Gerek siyasi iletişim gerekse pazarlama ve halkla ilişkiler dahil tüm stratejik iletişim alanlarında devreye sokulan araçların en etkililerden birinin Metafor kullanımı olduğu konusunda iletişimcilerin genel bir mutabakat içinde olduğu bir husustur…
Dilimizde benzetim, mecaz, istiare, simgesel anlatım gibi kavramlarla karşılanmaya çalışılan ‘metafor’, hedef kitle nezdinde zincirleme reaksiyonu tetiklemesi, çözümleme sürecini başlatması ve hafızalara kazınması açısından belagatın temel direklerindendir…
Metaforun niteliği, hangi ‘inovatif’ (buluşçu, yenilikçi) düzeyin yakalandığı, hedef kitlenin kültür ve değerleriyle ne ölçüde buluşulduğu ile düz orantılıdır…
Geçmişteki, “Yeter söz milletindir” (Dur, diye el işareti), SHP’nin “Limon gibi sıkılma” kampanyası, “Mavi Vatan” metaforu, Shakespeare’in “Dünya bir sahnedir” sözü, “Dut yemiş bülbül” ya da “Bunun kalbi taşlaşmış” gibi söylemler…
Son günlerin en etkili metaforu hiç şüphesiz, Sayın Cumhurbaş-kanı’nın, zırt pırt Ekrem İmamoğlu’nun yanına koşturup onun mesajlarını dışarıya taşımayı fiilî görev ilan etmiş olan Özgür Özel için kullandığı “Posta Güvercini” şeklindeki ifadedir…
Neden en etkilisidir? Yanıt basittir… Hemen medyayı ve dijital ortamı tarayın… Bakın, başta Özel olmak üzere tüm muhalifler bu konuda nasıl tahrik olup nasıl reaksiyon göstermişler ve bu davranışlarıyla metaforun etkisini nasıl ikiye üçe katlanmasını sağlamışlar, görmek mümkündür…
Türkiye İtibar Akademisi tarafından İstanbul Kent Üniversitesi iş birliği ve Bursa Teknik Üniversitesi akademisyenlerinden Doç. Dr. Ömer Bilen danışmanlığında hayata geçirilen “Türkiye İtibar Endeksi 2025”, Yıldız Teknik Üniversitesi İstatistik Bölümü’nce raporlanmış ve akademik olarak denetlenmiş.
Endeks için Türkiye genelinde 26 bölgede ve 72 ilde, 15 bin kişiyle görüşülmüş. Katılımcılara, farklı sektörler özelinde 60 soru yardımsız olarak yöneltilmiş.
Doğan Haber Ajansı’na göre kazananlar şöyle sıralanmış (Listenin tamamı ise Akademi’nin web sitesinde): Opet (akaryakıt), Zen Pırlanta (altın ve mücevherat), Arçelik (beyaz eşya), Banvit (beyaz et), Ülker (bisküvi ve şekerleme), Trendyol (e-ticaret sitesi), Mediamarkt (elektronik perakende), Aksa Doğalgaz (enerji), Kiğılı, Süvari (erkek giyim), Penti (iç giyim), Koç Holding (holding), Ağaoğlu İnşaat (inşaat), Selpak (kâğıt havlu ve tuvalet kâğıdı), Yurtiçi Kargo (kargo), Binance (kripto para borsası), Medicalpoint, Medipol (özel hastane), Pasaport Pizza (pizza), Kütahya Porselen, Acar (porselen ve züccaciye), Anadolu Sigorta (sigorta), Migros (süpermarket), Elidor (şampuan ve saç bakım)…
İtibar konusundaki fikirlerimiz malum… Tüm iletişim çalışmalarının ana hedefi olması gerektiğini düşünürüz… Çünkü o sağlamsa, firmalar, kurumlar neredeyse ‘kriz geçirmez’dirler ve satışları ya da her türlü kıymetleri daha yüksek olur, sözleri dinlenir, etkileri güçlü hâle gelir…
Yani, iş hedefi her ne olursa olsun anahtar, sağlam bir itibardır…
O nedenle itibarın ölçümlenmesi de son derece hassas bir konudur… Birkaç örnek vermek gerekirse ilk aklımıza gelenler şunlar: Fast Company dergisi tarafından Türkiye’de devreye sokulan “Corporate Culture 100” araştırması, uzun yıllardır doğru çalışmalarla güvenilir sonuçlara eriştiğine tanıklık ettiğimiz Era Research & Consultancy tarafından yapılıyor. Sorgulanan 10 kriter şöyle: Çeviklik, Takım Çalışması, Müşteri Odaklılık, Çeşitlilik/Kapsayıcılık, İcraat, Yenilikçilik/İnovasyon, Şeffaf ve Etik Yönetim, Sonuç Odaklılık, Saygı, Sosyal Şirket Yaklaşımı.
Bir diğeri de Capital dergisinin her yıl yayınladığı “En beğenilen şirketler” araştırması… Denekler, şirketleri ‘20 kriterlik’ setle 10’lu skalada puanlıyorlar.
İtibarlarına özen gözen gösteren markaları kutluyoruz… Shakespeare’in “Othello”nun 2. perde, 3. sahnesinde dile getirdiği o ünlü sözle yazımızı tamamlayalım: “İtibar, itibar, itibar! Ah, ki ne ah, yitirdim itibarımı. Ölümsüz olan yanımı yitirdim; geriye ise bir tek hayvani yanım kaldı.
“Arkadaşlar bizim fazla çevremiz yok. Oğlum kanseri yendi, balon uçurmak istiyor. Gelir misiniz?..” Baba Samet Demir, oğlu Ali Asaf’ın kanseri yenmesinden sonra sosyal medyadan bu çağrıyı yapmıştı…
Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin kayıtsız kalmamış ve Demir’e cevap vermiş: “Oğlunuzun kanseri yenmesini kutluyorum kardeşim, 25 Mayıs’ta Sancaktepe Meydan Parkı’nda sizi ve tüm vatandaşlarımızı balonları uçurmaya davet ediyorum…”
Sonrası?.. Sonrası Pazar günü, bir yanda Galatasaray’ın, diğer yanda Fenerbahçe’nin şampiyonluk kutlamaları olmasına rağmen binlerce kişi Sancaktepe’de buluşmuş… 200 kişilik motorcu grubu da balonlarıyla birlikte hazırmış… Bir çift, üzerlerinde gelinlik ve damatlıklarıyla etkinlik alanındaymış. Sancaktepe Belediye Başkanı’nın konuyu sahiplenmesiyle düzenlenen çeşitli sahne gösterileri, Tuğkan konseri ve Ali Demir için gökyüzüne bırakılan binlerce balon…
Pazar günü öyle bir etkinlik düzenlenmiş oldu ki; en ufacık ‘samimiyetsizlik’ ya da ‘çıkar’ hesabı hissedilse, insanı tepetaklak edebilirdi… Öyle olmadı…
Aksine, bizim ‘ortak ruhi şekillenmemiz’ konusunda sosyoloji kitaplarına girecek türden örnek bir buluşmaya imza atıldı…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.