Pakistan-Afganistan geriliminin nedeni de İngilizler

Mahmut Osmanoğlu
04:0019/10/2025, Pazar
G: 19/10/2025, Pazar
Yeni Şafak
Pakistan.
Pakistan.

İngilizler 1893 yılında yaptıkları bir anlaşma ile (dayatma daha uygun tabir) Afganistan sınırını belirlemişlerdir. Bu sınır Durand Hattı olarak bilinir. Afganistan ile Pakistan arasındaki anlaşmazlığın asıl sebebi işte bu Durand Hattı’dır. 1947’den bu tarafa da ilişkileri sürekli zehirlemiştir.

9 Ekim 2025’in sabahında Afganistan’ın başkenti Kabil bombalı bir güne uyandı. Pakistan, Kabil, Celalabad ve Paktika vilayetlerine hava saldırısı düzenlemişti. Pakistan, ülkesi aleyhine silahlı faaliyet yürüten Pakistan Taliban Hareketi lideri Nur Veli Mehsud’u ve hareketin diğer önde gelen liderlerini hedef almıştı. Afganistan’ın egemenlik ihlali söylemini tetikleyen bu gelişme, iki ülke arasındaki ilk gerginlik de değildi. Aslında, çoğu zaman olumsuz tarihi bir arka plana da sahipti.


PAKİSTAN, TALİBAN’IN YANINDA DURDU

ABD ve NATO aleyhine 2001 ila 2021 yılları arasında bir gerilla savaşı yürüten Taliban’ın ülkeyi teslim aldıktan sonra, bu süreç ve önceki 1994-2001 yılları arasındaki birinci Taliban sürecinde yanında duran ve hatta birinci dönemde Taliban hükümetini resmen tanıyan üç ülkeden biri olan (diğerleri Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri) Pakistan ile iyi ilişkiler geliştirmesi beklenirdi ama aksi oldu ve iki taraf tam kapsamlı bir savaşın eşiğine geldiler. Aradaki husumetin dinamiklerine girmeden önce iki ülkeden kısaca bahsetmekte ve tanımakta fayda var.


KADİM BİR DEVLET OLARAK AFGANİSTAN

Afganistan tarihinde imparatorluk kurmuş bir devlettir. İranlı hükümdar Nadir Şah Afşar’ın ordusunda komutan olan Ahmet Şah Durani zamanında 1747 kurulan ve en geniş sınırları ile bugünkü Afganistan, Pakistan, Hindistan’ın bazı bölümleri, Keşmir, İran’ın bazı bölümleri ve Orta Asya’nın bazı bölümlerini kapsayan bir imparatorluktur bu. Durani İmparatorluğu olarak da bilinen bu imparatorluk, 1863 yılında çözülmüştür.

Tarihi süreç içerisinde ve 19. yüzyıl boyunca, dönemin iki süper gücü İngiliz İmparatorluğu ve Çarlık Rusya’sı arasında oynanan “Büyük Oyun”un önemli bir parçası haline gelen ve nesnelleştirilmeye çalışılan Afganistan’ın yüzyıl tamamlanırken bugünkü sınırları neredeyse kesinleşmiştir. Süreç sonunda Afganistan bir kara devletine dönüşmüştür. Zaten, Afganistan ile kuruluşundan itibaren Pakistan’ın arasındaki gergin ilişkilerin nedeni bu sınırlarla ilgili bir meseledir. İleriki satırlarda daha geniş üzerinde duracağımız üzere, İngilizlerin Afganlılara dayattığı sınır, bugün Afganistan ve Pakistan ilişkilerini zehirlemektedir.

Afganistan Büyük İskender’den bu tarafa tarih boyunca “süper güçlerin mezarlığı” olagelmiştir. Sırasıyla İngilizler, Sovyetler Birliği daha sonra da ABD tarihindeki en uzun savaşında Afganistan'da yenilgiyi tatmıştır.


