
Teması zeytin olan ve zeytini savunan iki belgeselden biri ‘Döngü’ diğeri ise ‘Çağ’ adlı yapımlar. Manzara olsun diye değil gerçekten hayatın öznesi olması gerektiği için çekilmiş. “Döngü” 32. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nde Mansiyon Ödülü’ kazanırken, “Çağ” belgeseli ise 8. Doğal Yaşam Festivali’nde “Doğanın Ruhu” Kısa Film Yarışması’nda birincilik ödülü aldı. İkisinin de yönetmeni Bulut Renas Kaçan, yapımcısı ise Doğa Derneği. İki belgesel de zeytinliklerin hayat hakkı mücadelesini ve Anadolu’nun doğayla uyumlu üretim kültürünü sinema diliyle anlatıyor.
Bu yıl Adana Altın Koza Film Festivali’ne kabul edilen 65 film arasından seçilen “Döngü”, doğayı manzara olmaktan öteye taşıyarak, yaşamın öznesi olarak ele alıyor. Film, doğa hakkı savunuculuğunun odağına insan ve doğa arasındaki karşılıklı bağı yerleştiriyor. Toplulukların doğayla uyumlu yaşam biçimlerini, dayanışma kültürünü ve müşterek üretim pratiklerini anlatan belgesel, yaşamın sürekliliğini besleyen döngülerin bir parçası olduğumuzu hatırlatıyor. Doğayı savunan herkesin ortak sesi olan Döngü, Adana ve İstanbul’un ardından 12. Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali’nde de finalist filmlerden birisi oldu. Anadolu’da hâlâ sürdürülen üretme yöntemine dikkat çeken Çağ belgeseli doğa dostu üretimin mümkün olduğunu ve kadim bilgilerin bugün yaşadığımız iklim değişikliği ve kuraklık gibi sorunlara ışık tutabileceğini gösteriyor.
Küllüoba kalıntılarının sırrı
Prof. Dr. Murat Türkteki başkanlığında “Geleceğe Miras” projesi kapsamında Eskişehir’deki Küllüoba kazılarında çıkan tohum ve bitki kalıntılarının cenaze ritüeli olduğu tespit edildi. Milattan önce 3200-1950 yılları arasında kesintisiz yerleşik hayat sürülen bölgede defin işlemi sırasında mezarlara buğday, karaburçak, mercimek ve bezelye tohumları ile yabani bitkilerin defin işleminde kullanıldığı belirlendi. Höyükteki mezarlık alanında ilginç veriler bulunduğunu kaydeden Türkteki’ye göre mezarların içinde mercimek, bezelye, karaburçak gibi baklagillerin kalıntılarının bulunması ritüelin olduğunu gösteriyor: “Küllüoba’da bu sene özellikle bazı çömlek mezarlar içerisinde çok net bir şekilde, bazen kerpiç sandukalar içerisinde çeşitli bitki ritüellerinin yapıldığına dair izler bulduk. Özellikle buğday ve arpa türleri bunlar içerisinde yer alıyor. Hem gernik buğdayını hem siyezi, hem ekmeklik, makarnalık ‘durum’ buğdayını sayabiliriz. Bunlar özellikle mezarlar üzerinde sanki serpiliyormuş gibi görünüyor.”
Topraktepe’den çıkan 5 ekmek
Eskişehir’de Küllüoba kazılarından sonra Karaman’da da yapılan kazılarda ekmek bulundu. Topraktepe Antik Kenti’nde karbonlaşmış beş ekmek tespit edildi. Ermenek ilçesinde Karaman Müze Müdürlüğü Başkanlığında yürütülen kazılarda ekmek buluntuları Anadolu’da bugüne kadar belirlenen en iyi korunmuş örnekler arasında yer aldı. Ekmeklerden birinin üzerinde Hz. İsa ‘ekici’ veya ‘çiftçi İsa’ biçiminde tasvir edilirken, Grekçe kitabede de ‘Kutsanmış İsa’ya şükranlarımızla’ ifadesi yer alıyor. Ekmeklerin karbonlaşarak günümüze ulaşmış olması koruma koşullarının olağanüstülüğünü gösteriyor. Buluntular Anadolu’da bugüne kadar belirlenen en iyi korunmuş örnekler arasında yer alıyor.
