Koronavirüs (Kovid-19) pandemisi tüm dünyayı tehdit etmeye devam ederken, yaz aylarında sıcakların artması ile hastalığın nasıl bir seyir izleyeceği ise henüz bilinmiyor. Her ne kadar nezleye yol açan mevsimsel koronavirüslerin sıcak havalarda hastalık yapmadıkları biliniyor olsa da, 2003 yılında Uzakdoğu’da yaşanan SARS salgınının hız kesmesinde yazın artan sıcakların bir etkisi olmadığı, salgının bugün aldığımız koruma tedbirlerine benzer önlemler sayesinde etkisizleştiği de bilinen bir gerçek.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Öner Dikensoy, yeni normal süreçte olgu sayısının sıfırlandığı güne kadar, uygulamakta olduğumuz tüm önlemlere ödün vermeden devam etmemiz gerektiğine dikkat çekerek, “Yapılması gereken en önemli şey ise en az 2 metre olan fiziksel mesafe kuralına uymak ve mümkünse maske takmak. Tedbirlere kesintisiz devam edilmesi durumunda, yazın gelmesiyle birlikte insanların açık havada daha çok zaman geçirmeleri ve okulların tatil olması bir avantaj olabilir” dedi.
Yapılan çalışmalar gösteriyor ki toplum içerisinde basit maskelerin kullanımı, fiziksel mesafe kurallarına uyulduğunda, virüsün yayılımını önlemek açısından yeterli oluyor. Özellikle kapalı alanlarda ve insanlarla yakın temasta bulunulan her yerde maske takmak, yaz aylarında da gerekli olacak. Prof. Dr. Öner Dikensoy, yazın sıcak ve nemli havalarda maske takmanın sıcağa bağlı terleme ve nefes almakta zorlanma gibi bazı sorunlara yol açabileceğini belirterek, “Bu nedenle eğer kağıt maske kullanıyorsanız yanınızda yedek maske bulundurun ve kullandığınız maske nemlendiğinde yenisiyle değiştirin. Çünkü nemli maske nefes almayı daha da zorlaştırabilir ve virüsün bulaşma riskini artırabilir” ifadelerini kullandı.
“Yazın sıcak havalarda kağıdın nemlenme riski nedeniyle kâğıt maske yerine kumaş maske kullanımı daha kolay olabilir” diyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Öner Dikensoy sözlerine şöyle devam etti: “En az 4 adet kumaş maske temin edip, bunlardan 2 tanesini yanınızda bulundurup, gün içerisinde ihtiyacınıza göre değiştirebilirsiniz. Akşam bu maskeleri sıcak su ve sabunla yıkayarak kurumaya bırakıp, ertesi gün diğer maskeleri kullanmanız da bir çözüm olabilir”
Sıcak havalarda ellerimiz daha fazla terleyecek. “Yapılan çalışmalar coronavirüsün (Covid-19) yüzeylerde 4-5 güne kadar yaşayabildiğini gösteriyor. Ancak bu şekilde alınan virüsün hastalık yapıp yapmadığına dair elimizde bir kanıt yok. Buna rağmen mümkün olduğunca yüzey temasını azaltmak ve sık el yıkamak vazgeçilmez önlemlerden biri olmaya devam edecek” diyen Dikensoy şu bilgileri verdi:
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Öner Dikensoy bu dönemde özellikle kalabalık olan kapalı alanlarda spor yapmaktan kaçınmak gerektiği uyarısında bulunarak, “Spor yaparken daha derin ve daha hızlı nefes alıp vermek virüsün çok daha fazla miktarda ortama saçılmasına yol açıyor. Bu durum özellikle maskenin kullanılmadığı, havalandırmanın iyi olmadığı ve kalabalık spor salonlarında problem teşkil edebiliyor” diyor.Dışarıda spor yaparken de bazı kurallara mutlaka uymak gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Öner Dikensoy, “Yapılan simülasyon çalışmalarından yola çıkan bilim insanları, spor yaparken yürüyen veya koşan kişilerin aralarındaki mesafeyi mümkün olduğunca uzun tutmaları, 2 metre yerine en az 4-5 metrelik bir mesafeyi korumaları gerektiği uyarısında bulunuyorlar” şeklinde konuştu.
