Ünlü müzisyen Tuluyhan Uğurlu, Cumhuriyet'in 100. yılı dolayısıyla 100 konser vermek için çıktığı yolda şimdiye kadar 45 konser verdi. Yıl sonuna kadar projesini tamamlamayı planlayan Uğurlu, “Anadolu’nun o muhteşem genetik birliğini, melodilerin nasıl birbiriyle akraba olduğunu anlatmaya devam edeceğim” dedi.
Ünlü piyanist ve besteci Tuluyhan Uğurlu, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılı dolayısıyla 100 konser vermek için yola çıktı. Ocak 2023’ten beri başladığı yolculuğunda, Türkiye’deki birçok şehri dolaşarak eserlerini seslendirdi. Konserlerinde 100. yıl için hazırladığı "Güneş Ülke Anadolu", "Mustafa Kemal Atatürk ve Güneşin Askerleri", "Göklerle Ortak Tarihimiz" ve "Cumhuriyetin Trenleri" isimli projelerini görsel sunum eşliğinde izleyicilerin beğenisine sunuyor. Uğurlu’yla 100. yıl konserlerinin içeriğini ve hangi aşamada olduğunu konuştuk.
Eylül’ün 23’ünde Beşiktaş’ta İstanbul Deniz Müzesi’nde konser verecek olan Uğurlu, depremden dolayı bir süre ara verdiği halde bugüne kadar 45 konserle hedefin neredeyse yarısına geldi. Yıl sonuna kadar 100’ü geçeceğini belirten Uğurlu, konser sezonunun açıldığını, bundan sonra daha da hızlanacaklarını ifade ederek şunları aktardı: “Bu konserleri artırarak devam ettireceğim. Yani 101. yılda, 102. yılda da devam edip yıllara yayılan bir çalışma olacak. Ve ben her defasında Anadolu’nun o muhteşem genetik birliğini, melodilerin nasıl birbiriyle akraba olduğunu anlatmaya devam edeceğim.”
GEÇMİŞTEN ALIP YARINI ANLATIYORUM
Konserlerinde hem geçmişe hem geleceğe vurgu yaptığını belirten Uğurlu, insanlara tarihi ve tarihteki benzerlikleri anlattığını vurguladı. Uğurlu, “Konserlerimde görsellerle birlikte Anadolu’nun hikayesini anlatıyorum. Truva’dan, Hattuşa’ya, Urartu’dan Hititler’e kadar onların bugüne yansımalarını gösteriyorum. Hem ‘Güneş Ülke Anadolu’ hem de nasıl bir Cumhuriyet’te ve nasıl bir toprak parçasında yaşadığımızı insanlar da algılıyor. Çünkü bunlar bize öğretilmedi. Sümer nedir, Asur nedir, Mezopotomya nedir bilmiyoruz. Hâlâ Mezopotamya’ya Orta Doğu diyen cahiller var bu ülkede. Ardından Osmanlı ve Selçuklu izlerini ele alıyorum. Oradan Cumhuriyete geliyorum ve Türkiye’nin yapmakta olduğu uzay çalışmaları, Baykar’ın faaliyetlerini filan anlatıyorum. Ondan sonra da geleceğe dair hayallerle noktalıyorum. Dolayısıyla tarihin dibinden alıp, bugüne ve geleceğe götürüyorum” ifadelerini kullandı.
PİYANONUN YANINDA KAVAL
Sahnede Murat Toraman’ın kavalıyla piyanonun ahenginden bahseden ünlü sanatçı, yöresel bir enstrümanın sahnede var olmasıyla beraber yöresellikten evrenselliğe doğru bir uçuş rotası çizdiklerini dile getirdi. Çalışmalarının sansürlendiğinden söz eden ünlü sanatçı, muhalif medyanın işine gelmediği için konserlerini haber yapmadıklarını vurgulayarak, “Onlar piyanonun yanında kaval istemezler. Onların elit anlayışları çok farklı noktalarda. Kültür anlayışları sadece Batı uşaklığı yapmak olduğu için bu tip çalışmalara itibar etmezler. Kendilerini çok Atatürkçü zannederler ama Hititler’den, Urartular’dan da bahsetmezler. Gerçek Atatürk sevenler, Anadolu uygarlıklarına sahip çıkan insanlardır. Normal olarak budur ama bizde maalesef ‘eti’ desen bisküvi zannedecekler, o noktaya gelmişiz” dedi.
100. YIL BİLİNCİ BÖYLE BİR ŞEY
Anadolu uygarlıklarındaki hiçbir değeri ayrıştırmadan sunduğunu ve insanların hoşuna gidenin de bu olduğunu ifade eden Tuluyhan Uğurlu, “Bütün mabedleri kendi değerim gibi görüyorum. Hector’a, ‘Bizim Hector’ diyorum. Divriği’de Ulu Cami’nin kapısını anlatırken bu topraklara Rönesans’ın çok erken geldiğini söyleyerek onunla ilgili bir efsane anlatıyorum. Anadolu’da olmanın ne demek olduğunu vermeye çalışıyorum. 100. yıl bilinci bence böyle bir bilinç olmalı. Tek başıma bu bilinci yaymaya çalışıyorum. Sanatçı da budur zaten. Günü birlik çalışmaları değil, uzun soluklu projeleri seviyorum. Geleceğe ait, ahiret bilinciyle yapıyorum işlerimi, dolayısıyla kalıcı oluyor” şeklinde konuştu.
