, elektrikli otomobil pazarının en merakla beklenen modellerinden birisi -hatta muhtemelen ilki- olan yeni modeli
'i tanıtıp, satışa sundu. Karşımıza ilk olarak 2012 yılında sergilenen prototipi ile çıkan Model X,
kategorisinde konumlandırılan
formunda bir
araç.
Tesla'nın
ve
modellerinin ertesinde tam elektrikli kategorisindeki üçüncü modeli olan Model X'i benzerlerinden ayıran özelliklerinin başında güvenliği geliyor. Şöyle ki, Tesla CEO'u Elon Musk'ın lansman esnasında vurguladığı üzere, Model X yapılan testler ertesinde
almayı başaran dünya üzerindeki az sayıdaki araçtan biri olmasının yanısıra, kendi sınıfı olan olan SUV segmentinde ise yegane model unvanının sahibi.
Acil durumlarda otomatik fren sistemi, yolun birbirleriyle senkronize çalışan çok sayıda aktif güvenlik sensörü ve radarla taranması gibi önlemlere ek olarak otomobil dünyasının en gelişmiş hava filtresiyle donatılan Model X -ki standart filtrelere oranla 10 kat daha büyük ve bakteri, virüs, duman vb. gibi zararlıları filtrelemekte 800 kata kadar daha yüksek başarı oranından bahsediyoruz- bu sayede yine Musk'ın ifadesi ile hava temizliği açısından sadece üst seviye hastanelerin ameliyat odaları ile kıyaslanabilecek temizlikte bir iç ortam sunuyor. Öyle ki, tam performansla çalıştırılması halinde virüsler de dahil olmak üzere hiçbir mikroskobik zararlı barınamıyor ortamda. Kesin temizlik için yapılması gereken tek şey ise 17-inç'lik dev dokunmatik ekran üzerindeki '
' ismini taşıyan düğmeye basmaktan ibaret. Basmaya üşeniyor musunuz? Dert değil. Ne de olsa sesle de (büyük ölçüde) kontrol edebiliyoruz aracımızı.
Tesla Model X'i ön çıkaran bir diğer detay ise kapıları.
formundaki arka kapılarıyla (ön kapılar standart) yine kendi kategorisinde bir ilk olmayı başaran modelin kapıları, tavanda gömülü sensörlerin gerçekleştirdiği yol durumu, boş alan vb. hesapların ertesinde otomatik olarak en uygun biçimde açılıyor.
SUV demek tabii ki geniş iç hacim demek: Model X'in buradaki performansı da diğer yanlarından aşağı kalır değil. Şöyle ki araç, içerisine 7 yolcuyla birlikte yaklaşık 2.3 tonluk yük sığdırabiliyor. Oturma düzeni ise
şeklinde. Bu bağlamda en arka koltukları çocuk koltuğu gibi düşünebiliriz.
Model X'in tüm bunlara ek olarak
desteğine sahip olduğunun da altını çizelim. Tabii otomatik pilot derken komple sürücüsüz bir sürüşten de bahsetmiyoruz.
90D ve P90D olmak üzere iki farklı versiyonla tasarlanan modelin P(erformans) takısıyla gelen ağabeyini Ludicrous (ki Absürd demek!) moduna aldığımız vakit, kaputunun altındaki
unda at koşturan(!) 762 beygirin (Ön motor 259, arka motor 503 beygir) şaha kalkmasıyla 100 km hıza erişmesi sadece
sini alıyor ki bu da kendisini kuzeni Tesla Model S P85D ile aynı seviyeye çıkarıyor.
Yani diğer bir deyişle kendi sınıfının en iyisi olmasının yanısıra elektriklikliler dünyasının en hızlı modellerinden de birisi. (Bu arada 2.8sn'lik ivmelenmeye sahip en büyük kuzeni
'ı da bu vesileyle analım.)
a erişebilen modelin 90 kW pilinin tek bir şarj ertesinde aldığı mesafe ise 250 mil yani yuvarlak
.
'
' diyenlere yönelik tasarlanan 90D ise ağabeyi gibi çift motorlu ve ve dört çekişli olsa da ondan farklı olarak ön ve arkada 259'dan toplam 518 beygirlik güçle yetindiğinden(!) 0-100 hızlanması 4.8 saniyede gerçekleşiyor. Bu kesintinin haricinde 250km/s üst hız ve 400 kilometrelik menzili ise ağabeyiyle aynı. Bu arada
ni Tesla'nın
ndan kablolu biçimde gerçekleştirebildiğimizi de anımsatalım.
Başta da belirttiğimiz gibi Model X'in satışına halihazırda başlanmış durumda. Bununla birlikte sevkiyat henüz önsipariş verenlerle sınırlı ki bu da Tesla'nın verilerine göre önümüzde 25,000 kişinin oluşu demek. Yani şimdi sipariş versek en iyi ihtimalle 8 ay sonra teslim alabileceğiz. Fiyatlandırma 90D 'Signature' için
, P90D 'Founder' için ise
olarak belirlenmiş durumda.