
653. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde başpehlivanlığı kazanan Fatih Atlı'nın ismi bu spora uzak olanlar için yeni olabilir lakin Ladikli sporcu yağlı güreş camiasında gerçek bir yıldız ve bu başarısı uzun zamandır bekleniyordu. 2008'de kürsüyü kurayla kaybeden, 2011'de üçüncülüğü bulunan Atlı'nın kayda değer bir öyküsü var…
Yağlı güreş seyircisi farklıdır. Bu sporu çok iyi bilir, bu spora tutkuyla bağlıdır. Kötü güreşi kabullenmez, tepkisini ortaya koyar. Cumhuriyet tarihinin en başarılı başpehlivanı Ahmet Taşçı bile Edirne'de yuhalanmıştır ki bu durum Taşçı'yı o kadar kızdırır ki 1994'teki finalde dayanamaz rakibi Cengiz Elbeye'nin elini kaldırır, kendi deyimiyle 'Başpehlivanlığı halka hediye eder'…
Yağlı güreş seyircisinin sevgisini kazanmak zordur. Çok az pehlivan bu sevgiye nail olur. İşte o isimlerden bir Fatih Atlı'dır. Cazgır çayıra salmadan önce müsabaka öncesi yüzündeki hafif hınzır gülüş ve gözlerindeki sonsuz güvenle kendisini hemen belli eden, bir yıldız hamuruna sahip bu pehlivan hızlı ve atak güreşi, müthiş tekniğiyle gittiği her yerde büyük sevgiyle karşılanmakta. Aynı zamanda son derece centilmen olan Fatih Atlı, rakiplerinin de sevgi ve saygısını kazanmış durumda. Bu yıl kürsüye çıkmadan önce yarı finalde elediği Recep Kara'nın hemen kendisini tebrik edip sarılması da bunun en güzel kanıtı.
Başarılı bir sporcu olmanın yanında ülke ve memleket meseleleriyle de ilgilenen, yeri geldiğinde düşüncesini çekinmeden söyleyebilen biri Fatih… Aktif olarak kullandığı sosyal medyada, 'Sen başpehlivansın, güreşine bak' diyenlere inat ülke meselelerinde ısrarla doğru bildiğini söyleyen, sempati kazanma uğruna inandıklarından taviz vermeyen biri. Bu nedenle ki başarılı bir sporcu olmasının yanında örnek bir insan, örnek bir vatandaş…
Elbette bu noktaya kolay gelmedi Fatih.
Samsun'un Ladik ilçesinde 1984'ün mayıs ayında dünyaya gelen Fatih Atlı, hastalığı nedeniyle malulen emekli olan madenci Bahattin Atlı ve ev hanımı Remziye Atlı'nın üç çocuğundan en küçüğüydü. Annesi Remziye Hanım'a göre en küçük olmasına rağmen sorumluluk sahibi bir çocuktu. Daha küçük yaşlarda güreşçi olmak istiyordu ancak zayıf bir fiziği vardı. Bu nedenle önceleri tekvando ile uğraşmaya başladı ve bu sporda siyah kuşağa kadar ilerledi. Ne zaman ki kilo almaya başladı, şimdiki ustası Bayram Ertan'la tanıştı ve 15 yaşında onun teşviğiyle yağlı güreşe başladı. Şimdi çayırlarda güreşen pek çok ismin aksine minderden değil doğrudan çayırdan bu spora girdi. Gündüzleri ailesine yardımcı olmak için berber çıraklığı yapan Fatih akşamları antrenman yapıyordu.
Yağlı güreş masraflı bir spordu, Atlı ailesinin de durumu belliydi. Baba Bahattin Atlı o günleri şöyle anlatıyor: 'Oğlum güreşe giderken her güreşçi kendi yağını kendisi getirirmiş. Parası olmadığı için yağ alamadığı zaman eve gelip mutfaktaki yağı ufak bir şişeye koyup sonra onu da çantasına koyuyordu. Benden utanıyordu. Sonra da parası olunca yağ alıp eve getirirdi.'