Yazın sıcakların artmasıyla beraber terlemeye bağlı saç ve sakalların nemlenmesi nedeniyle, aynı ortamda hasta bir kişinin öksürmesi veya hapşırması gibi bir durumda virüs saçlı deriye daha kolay tutunabiliyor. Her ne kadar virüsün saç veya sakallara bulaşmasının enfeksiyon açısından risk oluşturup oluşturmadığı net değilse de 2 noktanın altını çizmekte fayda var: Birincisi virüs vücuda mukozalardan giriyor, yani ağız veya gözle temas etmesi şart. İkincisi saçlı deriden virüsün bulaşması çok mümkün görünmüyor. Ancak yazın her akşam eve gelir gelmez ılık bir duş almanız veya şampuan ya da sabun kullanarak özellikle giysilerinizin dışında kalan alanları; saçınızı, sakalınızı, boynunuzu ve kollarınızı yıkamanız, vücudunuzun nemli kısımlarına virüsün bulaşmış olma ihtimaline karşı önemli bir korunma yöntemi olacaktır.
Peki spor yaparken maske kullanmak zararlı olabilir mi? Prof. Dr. Öner Dikensoy bu soruya “evet” yanıtını vererek bunun nedenini şöyle anlattı: “Egzersiz sırasında daha derin nefes almak gerekiyor. Dolayısıyla kardiyak ile solunumsal rahatsızlıkları olanların ve uzun zamandır egzersiz yapmamış olan kişilerin maske takmaları nefes almalarını zorlaştırıp, kalp ve akciğer üzerine düşen yükü arttırıp ölümcül komplikasyonlara yol açabiliyor. Bu kişiler maskesiz spor yapmaları için ya kendi evlerini tercih etmeli ya da kalabalık olmayan zamanları ve mekanları seçmeli, tercihen de fazla yorucu olmayan egzersizleri uygulamalılar.”
Maske takmanın fit durumda olup düzenli egzersiz yapan ve sağlıklı bireylerde hangi spor yapılırsa yapılsın ekstra bir sorun teşkil etmeyeceğini de belirten Prof. Dr. Öner Dikensoy, “Ancak unutmamak gerekir ki yazın sıcaklarda yapılan ağır sporlar bilinen sağlık problemi olmayan kişilerde bile altta yatan gizli bir kalp rahatsızlığını tetikleyerek risk oluşturabiliyor. Bu nedenle özellikle ağır efor gerektiren egzersizleri yaparken mesafe kuralına uyulması durumunda maske takmaya ihtiyaç kalmayacaktır” dedi.
Prof. Dr. Öner Dikensoy sıcak havalarda terlemeye bağlı su kaybının artması nedeniyle vücudumuza daha fazla su almamız gerektiğini hatırlatarak, “Vücudumuzun yüzde 70’i sudan ibaret olduğu için günlük almamız gereken sıvı miktarı kaybettiğimiz sıvı miktarından en az 500 ml daha fazla olmalı. Yeterli su alınmadığında solunum yollarında kuruma meydana gelecektir ki bu da virüsün mukozalardan hücre içine girişini kolaylaştıracaktır. Kronik kalp veya solunum sistemi rahatsızlıkları olanların günlük almaları gerekenden az su içmeleri hastalıklarının alevlenme riski açısından da dikkate alınması gereken bir durum” ifadelerini kullandı.
Teorik olarak güneş gözlükleri bir taraftan virüsün gözlerden bulaşmasına engel olabilirken, diğer taraftan da gerektiği şekilde dezenfekte edilmemeleri durumunda virüsün bulaşma riskini artırabiliyor. Ancak şu ana kadar virüsün bulaşmasında gözlük takmanın riski arttırdığına dair herhangi bir kanıt ise mevcut değil.