Ankara'da yaşayan ve ilk doz aşısını yaptırdığı gün Kovid-19 olduğunu öğrenen Özbıyık, hastalığının ikinci günü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi'ne başvurdu.
İlk müdahalenin ardından oksijen seviyesi düştüğü için yoğun bakım ünitesine alınan Özbıyık, yaşamla ölüm arasında yaklaşık 4 ay mücadele verdikten sonra sağlığına kavuştu.
Yaşadığı zorlu süreci gözyaşları içinde anlatan Özbıyık, eşinin Kovid-19 testi pozitif çıkınca temaslı olarak karantinaya girdiğini, ertesi gün de kendi testinin pozitif çıktığını öğrendiğini söyledi.
Özbıyık, yoğun bakımda çok zor zamanlar geçirdiğini vurgulayarak şöyle devam etti:
Yoğun bakımda gece ve gündüzün birbirine karıştığını bu nedenle orada kaç gün kaldığını hatırlamadığını belirten Özbıyık, şunları kaydetti:
Doktorların maskeler içinde çok yoğun ve zorlu bir ortamda çalıştığını aktaran Özbıyık, tüm sağlık personeline desteği ve çabası için teşekkür etti.
Ankara Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Yoğun Bakım Bilim Dalı ve Türk Yoğun Bakım Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. N. Defne Altıntaş, hastanın genel durumuna ilişkin bilgi verdi.
Altıntaş, Kovid-19'un akciğerlere ciddi hasar vermesi ve birinci ayın sonunda hala entübe olarak solunum cihazına ihtiyaç duyması nedeniyle Özbıyık'a trakeostomi açılarak tedavisine devam edildiğini söyledi.
Bu düzeyde etkilenen hastaların tedaviye zor yanıt verdiğini, bu nedenle Özbıyık'ın tedaviye yanıt vermesinin çok sevindirici olduğunu belirten Altıntaş, şöyle konuştu:
"100'üncü günde solunum cihazından ayırmayı başardık. Hastamız kendi solunumunu idame ettirmeye başladı. Hemen akabinde de hızlıca toparlanmasıyla önce trakeostomisini kapattık, üst hava yolundan eskisi gibi ağzından burnundan nefes almaya, yemek yemeye başladı, ardından 110'uncu günde servise çıkarabildik. O dönemde aşılamaya yeni başlanmıştı, aşı daha bu kadar yaygınlık kazanmamıştı ama şu anda aşı opsiyonumuz var. Hemen herkese, risk altındaki her gruba aşı tanımlanmış durumda. Aşılar hastalık bulaşını tamamen engellemeseler bile bu kadar ağır bir tablonun gelişmesini önlemekteler. Artık dünyada biz bunu biliyoruz. Literatür gösteriyor, biz kendi olgularımızda da görüyoruz. Aşıları tamamlanmış kişiler artık yoğun bakıma yatmıyorlar. Dolayısıyla herkese aşı olmasını öneririm."