Konu dün ABD’nin de gündemindeydi… Trump, bahşiş ve fazla mesai gelirlerinden alınan vergilerin kalkacağını açıkladı…
Aynı konu, ülkemizdeki turizmciler ve yeme-içme sektörü tarafından uzun süredir çalışılıyordu… Geçen yaz
(Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmecileri Derneği) Başkanı
in açıklamalarıyla
de girmişti: Kredi kartı ile bahşiş ödenmesi meselesi…
Özellikle müşterilerin hayatını kolaylaştıran bu uygulamanın, bahşişin, hizmeti veren kişinin eline kesintisiz ve hakkaniyete uygun biçimde geçmesi, bankaların pos cihazlarını ayarlamaları için yasal olarak düzenlenmesi gerekiyordu…
Bu arada İş Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile ilgili yönetmeliklerde değişiklik yapılması için hazırlıklar, öneriler tamamlanmış.
TURYİD ve
’in (Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği) imza attıkları bu çalışmada, başarılı sonuçlar elde etmenin yolunu gösteren ‘
’ni (İstişare, İkna, İttifak) devreye aldıkları anlaşılıyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı
başta olmak üzere ilgili kamu otoriteleri ile istişare edilerek oluşturulmuş, tam mutabakat sağlanmış ve hem işveren hem çalışan
ile eşgüdüm içerisinde ilgili makamlara iletilmiş çalışmada şu hususlar üzerinde durulmuş:
• Bahşişin, ücret tanımının dışına çıkarılması.
• Kredi kartı ile ödenebilmesinin yasal güvence altına alınması.
• Kredi kartı ile ödenen bahşişlerden yalnızca yüzde 10 stopaj kesintisi yapılması; bizce aslında hiç vergi alınmaması…
• Kalan tutarın, çalışanlar arasında kendi belirleyecekleri adil dağıtım anahtarıyla paylaşılması.
TÜRYİD Başkan Yardımcısı ve
’in patronu
’in sektöre ilişkin gözlem ve görüşlerine saygı duyarız. O nedenle konuyla ilgili kendisine danıştık.
Bahşiş düzenlemesinin yalnızca yeme içme sektöründe 2 milyon kişiyi doğrudan etkileyeceğini belirten Tansever, genel bir çerçeve olacağı düşünülürse kuaförden taksiye kadar bahşiş verilen tüm işletmelerin ve çalışanlarının Yasa değişikliğinden olumlu etkileneceğini belirtti. Hatta servis elemanlarının gelirlerinin yüzde 90’a kadar artabileceğini ifade etti…
Çalışanlara aktarılacak bahşiş gelirlerine herhangi bir
veya sınırlama getirilmemesinin de temin edilerek yasalaşması önerilen bu modelle;
artarken
kayıt dışılığın azalması, ülke ekonomisine doğrudan katkı
sağlanması hedefleniyormuş.
TÜYİD ve Türes’in altını çizdiği başka faydalar da var… Örneğin kredi kartıyla ödeme sayesinde
ve böylece yalnızca stopaj değil, 1,8 milyar dolara yakın KDV ve kurumlar vergisi tahsilatının da mümkün olması; kayıt dışı çalışan müesseselerle kayıt içinde çalışan işletmeler arasındaki
haksız rekabetin sona ermesi;
genç nüfusa önemli oranda istihdam sağlayan sektörün yeniden
hâline gelmesi;
yetişmiş insan kaynağının
yurt içinde tutulabilmesi (Son 4 yılda çalışmak için sadece Dubai’ye göç eden Türk servis çalışanı sayısı 80 bin imiş)…
Peki bunca faydaya hem çalışanlar hem de millî ekonomimiz için gelir artışına rağmen bu düzenleme nasıl olmuş da bir türlü yasalaşamamış?..
Dezenformasyon, çarpıtma, yalan makineleri bir kez daha işlemiş de ondan…
Söz konusu düzenleme, geçen yaz Torba Yasa içerisine alınmışken, kamuoyuna “Garsonun bahşişine %10 vergi geliyor” şeklinde yansıtılmasıyla
oluşturulmuş; emekçinin gelirine katkı sağlayacak bu model, olumsuz kamuoyu etkisi nedeniyle torbadan çıkarılmış.
Servis elemanlarının gelirlerinin
’a kadar artabileceğinin ifade edildiği bu modelin hiç kimsenin itiraz edemeyeceği şekilde taraflara ve bahşiş veren tüm tüketicilere etkili bir şekilde anlatılması gerekli…
Yoksa, çok öncesinde düşünülmüş olmasına rağmen, ‘ABD’yi taklit ettik durumu’ yaratılır ki hiç de iyi olmaz…
Millî sigorta, millî takımların yanında
, Basketbol Süper Ligi ile başlayıp Türkiye Basketbol Ligi ile sürdürdüğü basketbol desteğini
Kadın ve Erkek Basketbol Millî Takımlar
ana sponsorluğuyla devam ettirmeye karar vermiş. İş birliğinin duyurulması ve sponsorluk imzalarının atılması için düzenlenen törende konuşan
Türkiye Sigorta Genel Müdürü Taha Çakmak
şunları söylemiş:
“Yerli ve millî bir marka olarak ülkemizin millî takımının yanında olmak bizim için çok kıymetli. Biz, tüm faaliyetlerimizin odağında millî sorumluluk anlayışımızla Türkiye’nin sigortası olmak üzere yola çıktık. Bu ruhu, millî basketbol takımlarımızın ana sponsorluğuyla yansıtacak olmanın ve Türk sporuna değer katmanın heyecanı içindeyiz.”
Türkiye Sigorta, kamu sigorta ve emeklilik şirketlerinin birleşmesiyle doğdu. Bu bile ülkemiz finans sisteminin en
işlerinden biri olduğunu anlamak için yeterlidir herhâlde… Eğer böyle bir iddia, bu türden devasa bir kapsayıcılık ortaya konulduysa, başka bir deyişle ‘varoluş nedeni’ bu kadar ulviyse, aynı ulviyetin sponsorluk politikalarında kendini göstermesi kadar doğal bir şey olmaz…
Türkiye Sigorta ve basketbol takımlarımızı kutluyoruz…
’nın
dergisiyle iş birliği içinde hazırladığı “Tavsiye Şampiyonu Markalar” araştırmasında
; Beyaz Eşya ve Küçük Ev Aletleri kategorilerinde üst üste ikinci kez en çok tavsiye edilen markalar arasında yer almış.
Her ne kadar araştırma sonuçlarının tamamı, yani ‘
’ diğer markalar önümüzdeki günlerde açıklanacak olsa da
Türkiye Pazarlama ve Ticaret Direktörü
le yapılmış bir röportajdan anlıyoruz ki; Watsons da üst üste ikinci kez tavsiye edilen markalar listesine girmiş…
Tavsiye, marka bilinirliğinin inşası, güven oluşturulması ve tercih edilmenin sağlanması için en etkili husustur… Bütün araştırma sonuçlarında bilgi kaynağı olarak ‘yakınlar’, yani eş-dost, tanıdıklar ilk sırada yer alıyor… Başka bir deyişle en çok onlara güveniliyor…
Bu arada tavsiyelerin kendi aralarında bir
olduğunu da unutmamak gerekir… Mesela, arkadaşınıza “Hangi deterjanı kullanayım” diye sorduktan sonra aldığınız tavsiyedense, onun kendiliğinden gelip “Mutlaka şu deterjanı kullanmalısınız, ben çok memnunum” demesi daha değerlidir… ‘Fikri sorulmadan’ fikrini söylemek
için en etkili yoldur…