Osmanlılar, camileri, şehrin işlek yerlerine inşa etmiştir. Böylelikle hayatı, camilerin etrafında kurgulamışlar. Bu foto-kartta görülen Banyabaşı Camii de Sofya’nın kalbinin attığı Marie Louise Bulvarı’nda; bu şehrin tarihteki ilk yerleşim yeri olan Serdika antik kenti üzerindedir. Sofya Merkez hamamı ve hâli arasında, Bakanlar Kurulu, Bulgaristan Parlamentosu ve Tzum Alışveriş Merkezi’nin gerisinde bulunmaktadır. Foto-kartta caminin tam karşısında yer alan bina, çeşitli gıda ürünlerinin satıldığı, Sofya Merkez Pazarı’dır. Banyabaşı, Osmanlıların Sofya’da inşa ettikleri ikinci büyük camidir. Aynı zamanda Avrupa’nın en erken tarihli camilerindendir. Bu özelliklerine rağmen, cami ile ilgili çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Yapım tarihi konusunda bile farklı bilgiler bulunmaktadır. Kemer aynalığındaki taş üzerinde yazılı olan 1566-67 yılları, bu yapının inşa tarihi olarak kabul edilmektedir. Tamir kitabesinde, hiçbir sağlam delile dayanmayan, Mimar Sinan tarafından tasarlandığı bilgisi bulunmaktadır. Molla Efendi Kadı Seyfullah tarafından inşa ettirildiğinden, bazı kaynaklarda, Kadı Seyfullah Efendi Camii olarak da geçmektedir. Slav dillerindeki ismi olan Banya Bashi, çok sayıda banyo anlamındadır. Bu isimlendirme, üzerine inşa edildiği, termal banyolardan gelmektedir. Caminin arkasındaki Merkezi Banya Parkı’nda oturup, kuş cıvıltıları eşliğinde, fıskiyeli havuzdan akan suyun şırıltısını dinlemek bile insana iyi geliyor. Sofyalılar, caminin 50 metre gerisindeki çeşmelerden akan bu kaplıca suyunu şişelere doldurup, götürmektedir.
Caminin, geniş orta kubbesi ve Evliya Çelebi’nin “şehrin en güzeli” dediği, tek şerefeli minaresi, oldukça dikkat çekicidir. Duvarları, birbirini izleyen taş ve tuğla dizileriyle yapılmıştır. Sağında, tahminen çocukların eğitimi için yapılan, bir ek yapı bulunmaktadır. Bugüne kadar pek çok kez onarım gören bu cami, birkaç kez de Bulgarların yıkım ve saldırı girişimlerine maruz kalmıştır. İlk olarak 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra, yeni şehir planı bahanesiyle, on bir dükkân, birer fırın, han ve bostandan oluşan vakıfları yok edilmiş. Ardından 1890 yılında dönemin belediye başkanı, yeni bir hamam yaptırma bahanesiyle, bu cami ve yanındaki hamam için yıktım kararı almış. Fakat Osmanlı hükümetinin girişimiyle bu teşebbüs engellenmiş. Yine 1906 yılında belediyenin kaplıca ve otel inşaatı arsasında kalan, bu cami ve yanındaki hamam için, yıkım ruhsatı verilmiş. Hamam yıkılarak, yerine kaplıca yapılmış. Fakat Bâbıâli’nin tepkisi sonucu cami, bir kez daha, yıkılmaktan kurtulmuş.
Komünist dönemde, göstermelik olarak açık tutulmuşsa da uzun yıllar, cemaatsiz kalmış. En son 20 Mayıs 2011’de, ırkçı ATAKA partisi mensupları; cami avlusunda ve kaldırımda cuma namazı kılan, cemaate saldırdı. Günümüzde, bu şehrin ibadete açık olan tek camisi olarak, Müslümanlara ev sahipliği yapmaktadır. Sofya’yı ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken bu camiye, şikâyetler sebebiyle sesi azaltılmış olsa da, beş vakit okunan dış ezana kulak vererek rahatlıkla ulaşılabilir.