
Türkiye genelinde 33 milli parkta kaydedilen ses ve görüntüler, akademik çalışmalarla bir araya getirilerek araştırmacılar, doğa tutkunları ve sanatseverler için ülkemiz doğal yaşamına ilişkin geniş çaplı bir kaynak oluşturarak bugünün bilgisini geleceğe miras bırakmayı hedefleyen “Büyük Doğa Modeli” oluşturuldu. Sanatçı Refik Anadol hayata geçirdiği projeyle ilgili, “Türkiye’nin benzersiz doğal mirasını keşfetmek ve onunla etkileşime geçmek için yeni bir kapı aralıyor” açıklamasını yapıyor.
Araştırmacılar, doğa tutkunları ve sanatseverler için ülkemiz doğal yaşamına ilişkin geniş çaplı bir kaynak oluşturarak bugünün bilgisini geleceğe miras bırakmayı hedefleyen “Büyük Doğa Modeli: Türkiye” projesinde saha çalışmaları tamamlandı. Türkiye İş Bankası’nın 100. yılında Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’nın teknoloji merkezi MEXT iş birliğiyle gerçekleştirilen ve dijital sanatın öncülerinden Refik Anadol tarafından hayata geçirilen proje ile Türkiye genelinde 33 milli parkta kaydedilen ses ve görüntüler, akademik çalışmalarla bir araya getirilerek zengin bir veri tabanı oluşturuldu. Sahalardan toplanan ses, görüntü ve tarama verileri ile açık kaynaklı akademik veriler, özel veri işleme teknikleriyle düzenlenerek yapay zekâ geliştirme süreçlerinde kullanıldı. “Büyük Doğa Modeli” ile Türkiye’de doğaya dair verileri işleyerek akademisyenler, araştırmacılar, sanatçılar ve doğaseverler için etkileşimli bir Yaşayan Ansiklopedi oluşturulmuş oldu. Projenin en heyecan verici yanlarından biri, sanata yönelik doğa temalı ilk yapay zekâ projesi olması. Ülkemizdeki 33 milli parkta bitki ve hayvan türlerinden kuş seslerine kadar doğada keşfedilmeyi bekleyen tüm güzelliklerin verileri, bu projeyle kayda alınıyor. Popüler dil modellerine benzer bir yapıda tasarlanan Yapay Zekâ Ansiklopedisi’nde kullanıcılar kısa metin komutları (prompt) aracılığıyla farklı türlerde içerikler oluşturabiliyor. “Research” (Araştırma) modülüyle akademik bilgiye erişilirken, “Create” (Yaratıcılık) modülü bitki ve hayvan türlerine dair görsel tasarımları mümkün kılıyor. “Dream” (Rüya) modülü ise yapay zekânın öğrenilmiş imgelerinden hareketle doğanın sürekli değişen görsel temsillerini üreterek, hayal gücünü zenginleştiren dijital sanat deneyimleri sunuyor. Projenin son versiyonla kullanıcılara sunulması için 2026 yılı hedefleniyor.

İnsan ve doğa arasındaki bağı güçlendiriyor
Büyük Doğa Modeli’nin Türkiye, ülkemizin zengin ve çoğu zaman gözden kaçan doğal ritimlerini veri ve yapay zekâ aracılığıyla görünür kılmayı amaçladığını ifade eden Anadol, “Türkiye’nin farklı ekosistemlerinden toplanan görseller, sesler, hareketler ve formlar dijital sanatın diliyle yeniden yorumlanarak insan ve doğa arasındaki bağı güçlendiriyor. Bu proje, Türkiye’nin benzersiz doğal mirasını keşfetmek ve onunla etkileşime geçmek için yeni bir kapı aralıyor” açıklamasını yapıyor. Anadol, projenin tamamen açık kaynaklı olduğunu vurgulayarak, “Bu ne demek oluyor? Zaten olmayan bir veriyi ortaya çıkarıp, doğayı dokümante edip araştırmacılara ya da alanında uzmanlara hediye ediyoruz. Bu başlı başına zaten bence muazzam bir adım bu alan için. Sadece basit bir veri kütüphanesinden öteye geçmek istiyoruz” diyor. Seneye projenin Türkiye ayağına özel bir sergi hazırlamayı planladıklarını belirten Anadol, “Bu yılı olabildiğince araştırmaya harcıyoruz ve tabii ki bir sergi hayalimiz var. Türkiye özelindeki veriyi ve Türkiye özelindeki araştırmayı sergileştirdiğimiz bir projemiz de önümüzdeki yıl ortaya çıkacak” ifadelerini kullanıyor. Ayrıca Sanatçı Refik Anadol, proje kapsamında oluşturulan veri tabanı ve yapay zekâ modelinden yararlanarak ülkemizin doğal yaşamını temsil eden bir veri heykeli tasarlamak üzere çalışmalarını sürdürüyor.
200 kişilik ekiple 5 ay boyunca sahada
Yapay zekâ, büyük veri ve algoritmaları sanatla entegre eden Refik Anadol’un uluslararası çapta geliştirdiği “Büyük Doğa Modeli” projesinin Türkiye ayağı; sürdürülebilir bir gelecek için eğitim, çevre, kültür & sanat, spor ve bilim alanlarındaki çalışmaları destekleyen İş Bankası’nın katkılarıyla ve MEXT iş birliğiyle gerçekleştirildi. Ülkemizin ve bölgemizin dijital ve yeşil dönüşüm yolculuğunun lokomotifi olarak bilinen MEXT, projeye sahada destek oldu. Projede Siirt Botan Vadisi’nden Antalya Güllük Dağı’na kadar 33 milli parkta 200 kişilik bir ekip ile 5 ay boyunca sahada çalışıldı. Dronlar, yeni nesil lazer sensörlerle veriler toplandı. Türkiye’den 30 bin fotoğraf ve 7 bin dakika görüntü alındı. Ayrıca 40 bin dakika son teknolojiyle en yüksek kalitede ses kaydı ve sonunda da 5 bin saatlik bir prodüksiyon bu modele girdi sağladı.