Bu sefer çam değil, orman devirdi…

04:007/06/2025, Cumartesi
G: 7/06/2025, Cumartesi
Ali Saydam

Sayın Özgür Özel’in son gafı, bugüne kadar yaptıklarının hepsinin üstüne tüy dikti… Önce ‘ kırmızı kart ’ gösterip sonra arkasını getirememesi, oruç yerine “sahur tutmak” demesi, İsmet Paşa’yı övme girişiminin lafla dövme ile sonuçlanması, “Bedelli askerlik yapanlar bana oy vermesin”, “Trabzon’un kuzeyi makbuldür, güneyi değil”, “Alevi yurttaşlardan aldığım alkışı Sünni vatandaşlardan alamıyorum ben. Alevilerin coşkusu her zaman Sünni seçmenden fazla” açıklamaları, 23 Nisan’ı götürüp 1923’e park

Sayın
Özgür Özel’in
son gafı, bugüne kadar yaptıklarının hepsinin üstüne tüy dikti…
Önce ‘
kırmızı kart
’ gösterip sonra arkasını getirememesi, oruç yerine “sahur tutmak” demesi,
İsmet Paşa’yı
övme girişiminin lafla dövme ile sonuçlanması, “Bedelli askerlik yapanlar bana oy vermesin”, “Trabzon’un kuzeyi makbuldür, güneyi değil”, “Alevi yurttaşlardan aldığım alkışı Sünni vatandaşlardan alamıyorum ben. Alevilerin coşkusu her zaman Sünni seçmenden fazla” açıklamaları,
23 Nisan’ı
götürüp 1923’e park etmesi… Bunların hepsi belki sürçü lisan denilerek affedilebilir, yorgunluğa yorulabilir, amacını aşmış, dikkat dağınıklığına bağlı diye düşünülebilir…
Hatta
Cumhuriyet Başsavcısı’na
hakaret etmesi, tehditler savurması bile siyasi bir hamle, kendini içeri attırmak için bir taktik olarak görülebilir.
Ancak, tüm olumsuz duyguların bir kenara bırakıldığı, en kanlı düşmanla bile çatışmaya ara verildiği, affetmenin ve affedilmenin en büyük erdem sayıldığı, inanç ve değerler sisteminin en etkili kilometre taşlarından biri olan
bayramı
ve
bayramlaşmayı
reddetmek hiçbir şekilde affedilemez…

Büyüklerimiz “Her şeyle kavga et; ama değerlerle asla. Çünkü bedeli çok ağır olur” derlerdi… Bu sefer bu gaftan Özgür Özel Bey için çıkış çok zor…

“Bir nesli kaybettik”

Başlıktaki sözler bir lise müdürüne ait… Yalnızca akademik eğitimin makbul görüldüğü, dolayısıyla teşvik edildiği bir sistemde gençlerin yetenekleri, ilgi alanlarına göre yetiştirilmemesinin, ülkenin de ihtiyacı olan iş gücüne bir türlü kavuşamamasının tahlil edildiği videodan alındı…

Düşünce kuruluşu Enstitü Sosyal’in bir çalışması olan “Öğrencileri hayata hazırlayan bir lise eğitimi nasıl tasarlanmalı? Lise eğitiminde dönüşüm ihtiyacı” başlıklı videoya YouTube’dan ulaşılabiliyor… Öğrencileri hayata hazırlayan, edinmek istedikleri mesleki beceriler için bir başlangıç sunan, meslek tercihleri için rehberlik yapan bir lise eğitiminin nasıl tasarlanabileceğinin araştırıldığı videoda farklı okul türlerinden öğrenciler ve okul müdürleriyle görüşülmüş…

