İletişimin bu denli güçlü, görüntü ile her şeyin delilinin bu kadar net ve yaşanan her şeye bu kadar doğrudan şahit olduğumuz bir dönemde aklımıza mukayyet olmamız daha da zorlaşıyor. He türlü bilgi yük haline geliyor. En önemlisinden saçmasına, inanamadığımızdan normal karşıladığımıza kadar tarihi ya da sıradan anların izleyicisiyiz. Zamane insanı, her an izlemeye mahkum edilmiş bir geçmiş zaman yolcusu gibi… Mecburen izliyoruz. Kaçışımız yok… ABD Başkanı Donald Trump’ı da bir film gibi izliyoruz.
İletişimin bu denli güçlü, görüntü ile her şeyin delilinin bu kadar net ve yaşanan her şeye bu kadar doğrudan şahit olduğumuz bir dönemde aklımıza mukayyet olmamız daha da zorlaşıyor.
He türlü bilgi yük haline geliyor. En önemlisinden saçmasına, inanamadığımızdan normal karşıladığımıza kadar tarihi ya da sıradan anların izleyicisiyiz.
Zamane insanı, her an izlemeye mahkum edilmiş bir geçmiş zaman yolcusu gibi…
Mecburen izliyoruz. Kaçışımız yok…
ABD Başkanı Donald Trump’ı da bir film gibi izliyoruz. Zorundayız çünkü. Her an bir yerden karşımıza çıkabiliyor. Gönülsüz de olsak takipçisi olduk.
Özellikle Oval Ofis’te Ukrayna Başkanı Zelenski ile yaşadıklarını izlerken hayretler içindeydim. Sonra düşündüm. Birkaç gün önce de başka bir konuda aynı şekilde izleyici olarak hayretler içindeydim. Sonrasında birkaç güç içinde yine hayretler içinde kaldım.
Hayretler ve Trump… Film ismi gibi… Oysa yaşıyoruz.
An be an… Film gibi, evet.
Zorlunlu izleyici olarak…
Aslında Trump sadece şeffaf. Kendinden önceki ABD başkanlarından çok farkı yok. Diğerleri diplomatik dille yapıyordu her şeyi. Trump ise kendi dilini kullanıyor. Dilsiz yani. Aynı şekilde münasebetsiz. Ürkütücü ve sürprizlerle dolu…
Bunları bildiğim halde Trump’ı her gün bir başka şekilde ayakta ya da esnaf oturuşu ile görünce “şimdi neye zorunlu seyirci olacağım” korkusu yaşar oldum.
Evet, postmodern sistem bizi zorla Trump’ın izleyicisi yaptı.
Filmi kimin yazdığından emin değilim. Dünyayı yöneten 5 büyük aile ya da onların yeni şımarık ortağı Musk olabilir. Ya da senarist çok başka yerlerdedir. Musk’ın küçük oğlu ya da Trump’ın ayakta duran mumya oğlu da olabilir. Çok da önemli değil. Önemli olan, hissettiğim zorunlu izleyici duygusu…
Galiba bundan kurtulmanın yolu yok.
O halde…
Tam da bu yeni izleyici modelini kullanmak gerekmiyor mu?
Sosyal medya sebebiyle hepimiz zorunlu izleyiciyiz. Peki, bu yayını kim yapıyor? Bu filmi kim çekiyor?
Biz olmadığımız kesin.
Olmaz mıyız?
Olmalı mıyız?
#Aktüel
#Abdülhamit Güler
#ABD