“MÜSLÜMANLARIN İNANÇLARINI RAHATLIKLA YAŞAYABİLECEKLERİ VATAN” PAKİSTAN

Pakistan, İngilizlerin Hindistan yarımadasını terk etmeleri sürecinde “Müslümanların inançlarını rahatça yaşayabilecekleri bir toprak parçası” olarak “İki Millet Teorisi” uyarınca ve Hindistan Alt Kıtası'nın Müslüman ve Hindular arasında bölüşülmesi (Partition) sürecinde 14 Ağustos 1947’de bağımsızlığını kazanmış, Afganistan'a nispetle çok daha yeni bir devlettir. Pakistan yeni bir devlet olmasına rağmen Müslüman devletler arasında kısa sürede tebarüz etmiş bir devlettir. 250 milyonu aşkın nüfusu itibarıyla en büyük Müslüman nüfusa sahip ikinci ülkedir. Daha da önemlisi nükleer silah ve bu silahı taşıtabilecek kısa ve orta menzilli füzelere sahip tek Müslüman ülkedir. Şu da var ki zayıf ekonomisi Pakistan’ı dış tehditlere karşı kırılgan bir hale getirmektedir.


AFGANİSTAN İLE PAKİSTAN ARASINDA SORUNUN KÖKLERİ

İkisi de Müslüman çoğunluğa sahip bu iki ülke arasındaki sorunun temelinde, yukarıda kısaca değindiğimiz İngilizlerin Afganlara dayattığı sınır meselesi yatmaktadır.


DURAND HATTI MESELESİ

Dünya’da “üzerinde güneş batmayan” bir imparatorluk kuran İngilizlerin en büyük sömürgelerinden birisi “Sömürge Hindistanı”dır. İngilizlerin “British Raj” olarak bilinen sömürge yönetimi 1858’den 1947’ye kadar sürmüş ve yukarıda ifade ettiğimiz gibi güneyden kuzeye hakimiyet tesisi döneminde Afganlarla da savaşları olmuştur.

İngilizler 1893 yılında yaptıkları bir anlaşma ile (dayatma daha uygun tabir) Afganistan sınırını belirlemişlerdir. Bu sınır Durand Hattı olarak bilinir. Anlaşma o dönem Hindistan Sivil Hizmetleri'nde görevli İngiliz diplomat olan Sir Mortimer Durand ve Afganistan Emiri Abdurrahman Han tarafından imzalanmış ve iki tarafın etki alanları belirlenmiştir. Böylece, bu hat Afganistan Emirliği ile Britanya Hindistan İmparatorluğu arasında uluslararası sınır olarak belirlenmiştir.

Şu da var ki, anlaşma ile bölgede yoğun olarak yaşayan ve Peştuca konuşan halk bölünmüş ve sınırın iki ayrı yakasında kalmıştır. Bu durum ilerleyen dönemlerde Afganistan’ın bu topraklardaki egemenlik iddialarının temelini oluşturacaktır.

Afganistan’ı, kuzeydoğusundaki Çin (Doğu Türkistan) sınırından güney batısındaki İran sınırına kadar kateden bu hat 2 bin 640 km uzunluğunda ve elverişsiz koşullara sahip bir topografyaya sahiptir.


ANLAŞMAZLIĞIN TEMEL DİNAMİĞİ: DURAND HATTI'NI İNKÂR

İngilizlerin bölgeden çekilmesi ve bu topraklar üzerinde 1947 yılında Pakistan’ın kurulmasıyla birlikte bu hat Afganistan-Pakistan sınırı haline dönüşmüştür. Durand Hattı kendilerine dayatılan Afganlılar, İngilizler bölgeden çekildikten sonra seslerini yükseltmeye başlamışlar ve Durand Hattı’nı kuruluşundan itibaren Pakistan ile uluslararası bir sınır olarak tanımamışlardır. Afganistan bu meseleden dolayı Pakistan’ın Birleşmiş Milletler’e üye olmasına da karşı çıkıp aleyhte oy vermiştir.


