Haçlılara karşı verdiği büyük mücadeleler ve Kudüs'ü kurtarmasıyla İslam dünyasının en önemli kahramanlarından birisi haline gelen Selahaddin-i Eyyubi, 826 yıl önce bugün vefat etti.
Adaleti, kumandanlığı, devlet adamlığıyla Doğulu ve Batılı tarihçiler ile yazarların eserlerinde kendisinden övgüyle söz ettiği Selahaddin-i Eyyubi, Hicaz bölgesine verdiği önem dolayısıyla "Hadimü'l-Haremeyn" (Mekke ve Medine'nin hizmetkarı) unvanını kullanan ilk hükümdar oldu.
Bir şehzade gibi yetişen ve iyi bir eğitim gören Selahaddin, genç yaşlarda Haçlılar'a karşı yapılan seferlere katılarak Şam şahneliğine kadar yükseldi.
Nureddin Zengi'nin ordu komutanı olan amcası Esedüddin Şirkuh'un kumandasında 1164 ve 1169 yıllarında Fatımi egemenliğindeki Mısır'a yapılan seferlere katılan Selahaddin, usta bir kumandan ve devlet adamı olarak sivrildi.
Nureddin Mahmud Zengi'nin Mısır'daki ordusunun kumandanı olan Selahaddin, Zengi'nin vekili olarak Mısır'ı ve Mısır'a bağlı yerleri müstakil bir hükümdar gibi yönetmeye başladı.
Mısır'a tam anlamıyla hakim olan Selahaddin orduyu yeniden teşkilatlandırdı. Sünni medreseleri ve yeni kurumlar açtı. Fatımi bürokrasisini kademeli olarak tasfiye ederek, 1171'de Fatımi hilafetine son verdi.
Nureddin Mahmud Zengi 1174'te ölünce yerine on bir yaşındaki oğlu El-Melikü's-Salih İsmail geçti. Selahaddin, Salih'e bağlı kaldı ve onun adına hutbe okuttu, para bastırdı.
Selahaddin bir yandan devleti dağılmaktan kurtarmak, Ortadoğu'da İslam birliğini sağlamak için uğraşırken bir yandan da Haçlılarla mücadele etmek zorunda kaldı. Onun bu dönemde Haçlılar'a karşı ilk önemli seferi, 14 Kasım-9 Aralık 1177 tarihleri arasında gerçekleştirdiği Gazze-Askalan seferi oldu.
Selahaddin-i Eyyubi, Mısır'dan yapılan bu sefer sırasında düşmanın direncinin az olduğunu görünce hemen Remle'ye doğru ilerledi. Bu esnada Kral IV. Baudouin ile Renauld de Chatillon kumandasındaki Kudüs Krallığı güçlerinin ani baskınına uğradı ve savaşarak geri çekildi.
Haçlıların, Şam yoluna hakim bir noktadaki Beytülahzan denilen yerde kurdukları kaleyi kuşatarak 24 Ağustos 1179'da ele geçirdi. Bunun üzerine Haçlılar barış istemek zorunda kaldı.
Temmuz 1187'de Hittin denilen yerde Haçlılar’la yaptığı meydan savaşında büyük bir zafer kazanan Selahaddin, Haçlı ordusunu imha etti, bir kısmını da esir aldı. Esirler arasında Kral Guy de Lusignan ve Kerek-Şevbek bölgesi hakimi Renauld de Chatillon da vardı.
Kazanılan zafer taşkınlık yapılmadan büyük bir olgunluk içinde kutlanırken Haçlılar şehirden çıkarıldı. Ancak Selahaddin-i Eyyubi, diğer Hristiyanların yanı sıra Yahudilerin de şehre yerleşmesine izin verdi.
Aynı yıl Trablus Kontluğu ve Haçlıların kurduğu Antakya Prensliği'ne karşı sefere çıkan Selahaddin, Trablusşam'a ait birkaç kale ile Antakya Prensliği'nin topraklarının çoğunu ele geçirdi.
Diğer yandan Kudüs'ün ve birçok kalesinin düşmesi üzerine bütün Batı Avrupa ülkelerinin katıldığı yeni bir Haçlı seferi düzenlendi. Haçlılar 1189'da Akka'yı kuşattı. Selahaddin'in ordusu ile Haçlılar arasında Akka önünde iki yıla yakın süren şiddetli savaşlar yapıldı.
Selahaddin, Haçlılar'la antlaşma yaptıktan kısa bir süre sonra 4 Mart 1193'te Şam'da vefat etti. Kabri, Emevi Camisi haziresindedir.
Vefat ettiği tarihte Mısır, Libya, Yemen, Filistin, Suriye ile Malatya ve Ahlat'a kadar Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da ve Hemedan'a kadar Kuzey Irak'ta onun adına hutbe okunuyordu.
Selahaddin-i Eyyubi, geniş bir alanı kapsayan siyasi birlik kuran büyük bir devlet adamı olarak tarihe geçti. Bu siyasi birlik, Eyyubiler'in ardından Memlükler'le devam etti, 1517'de Yavuz Sultan Selim'in Kahire'yi ele geçirmesiyle son buldu. Selahaddin, kuvvetli bir ordu, iyi çalışan bir devlet teşkilatı kurup, Fatımi hilafetini yıkarak bölgedeki ideolojik parçalanmaya son verdi.
Onun diğer büyük başarısı, Kudüs'ü ve Haçlılar'ın elinde olan birçok yeri kurtarması olarak tarihte yerini aldı. Kudüs'ü geri alması İslam dünyasının en ünlü kahramanları arasında yer almasını sağladı.
İmar faaliyetleriyle yakından ilgilenen Selahaddin'in devrinde Filistin, Mısır, Hicaz ve Yemen’de çok sayıda medrese, zaviye, cami, köprü, kale, hamam inşa edildi.
İlim insanlarına ve sanatkarlara verdiği önem dolayısıyla Suriye ve Mısır, İslam dünyasının önemli ilim merkezleri haline geldi. Hicaz bölgesine, özellikle Mekke ve Medine'ye önem veren Selahaddin-i Eyyubi, "Hadimü'l-Haremeyn" unvanını kullanan ilk hükümdar oldu.
Müslümanlar onun şahsında ideal bir sultan, Haçlılar gerçek bir İslam kahramanı gördü. Doğulu ve Batılı tarihçilerin, yazarların eserlerinde kendisinden övgüyle söz edildi.
Fransız tarihçi Albert Champdor, Selahaddin-i Eyyubi'yi mertliği, düşmanlarına karşı da adaletli olması sebebiyle "İslam'ın en saf kahramanı" diye niteledi.
Cömert bir sultan olarak bilinen Selahaddin, öldüğünde ise özel hazinesinden sadece 1 Mısır dinarı ile 36 Nasıri dirhemi çıktı.