Yokluk içinde varoluşun izleri

Dilber Dural
Dilber Dural
04:0015/09/2024, Pazar
G: 14/09/2024, Cumartesi
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

Japon sanatçı Chiharu Shiota’nın “Dünyalar Arasında” adlı sergisi İstanbul Modern’de sanatseverlerle buluştu. Asya ve Avrupa’nın kesişiminde bulunan İstanbul’un konumundan yola çıkarak eserini ürettiğini belirten Shiota, sergideki kırmızı iplikler, ağlar ve bavullarla sanatseverlere “yokluk içinde varoluş” temasını anlatmak istediğini söylüyor.

Japonya ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasının 100. yıl dönümü kapsamında, Japon sanatçı Chiharu Shiota’nın İstanbul Modern için özel olarak ürettiği geniş ölçekli yerleştirmesini içeren “Dünyalar Arasında” sergisi İstanbul Modern’de sanatseverlerle buluştu. İstanbul Modern Şef Küratörü Öykü Özsoy Sağnak ve Asistan Küratör Yazın Öztürk tarafından hazırlanan sergi sanatçının performans, video, yerleştirme ve resim gibi çeşitli ifade biçimlerinde sıklıkla kullandığı hafıza, varoluş, göç, yolculuk ve insan deneyimi gibi konuları odağına alıyor. Shiota, sergiye de adını veren “Dünyalar Arasında” başlıklı büyük ölçekli yerleştirmesini, Asya ve Avrupa’nın kesişiminde bulunan İstanbul’un konumundan yola çıkarak üretmiş. Japonya’yı 2015 yılında Venedik Bienali’nde temsil eden Chiharu Shiota’nın İstanbul Modern’de sergilenen yerleştirmesi, sanatçının kişisel ve kolektif hafızayla ilişkilendirdiği bireysel hikâyeleri keşfetme imkânı sunuyor. “Chiharu Shiota: Dünyalar Arasında” sergisi, 6 Eylül 2024–20 Nisan 2025 tarihleri arasında İstanbul Modern’de ziyaret edilebilir. Yeni Şafak Pazar olarak; Japon sanatçı Chiharu Shiota ve küratör Öykü Özsoy Sağnak ile sergiyi konuştuk.

Chiharu Shiota.

Bir kadın olarak ciddiye alınmıyordum

“26 sene önce Japonya’dan Almanya’ya taşındığımda ‘ara bir yerde’ yaşıyormuş gibi hissediyordum” diyen Japon sanatçı Chiharu Shiota, “Japonya’daki eğitimimden sonra bir sanatçı olarak ciddiye alınmak zor oldu. Çok gençtim ve bir kadındım. Eserlerimi galerilerde ve müzelerde sergilemek istiyordum ama kimse ilgilenmiyordu. Farklı bir kültürü deneyimlemek için Avrupa’da eğitimime devam etmeye karar verdim. Almanya’ya geldiğimde kendimi oldukça özgür hissettim. Farklı kültürlerden birçok insanla tanışıyordum ve profesörlerimin çoğu kadındı. Almanya’da, özellikle sanat alanında kadın olmanın Japonya’daki gibi bir engel olmadığını fark ettim” ifadelerini kullanıyor.

Soldan Sağa: Katsumata Takahiko, Atsuko Sato, Senur Akın Biçer, Oya Eczacıbaşı, Chiharu Shiota, Öykü Özsoy Sağnak.

Japonya’da yaşarken bazen Japon olduğumu bile unuturdum

Asya ve Avrupa’nın kesişiminde bulunan İstanbul’un konumundan yola çıkarak eserini ürettiğini belirten Shiota, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “İstanbul Modern limanda yer alıyor ve müzeyi ziyaret ettiğimde tekneyle müzenin hemen yanına yanaştık. Sergi alanında yürürken, pencereden limana yanaşan başka bir tekneyi ve tekneden inen birçok insanı görebiliyordum. Bu, beni sınırlar, kimlik ve insan varoluşu hakkında düşündürdü. Asya ve Avrupa arasındaki sınırda bir sergi açmanın uygun olduğunu düşündüm çünkü Japonya’dan Almanya’ya taşındığımdan beri ben de bu ‘arada olma’ yerinde yaşıyor gibiyim. Japonya’da yaşarken milliyetim hakkında pek düşünmezdim, hatta bazen Japon olduğumu bile unuturdum.”

