Uzay Kaşifleri Derneğince (Association of Space Explorers-ASE), Gökmen Uzay Havacılık Eğitim Merkezinin (GUHEM) ev sahipliğinde Uludağ'da düzenlenen "Planetary Congress"te (Gezegen Kongresi) devam ediyor.
"Türkiye'nin Uzay Kabiliyetleri ve Potansiyeli" adlı oturumun moderatörlüğünü yapan Serdar Hüseyin Yıldırım, Türkiye'nin "Milli Uzay Programı" kapsamında yürüttükleri çalışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yıldırım, Türkiye'nin 20 seneyi aşkın süredir uzay çalışmalarına devam ettiğini hatırlatarak, derin uzay misyonunu ilk kez gerçekleştirecek olmaktan büyük heyecan duyduklarını dile getirdi.
Uzaya astronot gönderme hedefiyle başlatılan proje kapsamında belirlenen üniversiteler ve çeşitli kuruluşlardan gelen 50 deney talebi arasından 12'sinin seçildiğini aktaran Yıldırım, bunların insanlı ilk uzay görevinde gerçekleştirileceğini bildirdi.
Derin uzay misyonu tamamlandığında Türkiye'nin çok farklı noktalara geleceğini vurgulayan Yıldırım, "Fırlatma yıl sonu veya yılbaşı gibi görünüyor çünkü bu bizim elimizde değil. Bir pencere veriyorlar ve o pencere birtakım şartlara bağlı olarak daralıyor ve sonunda gün belli oluyor. İnşallah bir aksilik, teknik problem çıkmazsa bu tarihte Alper Gezeravcı astronotumuz, ilk uzay insanımız Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) ile gitmiş olacak ve orada bilimsel çalışmalar yapacak." dedi.
Yıldırım, seçilen yedek uzay yolcusu Tuva Cihangir Atasever'in ise suborbital flight (yörünge altı uçuş) gerçekleştirip uzay seviyesine çıkarak astronot unvanını kazanacağını, böylece Türkiye'nin iki astronotunun, iki uzay insanının göreve başlayacağını anlattı.
Asil ve yedek iki adayın ABD ve Japonya'da yoğun eğitim süreçlerinden geçtiğini kaydeden Yıldırım, "Bu eğitim süreci bitmek üzere. Eğitimlerin bazılarını bilerek geciktiriyoruz çünkü uzay görev öncesi bilgiler ne kadar taze olursa eğitim o kadar faydalı oluyor ve tekrarlama ihtiyacı duyulmuyor. Bu da düşünüldüğü için son haftalara kadar eğitimler devam edecek." diye konuştu.
Serdar Hüseyin Yıldırım, uzayda gerçekleştirilecek deneyler için çağrı yaptıklarında üniversiteler, laboratuvarlar ve bilim insanlarından yaklaşık 50 deney teklifi geldiğini belirtti.
"Neye göre eliyoruz; hem süreye göre ki uzay insanımız orada iki hafta kadar kalacak hem de oradaki altyapıya göre. Oradaki var olan altyapıyı kullanacağız, başka yeni bir şey oluşturmamız mümkün değil. Dolayısıyla bu kriterlerle bir seçim yaptık ve şu anda 12 deneyimiz onay aldı. 12 deneyi Alper gittiğinde orada gerçekleştirecek. Bu müthiş bir şey çünkü bunların büyük bir kısmı ilk defa yapılacak deneyler. Dolayısıyla dünya için de bir referans noktası olma özelliği taşıyor. Bunlar bilim camiamız için çok kıymetli. Bir kere Türkiye açısından bu kazancı var. İkinci ve belki yine bunun kadar önemli bir kazanç da farkındalığı artıracak olması. Gençlerde bir uzay farkındalığının artması ve özellikle hakikaten zeki çocuklarımızın bu alana yönelmesini sağlayabilirsek Türkiye'nin ileride önü çok daha rahat açılacaktır."
Yıldırım, 86 milyon için canla başla çalıştıklarına dikkati çekerek, "Büyüğüyle küçüğüyle herkesin desteğine ve hakikaten gönülden duasına ihtiyacımız var." ifadesini kullandı.
Milli Uzay Programı kapsamında belirlenen hedeflerin hepsinde ilerleme kaydedildiğini dile getiren Yıldırım, programın iki kademeden oluştuğunu ifade etti.
"Birinci kademede kendi geliştirdiğimiz bir uzay aracıyla Ay'a ulaşmak, Ay'ın yörüngesine girmek, orada birkaç ay kalmak ve daha sonra da aya bir sert iniş yapmak. Ay'a ulaşmak ve Ay'a ulaşmayı öğrenmek. Bunu 2026'nın ilk yarısında gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu ilk açıkladığımız tarihten biraz daha geç. Bunun sebepleri var çünkü misyonda birtakım değişiklikler oldu. Aracımızı geliştirdik, büyüttük. Dolayısıyla biraz ileriye doğru sarktı ama bunu yapacağız. Bu tarihten 5-6 yıl sonra da bir yumuşak iniş gerçekleştireceğiz. Bir rover (uzay araştırma aracı) indirerek bilimsel çalışma yapacağız Ay'ın yüzeyinde. Bu sadece teknolojik olarak önem taşımıyor aynı zamanda hukuki olarak da önem taşıyor çünkü ayda bizim hakkımız var ve onu ancak oraya gidebilirsek alabiliriz ve koruyabiliriz. Ayrıca güvenlik açısından da çok önemli. Çünkü oralarda yoksanız olup bitenden haberiniz de olmuyor. Kimse size bu bilgileri sunmuyor yani 'Uzayda varım' diyebilmek için bu çalışmaları yapmak mecburiyetindeyiz."