Doğrusu, beceri odaklı eğitimi her zaman savunmuşuzdur… Bir yanda ülkemizin bu kadar üniversite mezununa ihtiyacı olup olmadığını sorgularken, öğrenciler ve ailelerindeki “İyi bir mesleğe sahip olmak için yüksek öğrenim şart” algılamasının yanlışlığına da şahidiz… Bunun sonunun, üniversite mezunu işsizler, mezun olduğu bölümle ilgisiz alanlarda inşa edilen kariyerler, vakit kaybı, başarı hissinden uzak yaşamlar olarak tecelli ettiğine de… Kurumsal işinden ayrılıp Ege’de şirin bir kafe işletme hayalleri hep bu uyumsuzluktan kaynaklanıyor zaten…

15 Haziran Pazar günü, yaklaşık 1 milyon öğrenci LGS’de puan tutturmak için yarışacak. Ülkedeki ekonomik durum malum, Anadolu Liselerine aşırı talep biraz da bu yüzden… Yıllık 2 milyon liraya varabilen özel lise harcamalarını sırtlayabileceklerin sayısı pek de fazla değil.

Ülkemizdeki eğitim sisteminden memnun olanına rastlamak zordur… Cumhurbaşkanımız bile 7 Eylül 2019 günü Odunpazarı Modern Müzesi Açılış Töreni’ndeki konuşmasında şöyle demişti: “Türkiye, geçtiğimiz 17 yılda her alanda tarihinin en büyük dönüşümlerine, en büyük reformlarına, en büyük yatırımlarına, en büyük eserlerine, en büyük hizmetlerine kavuşmuştur. Bununla birlikte iki konuda nispeten hedeflerimizin gerisinde kaldık. Biri insan yetiştirme olan eğitim, diğeri ise insanı zenginleştirme olan kültür ve sanattır.”

Ülkemize yakışır her türden çözüm önerilerini canıgönülden destekliyoruz…

Sürdürülebilir sürdürülebilirlik

35 yıl önce Dilovası’na 93.500 ağaç diken Polisan Holding, sahanın bakım çalışmalarını bugüne kadar kesintisiz sürdürmüş. Holding’in kurucusu merhum Necmettin Bitlis’in 90’lı yıllarda Dilovası’ndaki ağaç kesimlerine duyarsız kalamayarak hayata geçirdiği bu gönüllü girişimle “koru-kullan” modeli kapsamında 2 bin dönümlük ormanlık alanın bakımını üstlenilmiş. Holding, yeni fidanlar dikerek ormanın büyümesini de desteklemiş.

Bu proje, Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) faaliyetlerini planlayan firmalara anlatmaya çalıştığımızı ‘püf noktası’nın adeta canlı bir örneği… Fidan dikimi, ağaçlandırma ve benzeri aksiyonlar KSS’nin eskimeyen gündemidir. Ülkeye, doğaya katkı sunan, toplumun tamamı, dolayısıyla hedef kitleler nezdinde kıymetli bir hamledir… Ancak, ağaç dikimi tamamlandıktan, önüne de firmanın adı ve “Hatıra Ormanı” yazan koca koca tabelalar asıldıktan bir süre sonra kaderine terk edilen epey bir koru gördük…

Yönetim, onca işin gücün arasında koruyu unutur gider, KSS’den sorumlu departman yeni projeler peşinde koşmaya başlar, fidanlar cılız, toprak kupkuru hâle gelir. Sonunda kala kala sahaya dikilmiş paslı tabela kalır… Gelen geçen de bir büyüyememiş ağaçlara, bir de koskoca firmanın adının yazılı olduğu tabelaya bakar… Yani, sürdürülebilirlik sürdürülememiş, itibar da negatif etkilenmiştir...

O nedenle Polisan’ın Dilovası’ndaki çalışmalarını 35 yıldır kesintisiz biçimde sürdürmesi çok doğru bir örnek teşkil ediyor. Keşke basın bülteniyle birlikte gönderdikleri fotoğraflara da aynı özeni gösterselerdi de biz de orman alanının tamamını ayrıntılarıyla görebilseydik…

#siyaset
#özgür özel
#Ali Saydam