Sanatında genellikle hafıza, varoluş ve göç temalarını ele alan Shiota, sergideki kırmızı iplikler, ağlar ve bavullarla sanatseverlere “yokluk içinde varoluş” temasını anlatmak istediğini söylüyor. Shiota, “Eski, sıradan eşyaları topluyorum çünkü hafızamızın bizi çevreleyen nesnelerde biriktiğine inanıyorum. Yıllardır bavul topluyorum, Her bavul bir insan ama kimse orada değil, sadece onların hafızası var. İplik, insanların hafızalarını birbirine bağlar. Hafızam olmasa kendimi açıklayamam. İstanbul tarihi bir şehir ve çok eski bir limana sahip. Müzeyi ziyaret ettiğimde limanda birçok gemi ve insan gördüm, buranın bir umut yeri olduğunu düşündüm. İstanbul limanı şehrin yüzü gibi: Buradan birçok insan geçti; burası sığınak sağlayan ve rahatlık sunan güvenli bir yer” diyor.

Japonya’dan Almanya’ya göç hikâyesi arasında bir ilişki

İstanbul Modern Şef Küratörü Öykü Özsoy Sağnak, Shiota’nın “Dünyalar Arasında” adlı Türkiye’deki ilk kişisel müze sergisi olduğunu söylüyor. “Serginin kavramsal çerçevesi ise İstanbul’un Asya ve Avrupa arasındaki konumundan ve İstanbul Modern’in tarihi limanın da yer aldığı Karaköy’de konumlanmasından ilham alıyor” diyen Sağnak, “Kendisinin 1997’de Japonya’dan Almanya’ya gidişiyle başlayan göç hikâyesi arasında bir ilişki kuruyor” sözleriyle anlatıyor. “Sanatçının yerleştirmesinde kullandığı bavullar sahiplerinin hafızasını, duygularını taşıyan aracılardır” diyen Sağnak, “Bavullar bireyleri ve farklı hayatları temsil ederken sanatçı, bu insanların neden doğdukları yeri terk ettiklerini, bu yolculuğa neden çıktıklarını merak eder. Tüm mekânı ağ benzeri kırmızı ipliklerle saran sanatçı, bavulları da bu kütlenin içine yerleştirerek ‘yokluk içinde var olma’ temasına vurgu yapıyor. Shiota, kendi deneyimlerinden yola çıkarak; yaşam, ölüm ve ilişkiler gibi evrensel insani duyguları tetikleyen hafıza mekânları yaratır. Birbirine dolanan iplikler, bir yandan hayatın karmaşıklığına bir yandan da insanın çevresindeki canlı-cansız tüm unsurlarla ilişkisinin iç içe geçmesine vurgu yapar. Geleceğin gittikçe belirsizleştiği ve yüzleştiğimiz sorunların iyice çetrefilli hale büründüğü günümüzde, Shiota’nın İstanbul Modern için ürettiği yerleştirmesi de insan varoluşu, hafıza ve birbirimizle olan bağların derin bir araştırmasını sunuyor. ‘Dünyalar Arasında’ sergisi, İstanbul’un kozmopolit kimliğiyle sanatçının kendi göç hikâyesinden beslenirken, izleyicilerin kendi yaşamlarını, anılarını ve ilişkilerini daha evrensel bir insanlık tanımı içinde düşünebilecekleri bir tefekkür alanı kurguluyor” diyor.



#aktüel
#Hayat
#Sanat