Geçtiğimiz pazar günü D. Mehmet Doğan’ın vefat haberini aldık. Türkiye Yazarlar Birliği’nden (TYB) yapılan açıklamada, “Şeref başkanımız D. Mehmet Doğan göçünü topladı, Hakk’ın rahmetine kavuştu” denildi. Doğan, 77 yaşındaydı ve bir süredir tedavi görüyordu. Arkasında büyük bir hikâye, önemli bir miras bıraktı. Azimle sürdürdüğü çabanın sonucu olarak bugün Türkiye Yazarlar Birliği gibi büyük bir kuruluştan bahsedebiliyoruz. Türkçe için yaptığı çalışmalar, üzerinde uzun yıllar çalıştığı sözlükler de onun miraslarından.
Doğan bir röportajında şöyle diyor: “Ülkemizde yolu bir şekilde TYB’den geçmeyen yazar var mı?” Gerçekten de Türkiye Yazarlar Birliği’nin etkisi bu cümle kadar net. Doğan ve bir grup arkadaşının yaklaşık 45 yıl önce kurduğu Türkiye Yazarlar Birliği, ülkemizin kültür sanat dünyası için adeta çölde bir vaha vazifesi gördü. Özellikle de kırılma noktalarında...
Bugünden geriye doğru baktığımızda onun en büyük katkılarının yazarlık alanının tanımlanması, yazarların mesleki bir kuruluş altında toplanması, büyük yazarların anılması gibi konularda olduğunu görüyoruz. Doğan, düşünce ve edebiyatın tarafgirlik sınırlarında olmasının karşısında, sağduyu ile bir araya gelebilen, “siyasî-gayri siyasî fikir ve tutumları ne olursa olsun, yazarlar için tek bir çatı” oluşturmak amacıyla Yazarlar Birliği’nin kurulduğunu anlatıyordu. Elbette yalnız değildi, bu ülkü etrafında toplanan isimlerden bazıları da Erdem Bayazıt, Hasan Kayıhan, Hüsnü Aktaş, Zeki Ceyhan, Beşir Ayvazoğlu, Necmettin Turinay’ydı. Bu ekibin yaptığı bir girişiminin etkilerini ise bugün hâlâ konuşuyoruz: Mehmed Âkif anmaları...
Doğan ve arkadaşları, ortak isimler, sembolleşmiş şahsiyetler üzerinden topluma ulaşmak için Yazarlar Birliği olarak çeşitli anma faaliyetleri gerçekleştirmeye başlıyor. 1978 yılının 27 aralığında Âkif’in Milli Mücadele sırasında ikamet ettiği Ankara’daki Taceddin Dergâhı’ında yaptıkları anma büyük bir ivme ile her yıl büyüyor. Doğan, 2018 yılında Ayşe Olgun’a verdiği söyleşide “Medeniyet köklerimiz üzerinde yükselmek için buna ihtiyaç vardı” diyor ve o süreci şu cümlelerle anlatıyordu: “Ortak isimler, sembolleşmiş şahsiyetler üzerinden topluma ulaşmak görüşünde mutabık kalmıştık. Yahya Kemal’in vefatının 20. yıldönümü bu yüzden önemliydi. Asıl önemlisi öncü bir karakterin öne çıkarılması idi. Özü sözü bir, eseri kadar şahsiyeti de büyük, aynı zamanda rejimin gadrine uğramış Mehmed Âkif böyle bir değer olarak benimsendi. 1978 yılının 27 aralığında merhum Âkif’in Ankara’da Millî Mücadele sırasında ikamet ettiği Taceddin Dergâhı’nda başlattığımız, bütün gücünü samimiyetinden alan anma, o günden bugüne aksatılmadan sürdürüldü. Mehmed Âkif’e dikkat çekmekle bütün bir yakın tarihe, Müslümanlık geçmişimize ve zengin edebiyat birikimimizi kapsayan bir muhtevaya işaret ediyorduk. Türkiye, 1970’lerden sonra Cumhuriyetin başlangıcında ideolojileştirilen kimlik tanımlamasına karşı daha gerçekçi ve kapsayıcı bir tanımlamaya ihtiyaç duyuyordu. Medeniyet köklerimiz üzerinde yükselmek için buna ihtiyaç vardı. TYB faaliyetlerinin her zaman bunu gözetir mahiyette olduğunu söyleyebiliriz.”
Yazarlar Birliği’nin kurulduğu o günlerin Türkiyesinde verilen mücadele, her geçen yıl büyüdü. 2007 yılında ise kabul edilen bir kanunla Mehmed Âkif’in vefat yıldönümü olan 27 Aralık ve haftası milli günlerimiz arasına alındı. Bu olay, Türkiye Yazarlar Birliği’nin sürdürdüğü mücadelelerinin önemli verimlerinden biri. Elbette D. Mehmed Doğan’ın da...
D. Mehmed Doğan’ın Âkif ısrarı burada bitmedi. Genç Safahat, Mehmet Âkif, Dönemi ve Çevresi, Mehmet Âkif Edebî ve Fikrî Akımlar başta olmak üzere yaklaşık 10 eser kaleme aldı. 2021 yılında “Mehmed Âkif, Âsım ve Gençlik Bilgi Şöleni”nin açılışında yaptığı konuşmada ise neden Âkif üzerine çalıştığını “Önceliği Mehmed Âkif’e veriyoruz. Çünkü o hem büyük bir eser bırakarak bizim önümüzü açıyor, aynı zamanda da fikirleriyle de bize hâlâ ilham vermeye devam ediyor” cümlesiyle açıklıyordu. Bu düşüne etrafında şekillenen Mehmed Âkif Ersoy Fikir ve San’at Vakfı’nın kurucu üyelerinden biri oldu. 1980’den itibaren Yeni Devir, Zaman, Yörünge, Vakit, Akit, Vahdet, Karar ve Gerçek Hayat gibi yayınlarda yazılar kaleme aldı. Ömrünü Türk dünyası yazarlarını birleştirmeye vakfeden yazar, çok sayıda kitap kaleme aldı. 1975’de basılan Batılılaşma İhaneti, okurunun başucu eserlerinden oldu.
Bugün D. Mehmed Doğan dediğimizde, kültür dünyamıza yaptığı onlarca katkıyı hatırlamamız mümkün. Belki her birini burada anmamız mümkün değil ancak ömrünü Türk diline, Türkçeye, yazarların bir çatı altına birleşmesine ve Mehmed Âkif araştırmalarına adadığını söyleyebiliriz. Tüm bunlar nedeniyle Doğan’ın ihyasında emeğinin de geçtiği, Âkif’e ev sahipliği yapan Taceddin Dergâhı’nda toprağa verilmesinin oldukça anlamlı olduğunun altını çizelim.