Sel felaketleri, insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük doğal afetlerden biri. Libya’nın doğusunda meydana gelen ve ölü sayısının 10 bini geçtiği sel felaketi, ülkemizde sık sık yaşanan seller ve su baskınları bu konuyla mücadele yöntemlerinin yetersiz kaldığını bir kez daha gösteriyor. İklim değişikliği, karbon salımı ve çeşitli çevresel faktörlerin etkisiyle değişen yağış rejimi, küresel ölçekte pek çok ülkenin sel felaketiyle karşılaşmasına yol açıyor. Uzmanlar, önümüzdeki günlerde de lokal olarak yağışların artacağını belirtirken oluşan sel baskınları sorununun çözümü için suyun depolanması ve aktarılması için yeni çözümlerin üretilmesi gerektiğine vurgu yapıyor.
Değişen iklim olaylarıyla mücadelede klasik yöntemlerin artık yetersiz olduğunu söyleyen Harita Yüksek Mühendisi Cihat Başpehlivan, “İklim değişikliğine uygun olarak İstanbul’un ve sel baskını riski olan illerin yeniden iklime uygun, su ve kanalizasyon sistemlerinin iyi planlaması gerekiyor. Ayırca asfalt, beton, yapılaşmalarından dolayı önce sahanın doğru bir şekilde yüzey verilerinin belirlenmesi gerekiyor. Bunların üzerinde suların toplanma yerlerinin belirlenmesi, suyun depolanması ve deşarj edilmesiyle ilgili lokal çözümler üretilmeli. Mevcut yağmur suyu hatları, atık su hatları, şebekeler bu debiyi kurtarmıyor. Bundan sonra yağmurların artmasıyla birlikte bu gibi taşkın riskleri de artacaktır” ifadelerini kullandı.
Sorunun çözümü için altyapıyı iyileştirmenin yanında yeni modellerin geliştirilmesi gerektiğini ifade eden Başpehlivan, “İstanbul’un her yerinde yağmur suyu, atık suyu gibi şebekeler bulunuyor. Fakat bunlar yeni iklim değişikliğine uygun değiller çünkü bu sistem suyu toplaya toplaya geliyor. Boruların çapları ona göre belirleniyor. Sel dediğimizde ise belli lokasyonlar da şişme yapıp o bölgede su birikintisi yapıyor. Başakşehir ve Halkalı’da bunun örneklerini gördük” dedi.