BioNTech CEO'su Prof. Dr. Uğur Şahin'in de online olarak katılımıyla gerçekleştirilen son Bilim Kurulu toplantısında, bizzat Şahin'in ağzından hazirana kadar 30 milyon, eylüle kadar ise aşamalı olarak 120 milyon doz BioNTech aşısı için anlaşma sağlandığına ilişkin verilen müjdenin ardından umutlar daha da arttı.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, aşı ve salgındaki son durum hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
BioNTech aşılarıyla ilgili anlaşmaya varılmasının yanı sıra, BioNTech aşılarının 2-8 derecedeki normal dolaplarda 30 gün bozulmadan saklanabildiğine dair Avrupa İlaç Ajansı EMA'dan onay almasının da çok önemli bir gelişme olduğuna işaret eden Prof. Dr. Yavuz, bu sayede BioNTech aşılarının bir aylığına da olsa -70 derecede saklanması zorunluluğunun ortadan kalktığını, böylece Aile Sağlığı Merkezleri'nde de BioNTech aşılamalarının rahatlıkla yürütülebileceğini ve bunun da aşılama alt yapısı çok iyi olan ülkemizde, aşılamaların hızla bitirilmesine olanak tanıyacağını söyledi.
Bunun ne kadar inmesi gerekiyor ki güvenle birtakım yerleri açabilelim derseniz, yüzde 3-5 bandında olması gerekiyor test pozitiflik oranlarının da. Bu nedenle de önlemlerle devam edeceğiz 1 Haziran'a kadar. Hala kalabalıkları azaltmak, kapalı kalabalık ortamları azaltmak zorundayız. Haziran'da ise bu ne kadara kadar inecek, onu göreceğiz ve o zaman ona göre bir karar almak gerekecek. Ama ben, 'yapılandırılmış açılma' yapılması gerektiğini düşünüyorum. Geçen sene Haziran'da yapıldığı gibi birdenbire değil, kontrollü açılma yapmak zorundayız. Çünkü hala aşıda istediğimiz seviyede değiliz henüz" şeklinde konuştu.
Haziran'da gelecek 30 milyon doz aşıyı gerçekten hızlı bir şekilde yapabilirsek yazı çok rahat geçirebileceğimiz söyleyen Yavuz, 120 milyon doz aşının açıklandığı gibi Eylül ayına kadar temin edilmesi halinde ise Türkiye'nin Ekim ayı gibi salgından kurtulabileceğini belirtti. Prof. Dr. Yavuz, "Haziran'da gelecek 30 milyon doz aşıyı hızla yaparsak biraz daha kontrollü bir şekilde açılmaya gidebileceğiz.
Hele ki 120 milyon doz aşı Eylül'e kadar gelirse, herhalde toplum bağışıklığını sağlamış oluruz Ekim'e kadar. Yani ışığı görüyorum, hatta Ekim'de görüyorum neredeyse tünelin ucundaki ışığı. Çünkü şunu da söyleyebiliriz, BioNTech aşısı varyantlara karşı da etkinliği oldukça iyi olan bir aşı.
BioNTech aşıları -70 derecedeki saklama koşulları ve soğuk zincirinin sıkı takibi gerektiği için, Türkiye'de Sinovac aşısı gibi Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) ve tüm hastanelerde değil, sadece kamu hastanelerinde uygulandı. Geçtiğimiz hafta Avrupa İlaç Ajansı EMA'dan 2-8 derecedeki dolaplarda da 30 gün boyunca bozulmadan saklanabileceği yönündeki onayın verilmesinin önemine de vurgu yapan Prof. Dr. Yavuz, bu aşının normal aşı dolaplarında da stabilitesini (etkinliği düşmeden) 30 gün boyunca koruyabildiğinin EMA tarafından onaylandığını söyledi ve "Normal aşı dolaplarında 1 ay boyunca bozulmadan saklanabileceğinin gösterilmesi, bizim açımızdan çok önemli. Çünkü yazın yapacağımız yoğun aşılama sırasında, birinci basamakta (ASM) aşılama yapabilmemiz çok kritik. Bu açıdan rahatlamış olduk ve bu nedenle de şu an birinci basamakta da bu aşıları yapabilir hale gelmiş oluyoruz. Bu da ayrıca başka bir sevindirici gelişme oldu. Yani EMA'nın, Avrupa'nın onay vermesi, aşıların bu süre boyunca buzdolabında (bozulmadan) kalabildiğini gösterilmesi, güzel bir gelişme oldu açıkçası" şeklinde konuştu.
Türkiye'de aşılamanın başladığı ilk zamanlarda (sağlık çalışanlarının aşılanması sırasında) günde yaklaşık 1 milyon kişiye aşılama yapılabilmesinin, aşılama hızında dünyadaki en iyi ülkelerden biri olduğumuzun kanıtı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, aşılar geldiği taktirde bu işi hızla bitirebileceğimiz söyledi ve şöyle devam etti:
"Elimizde aşımız olursa ve aşının bu şekilde saklanma koşulları ile ilgili de rahatladığımızı düşünürsek, aşı gelir gelmez dünyadaki diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda çok daha yüksek sayılarda aşı yapabileceğimizi de göreceğiz. Zaten bunu biliyoruz, sonuçta Türkiye'de çok eskiden gelen bir aşılama geleneği var. Birinci basamak hizmet geleneği var. Gerçekten biz bu işi iyi biliyoruz. Birçok ülke elinde aşı olmasına rağmen, yeterli sayıda aşılama yapamazken - mesela Almanya, çünkü alt yapısı uygun değildi gerçekten, birinci basamağı dahil edemedi ve çok zorlandı, yavaş yavaş hazırlanmaya başladılar- bizim elimizdeki aşıyı hızlı yapabilmek anlamında birçok ülkeden daha iyi durumunda olduğumuzu söyleyebiliriz.
Şu anda dünyada da zaten aşıya erişim anlamında büyük sıkıntılar var. Dünyada aşı nüfus oranı sıralamasına baktığımızda, Türkiye'nin yeri de halen (şu an az aşı yaptığımızı düşünmemize rağmen) o kadar da geride değil. Tabii ki istediğimiz seviyeye bu değil aşıda. Ama alt yapımıza gerçekten güveniyoruz, aşılar geldiği anda çok hızlı aşılama yapabileceğiz. Zaten aile hekimleri de bunu her zaman deklare ediyorlar, aşı geldiği an biz gerçekten bunu yapabiliriz diye."