Kavurucu sıcaklardan kaçmak için yaylalara doğru rotamızı çevirmenin tam zamanı. Biz de öyle yaptık ve geçtiğimiz hafta iki günlük molayla soluğu Giresun’un Kümbet Yaylası’ndaki Birun Dağ Evi’nde aldık. Hem iki gece üç güne dört mevsimi sığdırdık hem de birbirinden güzel anılarla İstanbul’a geri döndük.
Son yıllarda yaz tatili gelince Karadeniz bölgesindeki yaylalara büyük şehirlerden akın başlıyor. Mis gibi serin havası, doğal güzelliği ve samimi insanlarıyla bizi kendine çeken bölgeden hiç kimse kolay kolay geri dönmek istemiyor. Biz de bu defa hem yaylalarda gönlümüzce eğlendik hem de Karadeniz’in çok da bilinmeyen yeni turizme açılan bölgelerini keşfettik. Bu keşif gezisinden sonra yeşilin ve mavinin buluştuğu doğal ve kültürel zenginliğiyle bizi kendine hayran bırakan Karadeniz’e yeniden aşık olduk.
Diğer Karadeniz şehirlerine göre daha bol güneş aldığı için hem fındığı hem de çayı oldukça lezzetli olan Giresun son yıllarda özellikle iç turizimde hızla yükseliyor. Tarihi, kültürü ve doğal güzelliğiyle Orta Çağ’dan bugüne pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Giresun’un kah yaylalarında sislerin arasında kaybolduk kah deniz kenarına inip keyifle çayımızı içip dalgaların sesine gönlümüzü kaptırdık.
Bir dönem tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan bölge misafirlerini keşfe davet ediyor. Biz de önce zengin bitki örtüsüyle bezeli Kümbet Yaylası’na çıkıp ardından Pamukkale’yi andıran Göksu Traventerler’inde buz gibi sularının içine daldık. Rengiyle adeta gelen ziyaretçileri büyüleyen Mavi Göl’ün ve Kuzulan Şelalesi bölgesinde yürüyüş yapıp dört mevsimi yaşayarak unutulmaz anılar biriktirdik. Günün yorgunluğunu atmak için mola verdiğimiz Tirebolu sahili başta olmak üzere Giresun Kalesi, Zeytinlik semti ve Giresun Adası ise bölgede görülmesi gereken diğer adresler diye not düşelim.
Giresun tarihi ve kültürel zenginlikleriyle tabiat güzelliğinin buluştuğu şehirlerimizden biri. Kiliseleri, tarihi sokakları, ören yerleri ve tabiat parklarıyla turizmde yeni bir hamle için harekete geçen Giresun’u Karadeniz’in incisi olarak tarif eden Giresun İl Kültür Turizm Müdürü Kemal Gürgenci bölgede yürütülen projelerle yaylaları sadece yazın değil kışın da turizme açtıklarını dile getiriyor. Gürgenci bölgenin kültür ve turizm destinasyonuyla ilgili ciddi çalışmalar yapıldığını belirtiyor ve bölgedeki dört tabiat parkıyla, şelaleleriyle, endemik bitki örtüsüyle, yürüyüş parkurlarıyla son yılların dört mevsim en popüler kültür rotası üzerinde olduğumuzun altını önemle çiziyor.
Bizim Karadeniz turumuzda ilk durağımız bölgenin en yeşil ve en meşhur turistik yaylalarından biri olan Kümbet Yaylasıydı. Uçsuz bucaksız yeşil ve bol oksijeniyle bizi karşılayan yaylada 2000’li yıllardan bu yana hizmet veren Birun Dağ Evi’nde geceledik. İlk gece hava oldukça sisli ve yağmurluydu. Doğrusu biraz moralimiz bozulsa da sıcacık soba başında gece boyu yaptığımız muhabbet kısa sürede neşemizi yerine getirdi. Sabah ise bizi pırıl pırıl güneşli hava karşıladı. Bir gün önce sıkı sıkı giyindiğimiz kalın hırkaları, çorapları hemen atıp yaylada sevinçle yürüyüş yapmaya çıktık. Rakımı 1850 metre olan Birun Dağ Evleri Giresun’a yaklaşık 60 kilometre uzakta bulunuyor. Havası tertemiz ve kuş cıvıltıları dışında başka sesin olmadığı bu yerden şehrin uğultusundan kaçmak isteyenler ayrılmak isteyeyecektir.
İki günlük gezide bize eşlik eden rehberimiz Hüseyin Uzun namı diğer Nayino Hüseyin bize bölgeyle ilgili hem güncel hem de tarihi bilgiler verdi. Bölgeyi gezerken bize eşlik eden olmazsa olmazlar listesinde Karadeniz müziği ve lezzetleri de vardı. Temiz havasını bol bol ciğerlerimize çekerken bu münbit topraklarda yetişmiş yiyeceklerle ise sofralarımız donatıldı. Karayemiş ve sarı kiraz kavurmaları ilk kez tattığım lezzetlerdi. Muhlaması, çayı, fındığı, eti ise unutulmazdı.