ANLAŞMAZLIKLAR SÜRECİ

Afganistan ile Pakistan arasındaki anlaşmazlığın asıl sebebi işte bu Durand Hattı’dır. 1947’den bu tarafa da ilişkileri sürekli zehirleyegelmiştir. Pakistan’ın kuruluşundan itibaren iki ülke sorunlu ilişkiler deneyimlemiş, diplomatik misyonlara saldırılar olmuş, 1961 ile 1963 yılları arasında diplomatik ilişkiler kesilmiş, zaman zaman savaşın eşiğine gelmişlerdir. 9 Ekim 2025’ten bu yana yaşanan karşılıklı saldırılar, bu tehlikeli sürecin en canlı örneklerindendir.


KONFEDERASYON ÇABALARI

İki ülke arasında bu sınır anlaşmazlığına rağmen, sorunları bitirmek için iki kez “konfederasyon” kurma çabaları da yapılmıştır. İlki 1954 yılında Sovyetler Birliği'nin yayılmacı politikalarına karşı, diğeri de Afgan-Sovyet savaşı esnasında Pakistan’ı yöneten General Muhammed Ziyaülhak döneminde gündeme gelmiştir. Her iki girişim de akim kalmıştır.


YENİ ÇATIŞMA SÜRECİ

Temel olarak iki ülke arasında sınır oluşturan Durand Hattı anlaşmazlıkların kaynağı olup, güncel gelişmelere göre anlaşmazlık şiddetlenip azalmaktadır. Sovyet işgali dönemi ve sonrasında Pakistan’ın hem Afgan mücahitlerine desteği hem de 5 milyona yakın Afganlı sığınmacıyı ağırlamasının (1979-2025) iki ülke ilişkilerine olumlu yansımasının olması beklenirdi ama bu gerçekleşmedi. Afganistan Taliban Hareketi’nin Afganistan'da yönetimi ele geçirmesi sonrasında da beklenen olmadı. Aksine ilişkiler daha da kötüleşti. İlişkilerin temel nedeni olarak Durand Hattı’na işaret etmiştik. Bunun yanında ilişkileri savaşın eşiğine getiren güncel dinamiklere de değinmekte fayda var.


BİR İSTİKRARSIZLIK KAYNAĞI: PAKİSTAN TALİBAN HAREKETİ

Pakistan ve diğer birçok ülke tarafından terör örgütü olarak tanınan Pakistan Taliban Hareketi, 2007’den beri büyük bir istikrarsızlaştırma enstrümanı olarak faaliyet gösteriyor.

2021 yılında Taliban’ın Afganistan’da yönetimi ele geçirmesi sonrasında Pakistan, sınır ötesi silahlı eylemler nedeniyle Taliban yönetimini Pakistan Talibanı’na yardım ve yataklıkla suçluyor. Taliban yönetimi bu iddiaları reddediyor, sınırı kontrol edemediğini savunuyor.

İslamabad merkezli düşünce kuruluşu Araştırma ve Güvenlik Çalışmaları Merkezi'ne göre, yalnızca 2025'in ilk dokuz ayında Pakistan güvenlik güçlerinden 2 bin 400’den fazla kişi öldürüldü ve bu yıl Pakistan açısından son on yılın en ölümcül yılı olabilir. Bu cinayetlerin çoğunluğu Pakistan Talibanı’na nispet ediliyor. Dolayısıyla, sürekli kanayan Pakistan kızgın. Afganlılarla birçok düzeyde yapılan müzakereler de sonuç vermeyince Pakistan zaman zaman sıcak takip yapıyor, zaman zaman sınır ötesi operasyonlara kalkışıyor. Bu eylemler, egemenlik iddialarını gündeme taşıyan Afganistan yönetimi tarafından kınanıyor.


