
Şizofreni, düşünce ve gerçeklik arasındaki bağın bozulmasıyla ortaya çıkarak davranış, algı ve dil kullanımında ciddi değişikliklere yol açıyor. Çocukluk ve ergenlik döneminde ders başarısında düşüş, davranış değişiklikleri ve dil bozulmalarının önemli erken uyarılar olduğunu belirten Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hasan Belli, hafif hezeyanlar, halüsinasyonlar, motivasyon kaybı ve duygusal düzleşme gibi silik belirtilerin hastalık başlamadan yıllar önce ortaya çıkabildiğini anlattı.
Düşünce ve gerçeklik arasındaki bağlantını kesilmesiyle ortaya çıkan şizofreni, davranış ve algıda ciddi bozulmalara yol açıyor. Şizofreni olan bir kişi sesleri ve yaşananların gerçek mi hayal mi olduğunu ayırt edemiyor. Hastalar ve yakınlarının yaşam kalitesini büyük ölçüde düşüren bu zihinsel hastalığın belirtileri ise çocukluk çağından itibaren kendini gösteriyor. Atlas Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Bölümü'nden Prof. Dr. Hasan Belli, “Eğer çocuklarınızın davranışlarında değişiklik varsa, ders başarısı günden güne düşmeye başladıysa, sosyal medyada kullandığı dilde de değişiklik farkediyorsanız dikkat etmeniz gereken bir dönemdesiniz demektir” dedi. Şizofreni öncesi kişilerin günlük yaşamda kullandıkları dilde önemli bozulmalar yaşandığını ifade eden Prof. Belli şöyle konuştu: “Hastalar yeni kelime uydurma, dil kurallarına uymama, kelimelerin yersiz kullanılması ve sık kelime tekrarlarıyla dikkat çekiyor. Bir hastam ‘ancak, fakat, lakin’ gibi kelimeleri sık sık arka arkaya kullanıyordu. Bu kişiyle ilgili incelemeleri yaptıktan sonra tanı koyduk."
ERKEN TANI SEYRİ DEĞİŞTİRİYOR
Son 30 yıllık süreçte şizofreni tedavisinde önemli adımlar atıldığını anlatan Belli, “Araştırmalar klinik yüksek risk veya erken dönem belirtiler kavramlarına odaklandı. Bu dönem, psikozun tam olarak ortaya çıkmasından önceki, belirsiz semptomların görüldüğü aşama. Bazı bilimsel bulgulara ve tartışmalara göre erken tanı ve müdahale, hastalığın seyrini değiştirme, bilişsel ve sosyal işlevselliği koruma potansiyeli taşıyor. Bu nedenle öncelikle klinik olarak yüksek risk dönemini tespit etmek gerekiyor” şeklinde konuştu. Belli, klinik değerlendirmeler dışında çeşitli test ve tetkiklerin de erken tanı ve önleyici tedbirler açısından önemli olduğunu söyledi.
BEYİN ÜRETİYOR
Şizofreni tanısının ilk psikotik epizodun ortaya çıktığı zaman konulduğunu hatırlatan Prof. Belli, “Tanı, DSM sisteminde semptomların ve bulguların tanımlanması ve belli bir düzende zaman boyutuyla ele alınmasıyla konuluyor. Bununla birlikte, sosyal işlevsellikteki bozulmalar da tanı koymanın önemli bir parçası. Şizofreni hem bu durumdan muzarip olan birey, hem de aileleri için ciddi bir yük oluyor. Bu bozukluk tüm kültürlerde görülüyor. Neredeyse dünyanın her yerinde insan beyninin üretebildiği bir durum. Genelde bozukluk belirtileri iyice yerleştiğinde, tablo belirgin hale geldiğinde tanı konularak tedaviye başlanıyor” değerlendirmesi yaptı.
SİLİK BELİRTİLER ERKEN BAŞLIYOR
Şizofreninin en önemli belirtisinin hafif hezeyanlar ve halüsinasyonlar olduğunu vurgulayan Belli, “Klinik açıdan riskli bireylerin tespiti meselenin ana gövdesini oluşturuyor. Şizofreni, alevlenmelerle seyreden bir bozukluk. Bu alevlenmeler genelde halüsinasyonlar, davranış sorunları ve hezeyanlarla ortaya çıkıyor. Hastalığın belirgin hale gelmesinden önce de hafif psikotik belirtiler olabilir. Bunlar, gerçeklik algısının görece korunduğu ama hafif hezeyanların ve halüsinasyonların görüldüğü dönemler. Bu epizodlar genelde kısa sürer ve çoğunlukla tam iyileşme dönemleriyle seyreder.
Bu özelliklerle birlikte ailede genetik yükün olması, Bu silik belirtiler erken yaşlarda başlar ve genelde okul performansını olumsuz etkiler” vurgusu yaptı.
DERS BAŞARISI DÜŞÜYOR
- Belirtilerin küçük yaşlarda ortaya çıkabildiğini dile getiren Belli, “Çocuk ya da ergen tuhaf hallere girmeye başlamış, içine kapanmış ve dersleri kötü gitmeye başlamışsa dikkatli olmak gerekiyor. Böylesi bireylerin yakın aile bireylerinde şizofreni ya da benzeri bir hastalık varsa daha da dikkatli olunmalı. Bunlara ek olarak kişide düşünce ve algıda değişiklikler, motivasyon kaybı, duygusal tepkisizlik, kişisel hijyende bozulma, dikkat ve hafıza gibi bilişsel işlevlerde bozulmalar görülebilir. Bu belirtiler erken ve uyarıcı mahiyette. Hastalık için ciddi risk faktörleri olarak ele alınıyor. Bunları değerlendirmek için iyi bir klinik muayene ve belki de yapılandırılmış araçlarla değerlendirme yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.