Kümbet Yaylası’nın zirvesinde adeta gökyüzüne dokunacağız hissini yaşadığımız Birun Dağ Evleri’nde tanıştığımız fotoğrafçı gençlerin verdiği bilgiler sayesinde bölgeye daha farklı bir gözle bakmaya başladığımızı itiraf edeyim. Özellikle çektikleri gökyüzü fotoğrafları oldukça etkileyiciydi. Engin Ayyıldız, Ahmet Kılıç ve Hakan Aydın adlı üç fotoğraf sanatçısı bir araya gelerek “Yıldızların Altında Karadeniz” adlı bir grup kurmuşlar. Önceleri yaylalara çıkarak gökyüzünü fotoğraflayarak işe koyulmuşlar. Ancak bir müddet sonra yayla yayla gezerek sadece gökyüzü fotoğrafı çekmek yerine bölgenin tarihi ve doğal güzelliklerini de enfes karelerde buluşturmaya karar vermişler. Pırıl pırıl dolunay ve yıldızlar altında şakır şakır akan şelaleler, dereler, çiçekli yaylalar, tarihi binalar, orman içinde kıvrıla kıvrıla kaybolan yollar bölgenin güzelliğini fotoğraflarla bir anlamda ölümsüzleştiriyor. Fotoğraflar bölgenin dört mevsim güzelliğini de gözler önüne seriyor. Özellikle karın eşsiz güzelliğini yansıtan kareleri görünce aslında yaylaları yaz kış ziyaret etmeliyiz diye içimden geçirdim. Zaten Birun Kümbet Dağ Evi tesisi Müdür Yardımcısı Orhan Kılıç da bu hevesimi destekleyen bilgiler verdi. Giresun’da yaz turizminden ziyade kış turizminin de artık canlandığının altını önemle çizen Kılıç, kendi tesislerinde kışın da misafirleri ağırlamaya devam ettiklerini belirtti. Ayrıca Kılıç, yakında Giresun’da Ordu’da olduğu gibi bir kayak tesisi yapma hazırlığında olduklarının müjdesini de verdi. Biz de bu yayları bir de kışın görmenin hayaliyle bu güzel şehirden vedalaştık.
1) Giresun’un Kümbet ve Kulakkaya Yaylalarına mutlaka çıkın. Yaylaların serin havasını içinize çekin ve çiçek toplayın.
2) 2000’li yıllarda valilik tarafından yapılan bugün Albayrak Grubu tarafından işletilen Birun Kümbet Dağ Evi’nde en az bir gece geçirin. Akşam çıtır çıtır yanan sobanın başında arkadaşlarınızla sohbet edin ya da sessizce bir köşede keyifle kitabınızı okuyun. Sabah erkenden uyanın ve yaylada yürüyüş yapın. Yürüyüşten sonra nefis bir kahvaltıya hazır olun. Tesise sadece yemek yemek için de çok fazla turist geldiğini not düşelim. Koçkaya Tabiat Parkı içerisindeki Birun Kümbet Dağ Evi›nde 1850 rakımda doğanın içerisinde geçireceğiniz bu muhteşem anları şehre döndükten sonra da unutamayacaksınız.
3) Fotoğraf çekmeyi seviyorsanız Birun Dağ Evi’ndeki salıncakta mutlaka unutulmaz anı fotoğrafları çekin. Ayrıca Engin Ayyıldız, Ahmet Kılıç ve Hakan Aydın adlı arkadaşların kurduğu “Yıldızlar Altında Karadeniz” fotoğraf grubunu ziyaret edip fotoğraflayacağınız adresleri not alın.
4)Karadeniz’in üç adasından biri olan Giresun Adası’na tekne turlarıyla çıkıp gezin. Giresun’u bir de bu adadan seyredin.
5) İlerde adını daha çok duyacağımız Göksu Traventerlerini mutlaka görün. Hatta ayakkabılarınızı çıkarıp suyun içinde yürüyün. Pamukkale’ye rakip olacak güzellikte bu adresi ilk keşfedenlerden olun. Ayrıca buradaki sodalı suyu içeceğiniz muhteşem bir çeşme var. Çeşmeden kana kana sodalı su içmeyi unutmayın. Bu suyu içince şehirde içtiğiniz maden suları için pişman olabilirsiniz.
6) Mavi Göl güzelliğiyle sizi de etkileyecektir. Gölün etrafında küçük bir tur yapıp bol bol fotoğraf çekin.
7) Mavi Gölü’n yanında aynı zamanda Kuzalan Şelalesi var. Bu şelaleyi de çok seveceksiniz.
8)Girusun sahilinde soluklanmak istiyorsanız İstanbul’da da şubesi olan Doğal Dükkan’a uğrayın. Burada mutlaka kendinize pide ısmarlayın pişman olmayacaksınız. Ayrıca şehirden ayrılmadan önce yerel ürünlerden almak istiyorsanız doğru adrestesiniz.
9)Tribolu’nun sokaklarında kaybolun. Özellikle Taflan Sokaklarında bol bol anı fotoğrafları çekilin. Vaktiniz varsa tarihi Zeytin semtini, çocuk kütüphanesini de mutlaka ziyaret edin.
10) Gittiğiniz şehirde kaleye çıkmadan dönmek olmaz. Giresun’da ise hiç olmaz. Giresun Kalesi’ne çıkarsanız belediyenin sosyal tesisinde keyifle çay içmeyi ihmal etmeyin.