Gazze’nin onurlu direnişi ile ondan ilham ve güç alanlar bugüne kadar insanlığa olan inancımızı ayakta tutmayı başardılar… Yoksa İsrail’in mezalimi, Batılı ülkelerin, Arap ülkelerinin sessizliği, ABD’nin destekleri karşısında un ufak olmak işten bile değildi…
Şimdi de uluslararası Sumud Filo’su bu umudun sembolü oldu… Tabii İsrail ablukası orada da gecikmedi… Açlığa direnen Gazze’ye insani yardım götürmek üzere 44 tekneyle yola çıkan Filo’ya baskın düzenleyen İsrail askeri 37’i Türkü alıkoydu…
Bu kişiler arasında, Yeni Şafak İnternet Yayın Yönetmeni Ersin Çelik kardeşimiz ve 2 yıldır ‘dünyanın Gazze’yi görmesi’ için ulusal ve uluslararası pek çok faaliyete imza atan KADEM’in Yönetim Kurulu Üyesi Sena Polat ile Genel Müdür Yardımcısı Semanur Sönmez Yaman da var… Aynı zamanda avukat, yani bir hukukçu olan KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Canan Sarı, dün düzenledikleri Kadın ve Aile temalı fotoğraf yarışmasının ödül törenindeki konuşmasında, olması gerekeni çok net ortaya koydu:
“Silahsız ve barışçıl gönüllülerin bulunduğu bu filoya yapılan saldırı, sadece hukuksuz değil, aynı zamanda insanlığın ortak değerlerine karşı işlenmiş büyük bir suçtur. Çağrımızı yineliyoruz: İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ve insanlık dışı ablukası sona ermeli, insani yardım koridoru acilen açılmalı, gönüllüler serbest bırakılmalı ve uluslararası toplum, bu hukuk tanımazlığa karşı sesini yükseltmelidir.”
Tüm dünyadan kardeşlerimizin bir an önce sağ salim aramıza dönmesini bekliyoruz. Tıpkı dünyanın Gazze halkına uygulanan adaletsizliğin her türlüsüne son verilmesi için dişe dokunur ‘bir şeyler yapmasını’ beklediğimiz gibi…
Sumud’un verdiği umut, ülkemizde de bugüne kadar işi ‘siyasi’ olarak adlandırarak konudan uzak duranları bile konuşmaya, ses çıkarmaya itti… İyi, hoş ama yetmez… İsrail’in kapasitesinin katbekat üstünde bir pasif direnişe ihtiyaç olduğu açık…
Habertürk’ün çok başarılı bulduğum haber sunucusu, gazeteci Mehmet Akif Ersoy’un bu bağlamdaki değerlendirmesi çok yerindeydi; Sumud filosundaki tekne sayısı onlarla değil de binlerle ifade edilseydi, mesela 10.000 olsaydı, İsrail ne yapacaktı?!
Gazze konusunda her türden ‘eyleme’ topyekûn katılıma ihtiyaç var… Hani kitleleri peşinden sürükleyecek, yeri göğü inletecek muhalefet nerede?! Bu, Sosyalist Enternasyonal’de Türkiye’yi şikâyet etmeye benzemiyor, değil mi!..
Eliyle çenesini kaşırken kıstığı gözleriyle tavana bakıp, cümleye “Bence, siz en iyisi…” diye başlayan birilerine rastlarsanız arkanıza bakmadan uzaklaşmakta sakınca görmeyiniz… Nesnel görüşler yalnızca sahibinin duygularına tercümandır… Pek çok görüşüne katılmasam da bu hususta hakkını teslim etmem gereken Kürşat Bumin’in ifadesiyle; “Bence diye başlayan cümleler, bir fikri değil, insanın ruh hâlini bildirir!”
Peki ne yapalım? Ölçümlemelere bakalım… Anketlere, odak grup çalışmalarına, araştırmalara… EY Lüks Tüketim Endeksi 2025 sonuçları açıklanmış (Her ne hikmetse, gönderdikleri basın bülteninde EY’nin Ernst&Young olduğunu belirtmemişler, bilmek zorunda olduğumuzu düşündüler herhâlde).
Ankete katılan tüketicilerin yüzde 71’i yüksek kaliteli ürünlere sahip olma arzusuyla hareket etse de yüzde 62’si fiyatı en büyük ‘caydırıcı unsur’ olarak göstererek ürünü satın almaktan vazgeçtiğini belirtmiş. Lüks segment tüketicilerinin yüzde 54’ü ise lüks bir marka tarafından satılan ikinci el ürünleri satın almaya sıcak baktıklarını söylemiş. Ayrıca küresel pazarda lüks segmentin ikinci el satış ve kiralama modelinin tüketici için cazip hâle geldiği saptanmış…
Araştırmada pek çok başka veri daha var… Tüm bunlar ve özellikle ‘iş’ yapılacak bölgeye, hitap edilecek ‘hedef kitleye’ ilişkin olanlar hep birlikte değerlendirilmeli iş hedefleri ile yol haritaları bunlara göre belirlenmeli…
Bizim bu verilerden çıkardığımız naçizane sonuç; fiyatın her zamanki gibi ‘satın alma davranışı’ üzerindeki en büyük etken olduğu… Bir de ikinci el ve kiralama meseleleri firmalar için yeni yolların neler olduğunu gösterseler de biraz daha dolaylı düşünmek mümkün… Özellikle kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarına yön vermek isteyenler için hâlâ toplumsal hafızamızda yeri olan ‘yeniden kullanma’, ‘yeniden değerlendirme’ gibi yöntemler açısından… Bu işlere bizim kadar alışkın olmayan gençlere tadilat, tamirat konularında beceri kazandırma gibi faaliyetler çok da sahiplenilmemiş durumda… Bizden söylemesi…
Bugün, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü… Bu konuda kimler neler yapıyor diye göz gezdirirken Her Eve Bir Pati Derneği (HEPAD) özellikle dikkatimizi çekti. Borusan Grubu’nun gönüllülük platformu “Okyanus Gönüllü Borusanlılar” ile başlattıkları kurumsal gönüllülük projesiyle, HEPAD Bahçe’de yaşayan 1100 sokağa terkedilmiş sahipsiz hayvanın beslenme, koruyucu aile, bakım ve sahiplendirme süreçlerine destek sağlayacaklarmış.
Costa Coffee de mağazalarında satılan kâğıt poşetlerden elde edilen gelirle HEPAD çatısı altındaki hayvanların daha iyi koşullarda barınabilmesine destek oluyormuş. Türkiye İş Bankası’nın e-ticaret sektöründe faaliyet gösteren yerli iştiraki Pazarama ile de “Yardım Maması Desteği Projesi”ni hayata geçireceklermiş.
Peygamber efendimiz bir hadisinde böyle buyurmuş: “Her canlıya yapılan iyilikte sevap vardır…” Hatırlatmakta yarar olduğunu düşündük… HEPAD’ın, özel sektör ve STK iş birliğine çok güzel bir örnek olan üç büyük organizasyonla yürüttüğü çalışmalara gelince, proje geliştirme ve firmalarla ‘ilişki yönetimi’ hususunda çalışan birimlerini kutlarız…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.