Kutsal emanetleri ziyaret
“Cülus şenlikleri, sarayın dışında, geceleyin ateş oyunları ile, yani havaya fişekler atılmak suretiyle icra edilirdi, fener alayları tertip edilirdi.
Evlerimizdeki kızlar, bu şenliklerde türlü kıyafetlere girerlerdi. Senede bir defa Ramazan ayında, hanedana mensup olanların “Hırka-i Saâdet"i ziyaret günü vardı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şahsî eşyalarını ihtiva eden “Mukaddes Emanetler", Topkapı Sarayı'nda hususî dâirede, büyük bir ihtimamla, muhâfaza edilirdi.
Bu ziyaret mühim dînî geleneklerimizden biriydi. Erkenden kalkardık, arabalarımızla Topkapı Sarayı'na giderdik. Orada özel dâirelerinde, daha eski pâdişâhlardan kalmış, çok ihtiyar ve emektar saray kadınlarını görürdük.
Onlar Hırka-i Saâdet'in muhâfaza edildiği bu yerde ömürlerinin son günlerini ibadet ve dua ile geçirirlerdi. Bizleri bir anne şefkati ile severlerdi. Hırka-i Saâdet Dâiresi'nde, babama mahsus bir yer vardı.
Burada bir masa üzerinde sırmalı kat kat bohçalara sarılmış, Peygamberimiz'e âit asıl Mukaddes Emanet bulunurdu. Büyük hatlar ile yazılmış ayetler ile işlemeli bir örtü bu masada yarı açık dururdu.
Ziyarette evvelâ babam masanın önüne yaklaşır, ayakta durur, onu şehzâdeler başta olmak üzere, ulema, vükelâ, evli hemşirelerimin, halalarımın zevcleri, paşalar, Mâbeyn erkânı, bendegân, yâverler, askerler takib ederek, Mukaddes Emanet önünde ve babamın huzurunda aynı tazim duruşunu icra ederlerdi.
Selâmlıktaki merasim bitince, bizlerin bulunduğu harem salonunun kapısı açılırdı. O güne mahsus ağır tuvaletlerimiz, başlarımızda taçlar ve göğüslerimizde nişânlarımız olduğu halde, kıdemlerimize göre, Vâlidelerimizin yanında yürür, ziyareti icra ederdik.
Bizleri, vükelâ hanımları, sarayın hazînedârları, emektarlarımız ve sarayın genç kızları takibederdi."