MUHACİRLERİ ZORUNLU GÖNDERME

Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali esnasında Afganistan halkı komşu ülkeler Pakistan ve İran’a kitlesel olarak göç etmişlerdi. Pakistan beş milyona yakın muhaciri 40 yıldan fazla bir süredir ağırlıyor. Doğal olarak Afganlıların, Taliban’ın gelmesiyle güvenliğin sağlandığı bir ortamda, ülkelerine dönmelerini istiyor. Zaman zaman da sığınmacıları bir baskı unsuru olarak kullanıyor. Son yıllarda yüzbinlerce Afganlı kendi istekleri dışında Afganistan’a gönderildiler. Aynı politikayı İran da uyguluyor. Bu muhacirleri geri gönderme meselesi de iki ülkeyi çoğu zaman karşı karşıya getiriyor.


BARDAĞI TAŞIRAN HAMLE: HİNDİSTAN İLE YAKINLAŞMA

Yukarıda değindiğimiz güncel problemler sorun oluştursa da kanımızca bardağı taşıran ve Pakistan’ı öfkelendiren asıl husus, Afganistan’ın Hindistan’la yakınlaşması ve Hindistan’ın, Rusya sonrasında, Afganistan’ı resmen tanımaya yaklaşması oldu. Hindistan, Afganistan’daki diplomatik temsilini tam büyükelçilik seviyesine çıkardı. Bu durum, Hindistan için stratejik bir sıçramayı temsil ederken, Pakistan’ın açısından stratejik bir başarısızlık manasına geliyordu.


KABİL'E OPERASYON VE AFGANİSTAN HÜKÜMETİNİN MİSİLLEMESİ

Böyle bir ortamda, 9 Ekim 2025’in erken saatlerinde Pakistan'ın, Afganistan’ın Kabil, Host, Celalabat ve Paktika vilayetlerine, Pakistan Talibanı'nı hedef alan hava saldırıları düzenlediği haberleri ajanslara düşmeye başladı. Hedefte Pakistan Talibanı’nın lideri Nur Veli Mehsud vardı. Afganistan Hükümeti bu saldırılara karşılık vereceğini açıkladı ve nitekim, 12 Ekim’in erken saatlerde, sınırın birçok bölgesinde Pakistan karakollarına saldırı düzenledi ve böylelikle 2 bin 640 kilometrelik bir sınır boyunca çatışmaların fitili ateşlenmiş oldu.


ATEŞKES VE MÜZAKERELER

Neyse ki arabulucu ülkelerin girişimiyle 48 saatlik bir ateşkes sağlandı ve siz bu satırları okurken muhtemelen taraflar Katar’ın başkenti Doha’da müzakerelere başlamış olacaklar. Ateşkes de müzakereler sonuçlanana kadar sürecek. Umarız müzakerelerden sadra şifa bir sonuç çıkar.


ÇATIŞMA BÖLGEYİ VE DÜNYAYI ETKİLER

İki ülkenin çatışması ve hatta, Allah korusun, bir savaş girişmesi başta savaşan ülkeleri, bölge ve dünyayı olumsuz etkileyecektir. Çatışma ve savaş en fazla Hindistan ve İran’ın işine yarayacaktır. İki tarafla da iyi ilişkileri olan Çin çatışma istemez. Nereye evrileceği belli olmayan bir savaş, bölgeyi yeni bir istikrarsızlık sürecine sokar.


DURAND SINIRI SORUNU ÇÖZÜLMEDEN İLİŞKİLER DÜZELMEZ

Durand Hattı meselesi çözülmedikçe, zaman zaman çatışmaya dönüşen, tam kapsamlı savaşa dönüşme temayülü gösteren iki ülke arasındaki bu gerginlik ilelebet sürme potansiyeli taşıyor. Dolayısıyla, iki ülkeye yakın Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye gibi ülkelerin girişimiyle, soruna palyatif değil de kalıcı bir çözüm bulunmalıdır.

#Pakistan
#Afganistan
#Taliban