Yağlı güreşin en teknik isimlerinden Bayram Ertan'ın öğrettikleri, Fatih'in Allah vergisi yeteneği ve hırsıyla birleşince genç pehlivan kısa sürede ilerlemeye başladı. 2000 yılında deste küçük boyda çeyrek finale kadar çıkarken 2004'te ilk kez minder güreşinde Türkiye Şampiyonası'na katıldı ve 97 kiloda yarı finale kadar çıktı. Lakin Fatih'in hedefi Kırkpınar'dı. Nihayet 2005 yılında Kırkpınar'da büyük orta boyda 106 sporcu arasında birinci olarak başaltına çıktığında güreş camiasına 'Geliyorum' mesajı veriyordu. O yıl ustası Bayram Ertan başaltında birinci olarak başpehlivanlığa yükseldi ve ekip çifte mutluluk yaşadı.
Başpehlivanlık kategorisine artık bir adım kalmıştı. Başaltı kategorisinde birçok tecrübeli isim vardı, başa çıkmak zordu. Lakin genç Fatih formunun zirvesindeydi… Tarihler 2 Temmuz 2006'yı gösterdiğinde, henüz 22 yaşında olan Fatih Atlı yarı finalde Sakaryalı Ahmet Kavakçı'yı, finalde de Ahmet Taşçı'nın çırağı Bursalı Murat Aydoğdu'yu yenerek birincilik kürsüsüne çıktı. Fatih artık bir başpehlivandı.
Tekniği, hızı ve gücüyle güreş severlerin sevgilisi haline gelen Fatih Atlı'dan çok şey bekleniyordu… Baştaki ilk senesi onun için tecrübe oldu, 2008'de, ikinci senesinde artık kürsüyü istiyordu. İlk üç turu geçti. Çeyrek finalde rakibi Manisalı Yüksel Kalay'dı. Kazanan yarı finale çıkacak ve kürsüyü garantileyecekti. İki güçlü pehlivanın mücadelesinde normal sürede yeniş olmadı… Puanlamada da eşitlik bozulmadı. O sene uygulanan ve çok tartışılan kuraya gidildi. İki pehlivana biri boş biri dolu iki top uzatıldı. Boş topu Fatih çekti ve elendi. Yüksel Kalay yarı finalde Ekrem Yavuz'a yenilip üçüncü olurken Fatih memleketine eli boş döndü ancak artık rüştünü ispatlamıştı.
2009'daysa yaşadığı sakatlıklar Fatih'i etkiledi… Kırkpınar'da da ilk turda, kendisi gibi genç ve dinamik olan Mustafa Kemal Karaboğa'ya elendi. 2010'da Sezgin Yüksel ve Ahmet Kavakçı'yı mağlup etti ancak üçüncü turda favorilerden Osman Aynur'a elendi.
Ve 2011… Fatih Atlı'nın ismini herkese ezberlettiği yıl… İlk turu maç yapmadan geçen Fatih ikinci turda Antalyalı Mehmet Yeşil Yeşil'le eşleşti. Son iki yılın başpehlivanı Yeşil, o yılı da zaferle kapatıp altın kemerin ebedi sahibi olmak istiyordu. Lakin, kol bağladıktan yaklaşık 45 dakika sonra Yeşil'in umutları sona eriyordu zira puanlamada rakibini bastıran Fatih güçlü rakibini eliyordu. Bununla yetinmedi Fatih, sonraki iki turda altın kemerin çok güçlü iki adayı, Ekrem Yavuz ve Gökhan Arıcı'yı da saf dışı bıraktı ve yarı finale çıktı. Yarı finalde rakip Ali Gürbüz'dü. Fatih iyi mücadele etti ancak Türk güreş tarihinin en güçlü ve yetenekli isimlerinden kabul edilen Ali Gürbüz mücadeleyi kazandı, sonrasında da başpehlivan oldu zaten. Fatih'se üçüncü olarak kürsüye çıktı.