Dünyanın en iyi ödülü 4 köye
Türkiye’den 4 köy dünyanın en iyileri arasında. Birleşmiş Milletler Turizm Örgütü’nün “En İyi Turizm Köyleri” listesine Türkiye’den Muğla’da Akyaka, İzmir’de Barbaros, Mardin’de Anıtlı ve Antalya’da Kale Üçağız köyleri girebildi. 29 ülkeden 52 köyün ödüle layık görüldüğü yarışmada 20 köy de yükselme programına dahil edilmesi için destek programına alındı. Yeni listeyle “En İyi Turizm Köyleri Ağı’na katılan köy sayısı 319’a ulaştı. Beşinci defa düzenlenen girişimde seçilen köyler, kültürel mirasın korunması, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve turizmin yerel kalkınmaya katkısı gibi kriterlerde değerlendirildi.
AB işaretinde lider şehir
Avrupa Birliği’ne 54 coğrafi işaret başvuru yapılırken bunun 10’u Gaziantep’ten geldi. UNESCO’nun gastronomi dalında yaratıcı şehirler ağına ilk dahil olan ve coğrafi işaret başvurularında Türkiye’nin lideri konumundaki şehre ait Antep baklavası, Araban sarımsağı, menengiç kahvesi ve fıstık ezmesinin ardından Antep lahmacunu da onaylanınca AB tescilli ürün sayısı 5’e çıktı.
Lüks sofraların sergisi
“Doğanın Işıltıları” temasıyla 17–19 Aralık’ta düzenlenecek Sofralar Sergisi lüks davet dünyasının ikonları özgün sofra tasarımlarıyla yaratıcılığı, kültürü ve zerafeti aynı sahnede buluşturacak. Alanlarında öne çıkan 10 uluslararası tasarımcının özgün 8 sofra tasarımlarına yer verilecek etkinlik KM Events tarafından organize ediliyor.
Yeşil Vatan için yarışma
Çevre sorunlarına dikkat çekmek ve sürdürülebilir hayatı teşvik etmek amacıyla düzenlenen Yeşil Vatan Kısa Film Yarışması’nda başvurular 30 Kasım’a kadar uzatıldı. 21 Aralık’ta finalistlerinin açıklanacağı ve 15 Ocak 2026’da ödül töreninin yapılacağı kısa film yarışması Orman Genel Müdürlüğü ve OGEM-VAK tarafından organize ediliyor.
Isparta’nın geleneksel ‘hamursuz ekmeği’
Coğrafi işaretle tescillenen “Yalvaç hamursuz ekmeği” Isparta’nın geleneksel lezzetleri arasında yer alıyor. Adı hamursuz olarak da bilinen bu ürün Yalvaç Ticaret ve Sanayi Odası’nın başvurusuyla Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescillenerek yöresel kimlik kazanmış oldu. Tarihi çok eskilere dayanan hamursuz ekmeği mayasız olması nedeniyle bu adı almış. Yörede ekmek denildiğinde akla gelen ilk seçeneklerden biri. Hamursuz adıyla da bilinen bu lezzet, eski günlerde sadece nişan ve düğün gibi özel günlerde yapılırken şimdilerde mahalle fırınlarında her gün bulunabiliyor. Un, su, tuz, ayçiçeği yağı, isteğe bağlı olarak tereyağı, kaymak veya kuyruk yağından biri, tahin, haşlanmış ve rendelenmiş patates, yumurta, susam veya çörek otu malzemeleriyle hazırlanır. Taş fırında ve odun ateşinde pişirilir.










