Oruç dünyevi hazlardan uzak durmaktır. Hz. Peygamber’in hadislerinde kötülüklerden koruyan bir kalkan olarak nitelendirilen (Buhârî, Savm, 9) orucun Arapça karşılığı olan savm/sıyâm kelimesinin kökünde de “kendini tutma, geri durma” anlamı vardır. Kişinin orucu bozan şeylere karşı kendini tutması anlamına gelen “imsak” yanında oruç kelimesi de hem maddi hem de manevi anlamda bir korunmayı, sakınmayı ve arınmayı ifade etmektedir.
Âdeta bir mektep vazifesi gören ve nefis terbiyesi için özel bir iklim oluşturan oruç sayesinde insan ruhen yücelir, yüksek ahlaki erdemlerle bezenir, yıllık bir muhasebeyle kendisine verilen ömrü nasıl geçirdiği hakkında dürüst bir değerlendirme yapma fırsatı bulur. Bir yandan sahip olduğu nimetlerin büyüklüğünü daha iyi idrak ederken öte yandan mahrumiyet içinde olanların hâlini düşünüp onları anlama fırsatı bulur ve toplum içinde kendisine düşen görevlerin farkına varır. Böylece bireysel gibi görünen bu ibadetin sosyal yönü ve etkileri doğal bir süreç içinde ve güçlü biçimde kendini gösterir (İbrahim Kafi Dönmez, DİA, “Oruç” md.).
Hz. Peygamber’in “mübarek bir ay” olarak nitelendirdiği, inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutan kişinin geçmiş günahlarının bağışlanacağı (Buhârî, Savm, 6) müjdesini verdiği bu ay pek çok güzelliğiyle müminleri karşılamaktadır. Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı, içerisinde bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen Kadir Gecesi’nin yer aldığı, teravih namazı, fıtır sadakası, itikaf sünneti, mukabele geleneği gibi güzellikleri bünyesinde barındıran, bu ayda yapılan hayır ve ibadetlere diğer aylarda yapılanlara göre daha fazla mükafat verileceği müjdelenen Ramazan ayı; Müslümanlarca sabır, ibadet, rahmet, mağfiret ve bereket ayı olarak kabul edilmiştir (Hacı Mehmet Günay, DİA, “Ramazan” md.).
Ahzâb suresi, 35. ayette pek çok güzel özellikleri sıralanan müminler arasında “oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar” da sayılmakta ve bu özelliklere sahip olan müminlere “…işte bunlar için Allah büyük bir ödül hazırlamıştır.” müjdesi verilmektedir. Dünya hayatının geçici, ahiret hayatının ise ebedî olduğuna inanan bir mümin için bu müjdeye kavuşmaktan daha güzel ne vardır? İşte Ramazan ayı, başta oruç ibadeti olmak üzere içerdiği bütün güzellikleriyle bu kurtuluş için bir vesiledir. Bu ayda kazanılan güzelliklerin bir yaşantı haline gelmesi, sadece bu aya mahsus değil ömrün tamamına şamil olması ise şüphesiz ki en güzelidir. Bu sayede orucun en önemli hikmetlerinden olan sakınma/takvâ/ittikâ hakiki manada gerçekleşmiş, müminin kurtuluşuna vesile olmuş olacaktır.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.) Hira mağarasında Kur’an-ı Kerim’in ilk ayetinin indiği gece olan Kadir gecesi, Ramazan ayı öneminin büyüklüğünü ortaya koymaktadır. Peygamber efendimizin “Kim Kadir Gecesi'nde inanarak, ihlas ile o geceyi ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır.” buyurduğu Kadir gecesi, Müslüman alemi için en kutsal gecelerden birisidir. Kadir kelimesinin anlamı sözlükte “değer, kıymet, itibar” olarak ifade edilir. İslami literatürde “leyletü’l kadr” olarak, Kur’an’ın indirildiği geceye işaret edecek şekilde kullanılır. Kur’an-ı Kerim’deki aynı adı taşıyan Kadir suresi’nde de “Şüphesiz biz o Kur’an’ı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede Rab’lerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” buyurulmuştur.
Mübarek Kadir gecesinde yapılacak ibadetlerin de tüm günlerden daha faziletli olduğu söylenir. Özellikle de namaz borcu olanlara Kadir gecesinde kaza namazı kılmaları tavsiye edilir. Kadir gecesi, dinimizde en nadide gecelerden bir tanesidir ve bu gecede yapılacak ibadetler de bir o kadar önemlidir. Kadir gecesinde aşağıdaki ibadetlerde bulunulabilir:
Kur’an okumak
Tövbe etmek
Salâtu selam getirmek.
Allah’ı zikretmek
Sadaka vermek