Telefonumuzun mesaj kutusu sayısız aramalarla dolu tıpkı beynimizi meşgul eden gündelik işler gibi. Dışardaki trafik kaosunun da mail ve mesaj kutumuzdaki trafikten aşağı kalır yanı yok. Ama biz bugün şehrin gürültüsüne ve zihnimizin trafik karmaşasına arkamızı dönüp farklı bir yöne ilerliyoruz; bitkiler, çiçekler, kuşlar, ağaçlar, sular kısacası tabiat üzerine sakince düşünmeye çağıran bir sergiye doğru.
“Yeryüzü Halleri” adlı bu sergi tabiat insan ilişkisine yeni pencereler açan sanatçıların işlerine ev sahipliği yapıyor. Birhan Keskin’in insanla birlikte diğer canlıları da merkeze alarak yazdığı şiir kitabı Yeryüzü Halleri’nden ismini alan sergide on bir genç sanatçının işleri var. Yapı Kredi’nin 80. yıl etkinlikleri kapsamında Beyoğlu’nda Yapı Kredi Galerisi’nde açılan sergide Rozelin Akgün, Judy Chicago, Berna Dolmacı, Sibel Horada, Ekin Kano, Gözde Mimiko, Begüm Mütevellioğlu, Cengiz Tekin, Buşra Tunç, Murat Yıldız ve Müge Yılmaz sanatseverleri ekolojik denge üzerine şiirsel bir dille düşünmeye çağırıyor. Bir anlamda sömürgecilik, adalet, eşitlik ve haklar açısından insan ve doğa ilişkisine sanat üzerinden ayna tutuluyor. İnsanın doğayla ilişkisini sorgulatan sergideki eserler aynı zamanda tüm canlıların yeryüzünde yaşama hakkı üzerinde de yeni sorular soruyor . Her bir sanatçı bu soruları sorarken zihnimizde de sert rüzgarlar estiriyor.
Burcu Çimen ve Didem Yazıcı serginin küratörlüğünü üstlenmiş. Küratörler Çimen ve Yazıcı serginin çıkış noktasını anlatırken aynı zamanda “sömürüden uzak ihtiyaç olandan fazlasının tüketilmediği bir dünya” tasavvur etmek için geç olmadığına vurgu yapıyor ve çıkış noktalarını şöyle özetliyorlar: “Sergi, ekoloji düşünürü Vandana Shiva’nın Yeryüzü Demokrasisi adlı kitabında anlattığı, hiçbir ayrımcılığa yer vermeyen türden bir ‘bir aradalığa’ inanıyor: Yeryüzü Demokrasisi, insanları rekabet ve çatışma, korku ve nefret yoluyla bölmek yerine, onları ilgi, iş birliği ve şefkat çemberleri içinde birleştirir.”
Yeryüzü Halleri sergisi sanatçı Sibel Horada’nın ekolojik faktörlerle kişisel ve kollektif belleği ilişkilendirdiği Suyun Şekillendirdiği adlı seriyle açılıyor. Adada yaşayan sanatçının denizden ve kıyıdan topladığı atıklardan yola çıkarak hazırladığı serideki işler bir anlamda ‘güzel’ üzerinden ‘çirkin’e dikkat çekiyor. Üstelik insanın kendi elleriyle ortaya koyduğu çirkinliklere… Geridönüşümün kapladığı hacme yaptığı işlerde dikkat çeken Horada aynı zamanda insanın tüketim alışkanlığının tabiattaki uzantısının izini sürüyor. Murat Yıldız’ın çiçeklerden yola çıkarak hazırladığı işler ise “geçiciliğin kutsanması” üzerine bir düşünme çağrısı aslında. Bir Çiçegi Yaşatma Arzusu adlı serideki işlerinden sanatçı, yok olan bir nesneyi farklı formlarda tabiatta yaşatmanın mümkün olup olmadığını sanatseverlere sorduruyor. Burada ister istemez dilimize şu mısralar dolanıyor:
“Güzel yine de güzel solarken bile/
Çünkü her soluş merhamet uyandırıyor/
Çünkü merhametti ona önceden rengini veren de.”
Sergideki işler arasında öne çıkan bir başka sanatçı ise Cengiz Tekin. 2012 tarihli Kum isimli fotoğrafında bir oturma odasında duvara gün batımı tablosu asan bir babayla odada kumda oynayan bir çocuğu buluşturuyor. Sanatçı kumun tatili ve denizi hatırlattığı gibi içinde yaşadığımız binaların harcının da ana malzemesi olduğuna dikkat çekerek kuma farklı bir bakış katıyor. Yine sergide 1960’lardan bu yana ürettiği anıtsal heykelleri, performansları ve deneysel çalışmalarıyla tanınan Judy Chicagu imzasını taşıyan tablolar ve videolar öne çıkıyor. Sanatçının İstanbul’da ilk kez gösterilen fotoğraf, video ve resimlerinden oluşan serisi Bahçe Dumanı adını taşıyor.
Sanatçı Rozelin Akgün’ün sergi için ürettiği Pîne (Yama) (2024) isimli yerleştirmesi ise hem ekolojik hem de toplumsal düzeyde onarımı ve iyileştirmeyi temsil eden yama metaforunu ele alıyor. Akgün sadece doğayla insan ilişkisini yeniden onarmakla kalmayıp toplumdaki yaraların da el birliğiyle onarılıp bir yama gibi kabuğa ihtiyacı olduğunu hatırlatıyor. Berna Dolmacı’nın Sisli Mavi (2022) isimli eseri dev bir tablo aslında. Kahve, kına, çay, kil ve tohum kullanarak yaptığı resimsel yerleştirmesinde doğa resmi var ancak kullanılan mahzemelerle bu eşsiz manzara deforme edilirken sanatçı aromatik yağ kullanarak izleyicinin koku alma duyusunu harekete geçirerek geçmişine doğru bir yolculuğa çıkarıyor.
Orta alanda sergilenen Müge Yılmaz’ın Umay Ixa Kayakızı (2021- 24) yerleştirmesi Çatalhöyük’te ve Göbeklitepe’de yer alan duvar resimlerinden ilhamla hazırlanmış. Müge Yılmaz’ın doğa üzerinden kurduğu yakın ilişkiyi Gözde Mimiko Türkkan (kendini) Seine Nehri’ne Vermek isimli yerleştirmesinde dalgalar üzerinden doğayla kadın arasındaki kimlik bilincine dikkat çekiyor. Yine mekâna özgü üretilen çalışmalar arasında Buşra Tunç’un Yeni Extremofiller isimli araştırma ve süreç temelli yerleştirmesi ve Begüm Mütevellioğlu’nun rengârenk cam parçalarıyla resimsel bir yüzey yarattığı Bu Yaz Bütün Güzellikleri Bizimle Keşfedin (2023) ortasında iki sevgilinin durduğu cenneti andıran bir bahçe manzarası sergide yer alan diğer işler olarak öne çıkıyor. Yapı Kredi’nin 80. Yıl etkinlikleri kapsamında hayata geçirilen “Yeryüzü Halleri” sergisi 30 Mart 2025 tarihine kadar Yapı Kredi Galeri’de görülebilir.