Sözlükte “yüceltmek, büyük olduğunu kabul etmek” anlamındaki tekbir, her gün beş vakit namazdan önce ezan ve farz namazlara durulurken okunur. Namaz haricinde de herhangi bir iş yaparken, yemek yerken, savaşırken, ölürken , doğarken ve daha birçok yerde Müslümanlar tekbirlerle sevinirler. Birçok fazileti bulunan bu kelime ile ilgili her şey haberimizde.
> Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Kim sabah yüz ve akşam yüz defa olmak üzere “Allahu ekber” derse, o gün hiçbir kimse bunun benzerini söyleyen dışında bu kimseden daha büyük amel işlemiş olmaz.” (Tirmizî, Deavât, 62).
> Bir gün Resûlullah Efendimiz zikrin Hak katındaki kıymetini ifâde sadedinde ashâbına:
“−Size en hayırlı, Allah katında en değerli, derecenizi en fazla yükseltecek, sizin için sadaka olarak altın ve gümüş dağıtmaktan daha kazançlı, düşmanla karşılaşıp da sizin onların boynunu vurmanızdan, onların da sizi öldürmesinden daha çok sevap getirecek amelin ne olduğunu haber vereyim mi?” diye sormuştu. Onlar da:
“−Evet, söyleyiniz!” dediler. Resûl-i Ekrem de:
“−Allah’ı zikretmektir.” buyurdu. (Tirmizî, Deavât, 6)
Hadislerden de yola çıkılarak tekbir bir müslümanın hayatında yaygın biçimde yer tutması gereken faziletli bir zikirdir.