Afganistan, büyük güçlerin çatışma alanı olmasının yanı sıra siyasi, ekonomik ve sosyal istikrarsızlıkla birlikte savaşla anılan bir ülke.
1979 Sovyet işgalinin toplumda bıraktığı yaralar henüz sarılıp iyileşmeden, 2001’de bu kez ABD’nin askeri müdahalesine maruz kalan Afganistan, uzun yıllardan beri işgalden dış müdahaleye, bir terör örgütünden diğerinin zulmüne savrulup duruyor.
Ticaretin kesişim noktalarından birinde yer alan Afganistan, bu stratejik konumu nedeniyle İranlılar, Yunanlar, Araplar, Moğollar, İngilizler ve Sovyetler gibi çeşitli ulusların istilasına uğradı.
Bölünmüş bir etnik yapıya sahip Afganistan’da İslam dini farklı etnik kökenlileri bir araya getiren tutkal görevi görüyor. Ülkede aşiret hayatına dayalı sosyal hayat ve feodal yapı da istikrasızlıkların kaynağı durumunda.
Afganistan'ın tarihini değiştiren olaylardan biri de Sovyet işgali. Son dönemlerinde Sovyetler Birliği ile arasına mesafe koyan Başbakan Muhammed Davud Han 27 Nisan 1978'de darbeyle devrildi. Yerine gelen Nur Muhammed Taraki döneminde Kabil-Moskova hattında sıcak temas arttı. Eylül 1978’de doğan direniş hareketi, kısa sürede bir iç savaşa dönüştü.
14 Eylül 1979'da Taraki'nin öldürülmesiyle Hafizullah Emin iktidarı ele geçirdi. Bu gelişme üzerine bir süredir ülkeye asker yığan Sovyetler Birliği, 25 Aralık 1979'da Kabil'e girerek Afganistan'ı resmen işgal etti. Aynı yıl İran'da Şah rejimi yıkıldı ve yerine Ayetullah Humeyni geldi.
Sovyet işgali üzerine Afgan halkı, direnişe başladı. Büyük bir Afgan mülteci grubu Pakistan’a göçtü. Peşaver vadisi, kısa zamanda Afganlı mülteciler ile doldu. Daha sonra bu mülteci kamplarına iskan edilen Afgan kabileleri, çeşitli “Mücahit Grupları” oluşturdular.
Aynı dönemde Sovyet maddi kaybı da 12 milyar doları bulmuştu. 1987’den sonra Sovyetler’in politikalarında bazı değişiklikler görüldü. Ülkesinde değişiklik politikalarını yürüten Gorbaçev, Afganistan’dan çekilmek için önce uygun zemin ve zaman aramaya başladı ve 8 Şubat 1988’de bir açıklama yaparak, Afganistan’dan çekileceğini ilan etti. Sovyetler ve Amerika arasında yapılan anlaşma, 14 Nisan 1988 tarihinde Cenevre’de imzalandı. Sovyetler, 120 bin kişilik ordusunu 15 Mayıs 1988 ile 15 Şubat 1989 arasında Afganistan’dan çekti.
Dünya tarihinin önemli dönüm noktalarından 11 Eylül 2001 saldırılarıyla Afganistan için yeni bir dönem başladı. Kaçırılan iki yolcu uçağı New York'ta Dünya Ticaret Merkezi'nin ikiz kulelerine, bir uçak Washington'da Pentagon'a çarptı. Bir uçak da yolcularla hava korsanları arasındaki mücadeleden sonra Pensilvanya kırsalında düştü. Yaklaşık 3 bin kişi öldü.
7 Ekim 2001'de Amerikan ve İngiliz uçaklarının Taliban ve El Kaide hedeflerine hava saldırısıyla Afganistan'da yeni bir savaş başladı. Bu saldırıyla başlayan işgal 28 Aralık 2014'te sonlandı ve NATO 2015'te 'Kararlı Destek' adını verdiği, Afgan güvenlik güçlerini eğitme ve destekleme programını duyurdu. 8400'ten fazla ABD askeri, 5 bin NATO askeri ile birlikte ülkede bulunuyor.
15 Haziran'da ABD medyası Pentagon’un Afganistan'a 4 bin ek asker göndermeyi planladığını duyurmuştu.
Afganistan, ‘küresel terör’ olgusunu ortaya çıkartan El-Kaide ve Taliban gibi oluşumların merkezi olarak anılıyor. Zorlu iklim koşulları ve coğrafi şartların belirlediği ekonomik yoksunluk, farklı etnik unsurlardan oluşan demografik ve sosyal yapının ürettiği siyasal istikrarsızlık, bitmeyen rekabet ve çatışma koşulları, Afganistan’ın tarihini ve bugününü belirleyen diğer sorun alanları.
Afganistan’da sadece son 10 yılda 41 bin kişi hayatını kaybetti. Kayıp rakamlarının yüzde 7,5'ini kadınlar, yüzde 17,9'unu ise çocuklar oluşturuyor.
Birleşmiş Milletler, 2018’in sadece ilk altı ayında 149 sivilin öldürüldüğünü 204’ünün yaralandığını, hava saldırılarında toplam 353 kişin öldürüldüğü, kurban sayısının yarısından fazlasının kadın ve çocuklardan oluştuğu açıklamıştı.
2011 yılında dönemin ABD Başkanı Barack Obama, Afganistan’daki Amerikan askerlerinin sayısını 2014 sonuna kadar büyük ölçüde azaltacak, 2016‘da da tamamen çekecek bir plan açıklamıştı. Ve Obama bu açıklamayı seçmenler Afganistan’daki cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna hazırlanırken yaptı. “Son on yıl içinde giderek artan borç ve zor ekonomik şartlar içinde bu savaşa 1 trilyon dolar harcadık” diyen Obama, “Amerika; şimdi ulus inşasına burada odaklanma zamanı” ifadelerini kullanmıştı.
Trump’ın görevi devralmasının getirdiği belirsizlik Afganistan için de endişe verici bir dönemin başlangıcı oldu. Ağustos 2017’de Başkan Trump, ABD yönetiminin Afganistan'da varlık göstermeye devam edeceğini ve Taliban'a karşı mücadeleye hız verileceğini, yanı sıra sahadaki koşulların bundan sonraki stratejilerini yönlendireceğini açıkladı.
Resmi rakamlara göre 2 bin askerin öldürüldüğü 20 bin askerin de yaralandığı Afganistan’da Ağustos 2018’deki güncel verilerde yaklaşık 15 bin askeri bulunduğu belirtiliyor.
ABD, Talibanla mücadele ve ülkeyi yeniden inşa etmek için 840 milyar dolar harcadı. Ve bu rakam İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Avrupa'nın yeniden inşası için Marshall Planı çerçevesinde harcanan rakamdan daha fazla.
ABD hükümetinin 2010'da yayımladığı bir raporda, Afganların ortalama yaşam süresinin 63 olduğunun belirtildiğine dikkati çekilen haberde, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) 2009'daki raporunda bu ülkede ortalama yaşam süresini 48 olarak verdiği, küçük yaştaki çocukların ölüm oranının yüksek olduğu vurgulanıyor.