bir kere komposizyon çok önemli. Yukarıda kavuşamamayı anlatıyor nakaratta da o sözü pekiştiriyoruz. Sözleri uyumlu ve akılda kalıcı. “Oy dereler dereler, neler bilirim neler, gitti de gelmedi Ayşeler Fadimeler” yapsaydım bu şarkı tutmazdı. Bana göre en önemli etkeni sözler. Tulumun heyecanı da insanları etkiledi. Hareket deyince hep horon akla geliyor ama bu horondan öte bir durum. Demet Akalın, Hande Yener’in ritminde yapılmış bir Karadeniz müziği.
Bir daha aynı şarkıyı yapabilir miyiz, bilmiyoruz. Birincide eşik öyle bir yere geldi ki insanlar onun üstünde bir şey vermenizi bekliyor. Bir daha aynı havayı yakalamak zor. Bunun farkındayım. Ama bir Turan Şahin müziği yapmaya çalışıyorum, daha olmadı ama inşallah olacak. Bunu başarırsam en büyük bahtiyarlığım olacak.
Müzik aileden geliyor. Babam müzisyen değil ama ailede bağlama, kemençe, kaval çalanlar var. 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdiğimde bağlama çalmaya başladım. Sonra gitar. Her şeyden biraz biraz çalmaya başladım. En azından beste yapacak kadar çalabiliyorum. Yıllar sonra 2007-2008’de şarkılarımı yapmaya başladım.
Aslında beklemedim. YouTube yeni yeni hareketleniyordu. Ben de orada gitarımla kendimce bir şeyler çalıyordum. 2010 yılında albüm yaptım ama istediğim çıkışı yakalayamadım. O tarihten sonra karadeniz müziğinde inanılmaz bir furya başladı. Kendi mesleğime odaklandım. Keşke 2010’da bu şarkıyı yapsaymışım ama nasip bu zamanmış.
Karadeniz müziğinde çok üretim var. Ben iyi yere gittiğini düşünüyorum. İnsanlar sözlerin doğal olmasına çok dikkat etmeye başladı. Kalıp sözler yok. Daha nitelikleşmeye başladı müziğimiz. Özellikle Sen Anlat Karadeniz dizisi ile beraber inanılmaz bir şekilde Karadeniz sempatisi oluştu. Bunun en önemli etkeni de müziklerimiz. Bu sempati bize de yansıyor.
Ben dünyaya dinletmek istiyorum müziğimi. Dünya dinlesin! Yemin ederim Türkiye’de dünyaya açılacak bir müzik
varsa o da Karadeniz müziğidir. Net söylüyorum. Kemençe de değil tulumdur. Çok büyük bir albenisi var. Folklorda da horondur. Çok estetik çünkü. Dünyaya tulum ve horonu pazarlayabiliriz.