Daha önceki yazılarımda işçiler ve memurlar arasındaki farkları sıralamıştım. Farklar genel hatlarıyla işçiler lehine gözükmekteydi. Bu yazımızda ise Cumhurbaşkanı’nca açıklanan memurlara ilave refah payı ödemesi ile kamu kurumlarını bekleyen muhtemel bir sıkıntıyı açıklamaya çalışacağım.
700 bin kamu işçisinin yüzünü güldüren iki yıllık toplu iş sözleşmesi ile 2023’ün ilk altı ayı için yüzde 45 ücret artışı, sözleşmenin ikinci dönemi için ise yüzde 15 daha zam alması memurların alacakları zamla ilgili tartışmanın fitilini ateşledi.
Öyle ki son imzalanan toplu sözleşme sonrasında işçilerin elde ettiği mali kazanımlar işçi sendikalarının da beklemediği bir oranda gerçekleşmiştir.
Sözleşmeye göre kamu işçilerinin günlük yevmiyesi en düşük 725 TL olurken brüt maaş 21 bin 750 TL olacak, kamu işçilerine yapılacak ek ödeme ilk ay 3 bin 625 TL olurken maaşlardaki sosyal yardım miktarı da bin 595 TL’ye çıkacak, günlük yemek yardımı da yüzde 45 zamlanarak günlük 94,25 TL olarak maaşlara yansıyacaktır.
Bu durum ister istemez memur sendikalarını harekete geçirdi ve memurların durumu ne olacak sorusunu gündeme taşıdı. Çünkü memurlara temmuz ayında ödenecek enflasyon farkının işçi zamları karşısında çok düşük kalacağı ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı tarafından en düşük memur maaşının net olarak 22 bin TL olacağı ifade edilince yüreklere su serpildi.
Memur ve memur emeklilerine yapılacak ilave zam için kanun değişikliği yapılması gerekeceğini ifade etmek isteriz. Kamu çalışanları bilirler ki Cumhurbaşkanı söz verdiği zaman bunu yerine getirir. Dolayısıyla refah payı için kanuni düzenleme gerekecek ve kanuni düzenleme de ister istemez temmuz ayında Meclis’e gelecektir. Çünkü temmuz ayında memurların alacakları enflasyon farkı ortaya çıkacak ve buna göre refah payının oranı belli olacaktır. Nitekim ocak ayında memurlara verilen ilave zam için kanun değişikliği yapılmıştı.
Görüleceği üzere memur ve işçi ücretleri biri birini tetikler hale gelmiştir. Düşünün ki bir kurumda memur veya sözleşmeli statüde görev yapan hizmetli ile aynı işi yapan işçi farklı maaş alıyorlar. Hatta işçilerin nitelikli personellerden daha fazla maaş alması ise daha büyük sorunlar çıkaracak ve ister istemez çalışma barışı bozulacaktır. Elbette çalışanlar emeklerinin karşılığını almalıdırlar ama bu durum çalışanlar arasındaki ücret dengesini bozmamalıdır.
Yıllar önce kamudaki işçi-memur maaş makasının açılması neticesinde işçi sayısı azaltılarak bu işlerin özel sektöre yaptırılması sağlanmıştı. Bu sayede maliyetler düşmüş ve hizmet kalitesi artmıştı.
Ancak taşeron uygulamasında gerekli tedbirler alınmadığı için bunlar bir süre sonra kamu işçisi yapılmış ve şu anki manzaranın ortaya çıkması kaçınılmaz hale gelmiştir. Bir tarafta hiçbir sınava girmeden kamu işçisi yapılanlar diğer tarafta ise KPSS sonuçlarına göre memur veya sözleşmeli olarak atananlar. Bu durumun temel nedeni ise kamu personel istihdam stratejisinin olmayışındır. Bir an önce bu duruma el atılması kaçınılmaz hale gelmiştir. Günübirlik çözümlerle sürdürülebilir bir sistem kurulması ise mümkün değildir.
