
Bundan tam 87 yıl önce Türk ressamları tuval ve fırçalarını yanlarına alarak Anadolu’yu gezip resimledi. Bugün ise İş Sanat kendi koleksiyonundaki Türk ressamlarının tablolarından “herkes için sanat” mottosuyla Anadolu’da gezici sergiler düzenliyor. Geçtiğimiz hafta bu projenin ilk durağı olan Türk resmin öncülerinden İbrahim Çallı’nın memleketi Denizli’nin Çal ilçesinde Çallı’nın tabloları halkla buluştu.
Türk resmi İstanbul’da doğmuştur ancak ilham kaynağı Anadolu olmuştur.
Resim eğitimi için Paris’e giden Türk ressamlar ilk başta İstanbul’u resmetse de Cumhuriyet’in ilanının ardından Anadolu topraklarına yüzlerini çevirmişlerdir.
1938 yılında ise alınan bir kararla Türk ressamları Anadolu’nun çeşitli illerine gönderilerek buradan ilhamla tablolar yapmışlardır. 1942 yılına kadar süren bu geziler sonucunda 48 sanatçı Anadolu’nun 62 şehrini dolaşarak 700’e yakın eser üretmiştir. Düzenlenen yarışmalarda ödüller alan bu tablolar halkevlerinde ise açılan sergilerle halkla buluşturulmuştur. Ancak günümüze ne yazık ki bu tabloların ve eskizlerin yalnızca bir kısmı ulaşabilmiş önemli bir kısmı kaybolmuştur.
Geçtiğimiz günlerde İş Sanat, Cumhuriyet’in 100. yılında İstanbul’da ziyarete açılan Resim Heykel Müzesi’yle sanatseverlere sunulan Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’ndan yapılan özel seçkileri Anadolu’ya da taşıyınca Türk resmi bir kez daha yeşerdiği topraklara kavuştu. “Herkes İçin Sanat: Anadolu Sergileri” başlığıyla hayata geçirilen sergi dizisinin ilk durağı olarak, Türk resim sanatının en önemli isimlerinden İbrahim Çallı’nın doğum yeri olan Denizli’nin Çal ilçesi seçildi. Biz de bu vesileyle bir grup basın mensubuyla birlikte serginin açılışı için Çal’daydık.
Memleketini soyadında taşıyan ressam
Resimleriyle Türk resminin öncü isimleri arasında yer alan İbrahim Çallı genç yaşta okumak için İstanbul’a gelir ve bir daha da Çal’a dönmez. Ancak doğup büyüdüğü topraklara vefa olarak soyadı kanunu çıkınca “Çallı” soyadını alır. Aynı zamanda tablolarında Anadolu insanını resmederek ata yurduyla bağını fırçasıyla canlı tutar.
1882-1960 yılları arasında yaşamış olan Çallı’nın ressam olma hikayesi ise oldukça ilginçtir.
Önce cami önünde arzuhalcilik yapar
1930’larda dönemin ünlülerinin Akşam Gazetesi’nde çıkan hayat hikayeleri geçtiğimiz yıllarda Meşhurlardan Portreler adıyla kitaplaştırılmıştı. Burada okuduğum en dikkat çekici portrelerden birisi de dönemin ünlü ressamlarından İbrahim Çallı’ya aitti.
İbrahim Çallı henüz 16 yaşındayken İstanbul’a gelir ve bir han odası tutar. Ancak bir kaç gün sonra Beyoğlu’nda gittiği eğlence ortamında bütün parasını çaldırarak beş kuruşsuz kalır. Ne yapacağım diye kara kara düşünürken İzmir’den tanıdığı bir tüccarla karşılaşır ve onun “Yazın hava güzel adliye önünde arzuhalcilik yap” önerisiyle eline tutuşturduğu bir miktar parayla divit kalem, kağıt ve gaz sandığı alır. Çallı bir süre arzuhalcilik yapar ve buradan kazandığı parayla geçimini sağlar. Derken bir süre sonra yine bir tanıdığının aracılığıyla adliyeye zabıt katibi olarak girer ve cinayet davalarının görüldüğü mahkemede katiplik yapmaya başlar.
Ayasofya tablosuna hayran olur resme başlar
Resme olan ilgisi ise tam bu yıllara uzanır. Hikayesi şöyledir: Beyazıd tarafında bir handa kalan Çallı her gün yürüyerek İstanbul Adliyesi’ndeki işine gider. Bir gün yine işe giderken Ayasofya Camii önlerinde bir İngiliz ressam görür, oturmuş Ayasofya’yı resmetmektedir. Onun yaptığı tabloya hayran olan Çallı kaldığı handa gençlere resim dersi veren bir resim hocasının yanına gidip “Bana da resim dersi verin” der. Hocası ise ilk ödev olarak bir kartpostal alıp onu resmetmesini ister ve gece boyu yaptığı bu resmi ertesi gün hocasına gösterince büyük övgü alır. Böylece resim derslerine başlayan Çallı bir süre sonra çıraklığını yaptığı Ermeni bir ressamın yönlendirmesiyle Sanayi Nefise Mektebi’ne kaydolur. Buradan Paris’e resim eğitimi için gönderilen Türk öğrenciler arasındadır ve yaptığı tablolarla döneminde öne çıkan bir isim olur ve kuşağını da etkiler. “Çallı Kuşağı” geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet döneminde Batı akademik geleneğinde eğitim almış sanatçılar topluluğu olarak bilinir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna da tanıklık eden Çallı, siyasetin, toplumun ve sanatın köklü biçimde değiştiği bir çağda yetişmiştir. Hem üretken bir ressam hem de İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde hocalık yapan Çallı, fırçasıyla ülkenin değişim ve dönüşümüne yakından tanıklık etmiş bir sanatçıdır.
İlham kaynağı anadolu insanı olmuştur
Sanat hayatının olgun yılları İstanbul’da geçen Çallı’nın döneminin pek çok ressamı gibi ilham kaynağı Anadolu halkı olmuştur.
Geçtiğimiz haftasonu Denizli’nin Çal ilçesindeki İşbankası Şubesi’nde açılan sergi hem Çallı’yı doğup büyüdüğü topraklarda bir kez daha anmaya vesile olurken aynı zamanda ilham aldığı Anadolu halkıyla da yeniden buluşturdu.
İkinci durak Milas
143. doğum gününde Çallı’yı anmak için düzenlenen iki günlük sergide, sanatçının “Gül Koklayan Kadın”, “Manolyalar”, “Balıkçılar” ve “Peyzaj-Bebek İskelesi Önü” gibi eserlerinin yer aldığı özel bir seçki sunuldu. İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten’in yaptığı konuşmayla açılan sergiye çok sayıda Çallı sanatsever büyük ilgi gösterirken, sergi bünyesinde çocuklara yönelik atölye çalışmaları da düzenlendi. Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi Kurucu Küratörü Prof. Dr. Gül İrepoğlu, sergi ziyaretçilerine İbrahim Çallı ve sergilenen eserler hakkında bilgi verdi.
İş Bankası’nın “herkes için sanat” mottosuyla koleksiyonda yer alan tabloları Anadolu’yu gezmeye devam edecek. Çal’dan sonra yaz konseptli tablolardan oluşan ikinci sergi ise Muğla’nın Milas ilçesinde önümüzdeki ay yeni bir sergiyle halkla buluşacak.