Merhametini yitirmiş bir dünya insanlığın hiçbir derdine derman olamaz. Aksine acıların büyümesine ve derinleşmesine neden olur. Eğer bizler hakkı, hakikati ve adaleti savunmazsak zulmün dünyaya hakim olmasına seyirci kalırız.
İçerisinde yaşadığımız dünya günden güne küçülmektedir. Hemen hemen bütün coğrafyalarda kalp ve vicdan sahibi herkesi ilgilendirmesi gereken trajediler yaşanıyor. Yerel çözümler ancak günü kurtarma amacına hizmet ediyor. Uluslararası kuruluşlar haklının güçlü olduğu değil güçlünün haklı göründüğü ve mazlumların haklarını gasp ettiği bir yapıya bürünmüş durumdalar.
İşte böyle bir ortamda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın müstakil olarak kaleme aldığı Daha Adil Bir Dünya Mümkün kitabı tüm nesillere ve çağlara yapılmış bir çağrı olarak yankılanıyor. Bu kitap bütün bireyleri, toplumları, devletleri ve uluslararası mekanizmaları yaşanan yerel ve küresel krizlere çözüm aramak için tarihi sorumluluklarını yerine getirmeye davet eden bir manifestodur.
Sayın Cumhurbaşkanımız bu kitabında küreselleşen dünyada hiç kimsenin bir başkasının sorununa bigâne kalamayacağını anlatıyor ve dünyanın geleceğini ilgilendiren meselelerde iki yüzlü bir tavır sergileyen uluslararası kuruluşların meşruiyetlerini kaybettiğini vurguluyor.
Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi “Dünya bir avuç ülkenin kendi hatalarının ve bunalımlarının faturasını Müslümanlara ve diğer mazlum topluluklara kesmeye çalışmasına daha fazla tahammül edemez.” Küresel barışın temin edilmesini sağlamak için dünyanın çok kültürlülüğünü ve çok kutupluluğunu yansıtan adil bir uluslararası sistemin kurulması zaruridir. Daha Adil Bir Dünya Mümkün bu sistemin nasıl kurulabileceğine dair somut bir reform önerisi getirmektedir.
Cumhurbaşkanımız bu kitabında günümüzde tüm insanlığı ilgilendiren iklim, Müslüman düşmanlığı, mülteciler, uluslararası terörizm sorunu gibi temel meseleleri tahlil ediyor ve bunların çözülmesi için tekliflerde bulunuyor. Kitapta veciz bir biçimde ifade edildiği gibi “Acının rengi yoktur.” Terörün ve şiddetin bu denli yaygınlaştığı bir dünyada bunları istikrarsızlaştırma vasıtası olarak kullanan odaklar dahil hiç kimse güvende değildir.
Dünya sistemi çözümün bir parçası olmak şöyle dursun bizzat kendisi sorun teşkil eden bir varlığa bürünmüştür. Uzun yıllar evrensel ahlaki değerlerin temsilcisi ve yılmaz bekçisi olma hayali kuran hakim güçler bugün lafta bile olsa bu değerleri savunamayacak duruma düşmüştür.
Karşı karşıya olduğumuz manzara küresel yönetişimin eski yöntemlerle çözülmesi mümkün olmayan bir çöküş halinde olduğumuzun ispatıdır. Dünya barışını tesis etmek üzere kurulan mekanizmaların kaderi belli sayıda ülkenin ellerine teslim edilmiş; savaşların ve çatışmaların seyircisi haline getirilmiştir. Cumhurbaşkanımız bu kitabında da altını çizdiği gibi “Zalimi değil mazlumu koruyan bir sistem inşa edilene kadar her fırsatta ‘Dünya beşten büyüktür’ demeye” devam etmektedir.
Daha Adil Bir Dünya Mümkün bütün insanlığa yapılmış bir merhamet çağrısıdır. Yine Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle “Merhametini yitirmiş bir çağda bizlere adaletin temsilcisi, vicdanların sesi olma sorumluluğu düşmektedir.” Bu kitap bu sorumluluğun bir eseridir.