Gelinen noktada maliyetlerin tahminlerin çok ötesinde arttığını ve hizmet kalitesi seviyesinin de geçmişte olduğu gibi düştüğünü ifade edebiliriz. Şayet bu konuda uzun vadeli bir strateji oluşturulmazsa hem maliyet artışı kontrol edilemez bir noktaya gelecek hem hizmet kalitesi düşecek hem de işçi-memur çekişmesi başlayacaktır. Nitekim geçmişte şoföründen daha düşük maaş alan genel müdürleri duymuştuk. Gerekli tedbirler alınmazsa adım adım aynı noktaya gidildiğini görüyoruz.
Maaş zammındaki kalemler düşünüldüğünde ilave zam oranının taban aylık katsayısı, maaş katsayısı ve zam oranlarına yapılacağı anlaşılmaktadır. Bu kalemler ise hem emekli maaşını hem de memur maaşını doğrudan belirlemektedir.
Bu nedenle memurlara temmuz ayında yapılacak zam oranı memur emeklilerine de aynı oranda yansıyacaktır. Şimdiden memur emeklilerinin de ilave zamla sevineceğini söyleyebiliriz.
Toplu sözleşme sonrasında işçi ve memurlar arasındaki fazla çalışma ücretleri arasındaki makas açılmıştır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 41, 42, 43 ve 44’üncü maddesinde işçilere yapılacak fazla çalışma ücretinin ve şartlarının detaylarına yer verilmiştir. Her bir saat fazla çalışma için verilecek ücret normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde elli yükseltilmesi suretiyle ödenmekte ve yıllık fazla çalışmanın süresi 270 saatten fazla olamamaktadır. Ayrıca, toplu sözleşmeyle yüzde elli rakamı daha da arttırılabilmektedir. Nitekim yapılan son toplu sözleşmede kamu işçisine % 70 oranında fazla mesai ödenmesi öngörülmektedir.
2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na göre 657 sayılı Kanun’un 178’inci maddesi uyarınca memurlara fazla çalışma karşılığında saat başına yapılacak ödeme 5,40 TL’dir. (Özel kanunlarındaki hükümler uyarınca bütçe kanunlarıyla belirlenmesi gereken fazla çalışma ücretleri için bu saat ücreti esas alınır.)
Toplu sözleşme hükümlerine göre bu tutarlar bazı kurumlarda 5 katına kadar ödenebilmektedir. Buna göre memurlara ödenecek fazla çalışma ücreti en fazla 5,4x5 = 27 TL olacaktır.
İşçilerin en düşük fazla çalışma ücreti ise günlük olarak 725 TL x % 70 = 1.232,5 TL olacaktır. Bu tutarı saat ücretine çevirirsek 1.232,5/8 = 154,06 TL olacaktır. Bu tutarlar kıyaslandığında işçilerin fazla mesaileri ile memurların fazla mesaileri arasında ciddi bir fark olduğu görülecektir.
Yine işçiler toplu sözleşmeyle ücretsiz yemek yiyebilirlerken memurlar, Devlet Memurları Yiyecek Yardımı Yönetmeliği’nin 4’üncü maddesine dayanılarak hazırlanan tebliğlere göre belirlenen ücrete göre öğle yemeklerini yiyebilmektedirler.
Ayrıca, memurlar, iş yerlerine giderken yol ücreti alamazken işçilere günlük iki veya dört otobüs biletine tekabül eden ücret ödenebilmektedir.
Bir diğer dengesizlik ise ikramiye ve kıdem tazminatı arasında görülmektedir. En düşük ücret alan kamu işçisinin alacağı kıdem tazminatı en yüksek devret memurunun alacağı ikramiyeye eşit durumdadır.
Sonuç olarak kamudaki işçi ve memurlar arasındaki çalışma barışı zedelenmeye başlamıştır. İki tarafın her açıdan birbirlerini kıyaslaması sıradanlaşmıştır. Bu duruma kalıcı ve sürdürülebilir çözüm üretilmesinin zorunlu hale geldiğini düşünüyoruz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.