
ABD Başkanı, Gazze için hazırladığı 20 maddelik barış planının İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından kabul edildiğini açıkladı. Plana göre İsrail, Gazze’den kademeli olarak bazı bölgelerden çekilecek ve ateşkese uyacak. Ancak dikkat çeken nokta: Planda net bir takvim bulunmuyor. Daha da önemlisi, İsrail bugüne kadar hiçbir anlaşmaya sadık kalmadı; dolayısıyla bu planın da kâğıt üzerinde kalma ihtimali yüksek. Plan, İsrail’in kara harekâtına rağmen bulunamayan rehinelerin iadesini öngörürken, buna karşılık 7 Ekim sonrası tutuklanan bazı Filistinlilerin serbest bırakılmasını içeriyor. Ancak şartlar bununla da sınırlı değil: Hamas’ın hem Gazze’den hem yönetimden tamamen dışlanması ve henüz bulunamayan tünellerin Hamas tarafından yıkılması dayatılıyor. En tartışmalı unsurlardan biri ise Gazze’nin yönetimini üstlenecek “Barış Kurulu”. İlk isim olarak açıklanan İngiltere’nin eski Başbakanı Tony Blair, 2003’te ABD ile birlikte Irak işgaline karar veren ve yüzbinlerce sivilin ölümünde sorumluluğu bulunan bir lider. Filistin’in geleceği, Irak savaşının mimarlarından birine mi teslim edilecek? Netanyahu ise ABD ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, “Filistin devletini kabul etmedik, bu planda da yok ve biz buna karşıyız” diyerek ABD planının gerçek yüzünü ifşa etti. Yani, dünyanın peş peşe Filistin’i tanıdığı ve iki devletli çözümü gündeme getirdiği bir dönemde, Filistin’in kaderi yine ABD ve İsrail’in insafına bırakılıyor. Plana dâhil edilmeyen bir başka gerçek ise daha acı: 7 Ekim’den bu yana 60 binden fazla Filistinlinin ölümü, 3 milyondan fazla Gazzelinin yerinden edilmesi ve Netanyahu’nun işlediği savaş suçlarının cezasız kalması. Bu tablo, ABD’nin “barış planı” adı altında sunduğu girişimin, Filistinlilerin varlığını ve egemenliğini bir kez daha yok saydığını gözler önüne seriyor.
#Trump
#Biden
#Gazze
#Barış Planı
#Tony Blair