Başta 19 Ağustos Salı günkü olmak üzere son yazılarımızda, uygun sohbet ortamlarında konunun önemini vurgulamak, katılımı, kararlılığı artırmak, geniş kitlelerce anlaşılmasını sağlamak için yapılması gerekenlere dair görüşlerimizi ifade etmeye çalıştık… Çalışmaya devam ediyoruz…
Anadolu insanının, fıtratını olduğu kadar tarihinin dönüm noktalarını da anlatmaya muktedir bu kavram üzerine epeyce düşünüyoruz… Bu düşünme sırasında bir de yapay zekâya soralım, bakalım ilham olabilecek mi dedik… Tabii ilk ilhamı biz ona verdik: “Fıtrat odaklı bir bakış açısıyla Anadolu İhtilali…”
Bir cevap geldi ki sormayın… Bir miktar anlayan çıksa yeter:
Ülker Çizi’den bir basın bülteni ulaştı. Aldık neşteri elimize… 161 sözcükten oluşan metin, kısa ve öz… Başka bir deyişle; derdini anlatacak uzunlukta, gereksiz laf kalabalığından uzak. Tam olması gerektiği gibi…
Yılların kraker markası için yaptıkları bu iletişimde çok doğru bir de bağlam kurmuşlar: “Yoğun trafikte açlığı yatıştırma çözümü… İstanbul’da sürücüler yılda ortalama 105 saati, yaklaşık 4,5 günü, trafikte bekleyerek geçiriyor...”
Firma aynı metinde, Çizi paketine yapıştırılabilen özel bir metal parçadan bahsetmiş. “Çizi Tutar” adını verdikleri bu aparat, tıpkı telefon tutucular gibi havalandırma paneline yerleştiriliyor ve sürücünün elinin altında, göz hizasında, anında ulaşabileceği bir yerde duruyormuş. Çizi Tutar’a sahip olmak isteyen 100 kişi için çekiliş düzenlenecekmiş…
Bu iletişim çalışması tutar tutmasına… Ancak iki husus gözümüze takıldı ister istemez… İlki 100 kişi… Ülker gibi bir dev için düşük kalacağından etkisinin de sınırlı olması muhtemel… Bir de küçücük parça için çekiliş yapılması biraz ‘kaş yaparken göz çıkartmak’ olmuş sanki…
İkincisi ise trafik kazaları için çok ciddi bir etken olan cep telefonu kullanımı yerine hoş bir alternatif bulunmuşken, buna iletişimde yer verilmemesi… Neyse, o kadar kusur kadı kızında da olur…
Stratejik iletişimde ‘marka konumlanması’ndan söz ederken ‘3M kuralı’ olayın anlaşılması için büyük kolaylık sağlayabilir: Mana, Mesele, Marka Gücü…
Mana ile kastedilen; kurum ya da ürün markasının ‘varoluş nedeni’dir… Bir kurum niçin var, diye sorulduğunda sadece “Kâr etmek” yanıtı alınıyorsa, uzun süre yaşama şansı da yok demektir…
Anglosaksonlar ilk M’nin cevabına ulaşmak için “What are you existing for?” diye sorarlar: Niçin varsın ki?.. Birey düzeyinde ise Alfred Adler, konuyla ilgili kitabının adını “Hayatın anlamı” (Der Sinn Lebens) koymuş…
İkinci M, hem birey hem de kurum için geçerli… Hayatta bir meselenin, bir derdinin olması… Önüne gelen her moda kavramı mıncıklamayıp, bir ya da iki konuya derinlemesine odaklanılması… Böylece ciddiyet ve samimiyetini gösterebilmesi… Koç Topluluğu’nun meslek liselerini, Eczacıbaşı’nın sanat ile bilişim, Sabancı’nın engellilere yönelik konuları sahiplenmeleri gibi…
Üçüncü M’de ise markanın genişleme kapasitesiyle doğru orantılı olan marka gücü hususu vardır… İşte buna çok iyi iki örnek önümüze geldi…
Beşiktaş, kulübe özel Adidas Samba modeli için anlaşmış… BJK’nin kuruluş yılına ve “Kara Kartallar” ifadesine atıfta bulunan detaylara, modelin tasarımında yer verilmiş.
Diğeri ise Kiğılı ve Fenerbahçe iş birliği: “FENERIUM X KİĞILI…” Taraftarlara yönelik koleksiyonda Fenerbahçe’ye özel renkler, modern tasarımlar ve yüksek konforlu kumaş teknolojileri kullanılmış.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.