Uğur Şahin ve Özlem Türeci, Mainz kentinde düzenlenen 25. Aydın Doğan Vakfı Ödül Töreni öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Almanya'da aşı olmayanların oranının yetişkinler arasında yüzde 15-20 arasında seyrediyor olmasından dolayı salgının üstesinden gelinemediğini anlatan Uğur Şahin, "Bulaşma oranı ve hastalık vaka sayısı, aşı olmayanlar arasında artış gösterdi. Vaka sayıları aşı olmayanlar arasında aşı olanlara kıyaslandığında 8 kat daha fazla. Aşı oranıyla kıyaslandığında yoğun bakıma alınma oranı da 8 kat daha fazla. Hatırlatma dozu gerekli. Özelikle belli bir yaş grubu için. Genel olarak nüfusun tamamı için 3. dozun gerekli olduğunu söylüyoruz. 20 kat daha koruma sağlıyor. Üçüncü doz ile yüzde 97 koruma sağlanıyor. Omicron'dan bağımsız olarak üçüncü dozu en kısa zamanda olmayı tavsiye ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Aşının yan etkisi olup olmadığı sorusunu da cevaplayan Şahin, yapılan araştırmalara göre yan etki görülmediğine dikkati çekerek, "Kanser hastalarında gördüğümüz Mrna bazlı aşılar tekrar edilerek veriliyor. Bunda herhangi bir olumsuz yan etki olmadığını görüyoruz. Düzinelerce kanser hastasına bunu uyguladık. Yaptığımız araştırmalar süresince yan etki elde edilmiş değildir." dedi.
Aşı konusunda tereddüt edenlerin ikna edilmesi gerektiğinin altını çizen Şahin, "En başarılı aşılardan birisi. 3 milyar kişiye yapılmış olacak. 150 ülkede yapılan bir aşı. Almanya'da daha yaşlı olan kesimin yüzde 80'i olmuş. Tereddüt edenleri ikna etmek gerekiyor. Aşının insanlara yardım ettiğini görmek mutluluk verici. Her aşı olan ile birlikte mutluluğumuz artıyor." şeklinde konuştu.
Uğur Şahin, Türkiye'de BioNTech'e bağlı bir oluşum kurma yolunda Sağlık Bakanlığı ve TÜBİTAK ile görüşmelerde bulunduklarını hatırlatarak, "Ancak sadece üretim tesisi değil yenilikçi girişimlerin Türkiye'de uygulaması yapılabilir mi, Türk hastaları üzerinde denenebilir mi, bunlar desteklediğimiz fikirler. Şu an tamamen pandemiyle uğraşıyoruz, gelecek yaz daha iyi değerlendirmede bulunabileceğiz, o zaman Türkiye'ye de gelmek istiyoruz. Türkiye bilim çevreleriyle görüşmek istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Aşı konusundaki komplo teorilerini bildiğini anlatan Şahin, bunların başka bir bilim dalının konusu olduğunu belirterek, "İnsanların soruları ve şüpheleri olabiliyor. Bu nedenle daha çok eğitim ve bilgi verilmesi gerekiyor. Yalan haberler, komplo teorileri ve yanlış anlamalara karşı toplumsal bir görev olarak medyanın bu doğrultuda çalışması gerekiyor. Eğitim verilmesi için yeni yolların, farklı kavramlar ve ifadelerin kullanılması gerekiyor." diye konuştu.
Özlem Türeci de 2012 yılından bu yana Mrna aşısı üzerinde çalıştıklarına işaret ederek, "2020 yılında pandemiyle beraber bunun aşıya dönüşmesi söz konusu oldu. Daha önce yüzlerce bireyde denediğimiz tecrübelerimizi pandemiye yansıtma olayı oldukça kolay oldu. Kanserde elde ettiğimiz bilgiyi olduğu gibi pandemiye odakladık. Şimdi Kovid-19'da edindiğimiz bilgileri kanserle ilgili araştırmalarımıza yansıtabileceğiz." dedi.
Özlem Türeci, bilim insanları açısından, gerçeğin öğrenildiği anın en mutlu an olduğunu vurgulayarak, "20 bin kişi üzerinde aşının denenmesi ve bunun sonucunda çıkan yüzde 95 oranında başarıya ulaştığınızı öğrendiğiniz an, gerçeği öğrendiğimiz andı ve bu en mutlu andı." diye konuştu.
Türeci, klasik aşıların yerini yeni teknoloji aşıların alıp almayacağı konusunda ise söz konusu geleneksel aşılar kendi amaçlarına göre iyi çalıştığında, yeni bir aşı bulundu, diye format değiştirmeye ihtiyaç duymadıklarını söyledi.
Türeci, genetik çalışmalarıyla Rosalind Franklin'in kendisi için ilham kaynağı olduğunu eşi Uğur Şahin'in ilham kaynaklarının da Louis Pasteur ve Paul Ehrlich olduğunu ifade etti.