Yeni medya dedikodu üretiyor

Sevda Dursun
Sevda Dursun
04:0017/02/2025, Pazartesi
G: 17/02/2025, Pazartesi
Yeni Şafak
Sevda Dursun, Prof. Dr. Salman Sayyid
Sevda Dursun, Prof. Dr. Salman Sayyid

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen yayıncılık zirvesine katılan Prof. Dr. Salman Sayyid'le yayıncılığın son durumunu ve geleceğini konuştuk. Sosyal medyanın hem yayıncılığı hem de gazeteciliği etkilediğini belirten Sayyid, "Yatırım yeni medyaya yapılıyor, orası da sadece dedikodu üretiyor" dedi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen "Türkiye Yayıncılık Zirvesi: 21. Yüzyıl Yayıncılığında Fırsatlar ve Meydan Okumalar" programı cumartesi günü tamamlandı. İki gün boyunca 21. Yüzyılda yayıncılığın dünü, bugünü ve geleceğinin derinlemesine ele alındığı etkinliğe akademisyenler, yazarlar, yayınevleri, sektör temsilcileri ve uluslararası konuklar katıldı. Programda "Küresel Yayıncılığın Geleceği: Hegemonya, Etik ve Yeni Anlatılar" başlıklı oturuma konuşmacı olarak katılan Leeds Üniversitesinden Prof. Dr. Salman Sayyid'le yayıncılığın son durumunu ve geleceğini konuştuk.

Değişen dünyada yayıncılık nasıl bir şekle dönüştü?

Eskiden küçük yayınlar eko sistemde kalmakta zorlanırdı. Günümüzde yayınların herkese ulaşabilmesi sağlandı. Öte yandan dijitalleşmeyle birlikte kontrol mekanizması devreye girdi. Eğer yayınlarınız Amazon, Google gibi yerlerde çıkmazsa hayatta kalamıyorsunuz. Onlar da var olanı tekrar etmek gibi bir sistem üzerine kurulu. Gazze meselesinde şunu gördük, dijitallikle beraber görünür olma imkanı olsa dahi, belli birtakım fikirler, farklı düşünceler baskılandı.

YAPAY BİR ORTAM OLDUĞUNU GÖRDÜK

Yayıncılığın bugünkü haline dönüşmesine sosyal medyanın ne gibi etkisi oldu?

Sosyal medya ilk kurulduğunda herkesin düşüncelerini rahatça ifade edebildiği, yaratıcılıklarını öne çıkartabildiği, özellikle küçük yayınevlerinin kendilerini daha çok duyurabileceği bir alan olduğu düşünülüyordu. Oranın yapay bir ortam olduğunu sonradan gördük. Farklı düşünceler çok fazla öne çıkmadığı gibi, insanlar orayı ciddi bir bilgi alanı olarak da görmüyor. Sosyal medya sadece reklam ve insanlarla etkileşim için bir alan oluşturuyor. Ama aslında bir sınırlama da var. Orada görünür ve bilinir olmanın bir algoritmadan kaynaklandığını öğrendik. Bir illüzyon ve sahte bir dünya yaratıyor.

SOSYAL MEDYA GAZETECİLİĞİ DE ÖLDÜRDÜ

Oysa artık birçok meslek orada tutunmaya çalışıyor. Hiçbir faydasının olmadığını mı düşünüyorsunuz?

Size bir şey daha söyleyeyim, gazeteciliğin ölmesinde sosyal medyanın çok büyük bir rolü olduğunu düşünüyorum. Şu anki gazetecilik sosyal medyada olan biteni sadece rapor ediyor. Araştırmacı gazeteci dediğimiz kişilerin zaten zor olan meslekleri iyice zorlaştı ve bu alandan uzaklaşmaya başladılar. Aynı zamanda gazetecilerin karmaşık olayları anlatabilme yetisi de düşmeye başladı. Çünkü sadece sosyal medyadan duyduklarıyla habercilik yapıyorlar. Konvansiyonel medya, araştırmacı gazeteciliğe eskisi gibi yatırım yapsaydı, bu tarz şeyleri engelleyebilirdi. Yatırım yeni medyaya yapılıyor, orası da sadece dedikodu üretiyor.

Peki günümüzde yayıncılığın en büyük sorunu ne?

Yayıncılığın basitleştirilmesi, yaratıcılığın öldürülmesi ve her şeyin belli bir standart üzerine kurulması diyebiliriz. Sizin sesinizin çıkıp çıkmayacağına Google’ın karar verdiği bir düzen var. Kontrol mekanizması tek bir elden olunca, yaratıcı dünyaya yer kalmıyor.

TÜRKİYE KENDİ KENDİNİ SÖMÜRGELEŞTİRDİ

Türkiye’deki yayıncılığı küresel boyutta nasıl görüyorsunuz?

Türkiye hiçbir zaman sömürge olmadı. Bu yüzden çok güçlü bir çeviri kültürü oluştu. Bu olumlu bir şey. Öte yandan dışarıdan bir sömürge olmadı ama kendi kendini sömürgeleştirdi. Dil devrimiyle birlikte atalarınızın yazdıklarını okuyamıyorsunuz. Bu sömürgeleşmenin farkına varılamadığı için sınır da koyulamadı, tedbir de alınamadı. Farkına varılsaydı yayınlar kendilerini ona göre adapte ederdi. Fakat bunların konuşulması bile tabu. Mesela geçen yıl hilafetin kaldırılmasının yüzüncü yılının anısına bir program yapmak istedik, ama Türkiye’de yapamadık. İngiltere’de Kral Charles’ın idam edilmesi konusunda bir konferans yapmak istesem yapabilirim, neden Türkiye’de yapamıyorum? Hilafet birdenbire kaldırılıyor ve bir alternatif getirilmiyor. Araştırılması ve konuşulması gereken bir konu. Bir dönemi bıçak gibi kesince, şizofrenik bir durum oluşuyor.



#Aktüel
#Toplum
#Medya