Fatih Atlı artık başpehlivanlığı istiyordu. 2012'de Mehmet Selvi, Ali Rıza Kaya ve Ahmet Yavuz'u eleyerek çeyrek finale çıktıysa da şanssız bir kura çekerek Ali Gürbüz'le düştü. Tur atlayan Gürbüz oldu. 2013'teyse Yüksel Kalay ve Güngör Ekin'i eledikten sonra İsmail Balaban'a puanlamada mağlup oldu.
653. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'ne gelindiğinde artık altın kemeri istiyordu… İlk iki turda Ahmet Yavuz ve Faruk Akkoyun'u eleyen Fatih Atlı üçüncü turda kendisi gibi bu yılın favorilerinden, 2005 yılı Kırkpınar Başpehlivanı Şaban Yılmaz'la karşılaştı. Çok sert geçen bu maçta iki pehlivan birer sarı kart gördü. Normal sürede yeniş olmadı, puanlamada rakibini bastıran Fatih çeyrek finale kaldı… Ladikli pehlivan çeyrek finalde İbrahim Çoraman'ı yendikten sonra yarı finalde bu yılın en büyük favorisi Recep Kara'yı puanlamada saf dışı bıraktı. Artık altın kemerle arasında sadece bir engel kalmıştı ki o da en zor engeldi: Son başpehlivan İsmail Balaban.
Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle İsmail Balaban finale gelene kadar tüm güreşlerini puanlamada kazanmıştı. Özellikle Mehmet Yeşil Yeşil ve Abdullah Güngör'le yaptığı güreşler 90 dakika sürmüş ve Balaban ikisinden de zaferle ayrılmıştı. Üstelik ikili arasında geçen seneden kalma bir hesap vardı… Fatih teknik bir pehlivandı, yağlı güreşi çok iyi biliyordu ancak rakibi yere indirilmesi neredeyse imkansız bir isimdi. Fatih de işi kuralına göre oynamaya karar verdi. Gereksiz risklere girmedi, İsmail'e ayak uydurdu, ilk yarım saatte iki pehlivanın dizleri yere bile değmedi. Hal böyle olunca Fatih Atlı ilk kez tribünler tarafından yuhalandı. Nitekim o da bu durumdan son derece rahatsız olduğunu maç sonu belirtirken 'Bu hem fizyolojik, hem fiziksel hem de psikolojik bir savaş. Sonuçta dörder puanlama maçı yaparak beşinci maçımızdı. Fiziksel olarak çöküntüdeydik. Artık son taktikler ve teknik kaldı ortaya. Şöyle bir şey var, 7 aylık emeğin karşılığını silip atamıyorsun, bazı riskleri alamıyorsun. Seyircinin de bunu hoş görmesini anlayışla karşılamasını istedik ama seyircidir onlar çok güzel oyunlar ve taktikler görmek istiyor. Sonunu güzel bağladığımızı düşünüyorum. İnşallah bundan sonraki maçlarda seyircimiz daha çok memnun edeceğiz' diyerek özür dileyecekti.
Fatih Atlı puanlamada niye çok sevildiğini herkese gösterdi. Tribünleri çok bekletmediği gibi kündesinden kurtulan İsmail Balaban gerilerken müthiş bir şekilde çangalı yetiştirerek rakibini bastırdı ve su götürmez bir şekilde galip geldi. Artık o Kırkpınar başpehlivanıydı!
Fatih Atlı… Güreşiyle tüm tribünlerin sevgisini kazanmış bir isim. Samsun'a yıllar sonra kemer getirmiş bir isim. En önemlisi, azmin ve çok çalışmanın karşılıksız kalmayacağını kanıtlayan bir isim.