İslam'ı aşkla yaşayanlar: Kendisini direğe bağlayan sahabi

04:0021/03/2025, Cuma
G: 21/03/2025, Cuma
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

Mehmet Nezir Gül

Hendek Savaşı'nda müşriklerle işbirliği yaparak Müslümanları arkadan vurma planları yapan Yahudiler, amaçlarına ulaşamamışlardı. Allah’ın yardımı ve Resûlullah'ın (sav) savaş stratejisi ile durum atlatılmıştı.

Saldırgan müttefik kuvvetleri, darmadağın olup Medine’yi terk etmek zorunda kalmış, Beni Kurayza Yahudilerinden de ihanetlerinin hesabı sorulma vakti gelmişti.

Allah Resulü (sav), anlaşmalarını bozan bu Yahudilere, dilerlerse Müslüman olabileceklerini veya Tevrat hükümlerine göre teslim olabileceklerini iletti. Eğer bunları kabul etmezlerse, cezalarını bizzat Peygamber Efendimiz (sav) verecekti.

Yahudiler, Peygamber Efendimiz’in (sav) bu konudaki düşüncelerini öğrenmek ve kabilesini de kendilerine yardımcı olmalarını sağlamak amacıyla sahabeden, iyi tanıdıkları Ebu Lübabe (ra)’yle görüşmek istediler. Peygamber Efendimiz (sav) de Ebu Lübabe’nin görüşme yapmasında bir sakınca görmedi.

***

Beni Kurayza mahallesinde kadın ve çocuklar Ebu Lübabe’yi ağlayarak, duygusal bir ortamda karşıladılar. İleri gelenler, Ebu Lübabe’ye, kendilerine yardımcı olmalarını isteyerek, Hz. Muhammed'in (sav) vereceği karar uymaktan başka çarelerinin olmadığını söyleyince, sahabi, gayriihtiyari elini boğazına götürerek;

“Eğer teslim olursanız, sonunuz ölümdür,” demek istedi.

Bunu yaptı ama hemen ardından da yaptığı işin çok yanlış olduğunu anladı.

Peygamber Efendimiz'le (sav) ilgili olarak böyle bir cevap vermemeli, bu hareketi yapmamalıydı.

Kendini bir an için İslam’a, Allah’a ve Resulüne ihanet etmiş gibi algıladı.

Hemen Mescid-i Nebevi’ye döndü.

Allah Resulü (sav) ile görüşmeye yüzü yoktu.

“Resulullah (sav) beni kendi elleriyle çözmeyinceye ve bağışlandığıma dair bir haber gelmeyinceye kadar asla kendimi çözmeyeceğim, bu sütundan ayrılmayacağım,” dedi.

Durumu öğrenen sahabiler Peygamber Efendimiz'e (sav) haber verdiler.

Allah Resulü (sav), bu durumdan sonra, bağışlandığına dair bir hüküm gelinceye kadar beklemekten başka çare olmadığını ifade buyurdular.

***

Namaz vakti gelince hanımı gelip bağlarını çözüyor, sonra tekrar bağlıyordu.

Ebu Lübabe (ra), tam altı gün boyunca Mescid’in direğine bağlı kaldı.

Tevbe, istiğfar ve gözyaşıyla geçen altı gün…

Cezasını ahirete bırakmak istemeyen bir muvahhidin örnek tavrı…

Allah ve Resulüne yanlış bir hareket yaptığına inanan bir müminin bağışlanma ricası…

Ve ilahi mağfirete mazhar oluş…

Nihayet yedinci gün, Allah’ın kendisini affettiğine dair gelen haberi…

“Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber e hainlik etmeyin; (sonra) bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz. Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah’ın katındadır. Ey iman edenler! Eğer Allah’tan korkarsanız O, size iyi ile kötüyü ayırt edecek bir anlayış verir, suçlarınızı örter ve sizi bağışlar. Çünkü Allah büyük lütuf sahibidir.” (Enfal 8/27-29)

Bu af müjdesinin gelmesiyle sahabiler hemen yanına koştular.

Herkes bağını çözmek istiyordu. Ancak Ebu Lübabe (ra), Peygamber Efendimiz'in (sav) teşrif edip bağını çözmesini bekliyordu.

Ve gerçekten namazdan sonra Peygamber Efendimiz (as) geldi ve mübarek elleriyle bağları çözdü.

Ebu Lübabe (ra), bir hafta boyunca aç, susuz, perişan bir vaziyette beklemiş ama muradına ermişti.

Bağışlanmıştı.

Bağışlaması bol olan Allah (cc) onu affetmişti.

Bizim de bağışlanmamız dileğiyle, o kutlu insanlara selam olsun.



#Aktüel
#Sahabe
#Ramazan
#Mehmet Nezir Gül