
Terör örgütü PKK’nın Suriye yapılanması YPG/DSG’nin elebaşı Abdi, geçen hafta terör örgütü DEAŞ ile mücadele koalisyonuna katılan Suriye askerlerine saldırıp, Suriye’yi DEAŞ ile ortaklık yapmakla suçladı. Suriye resmi medyasında yer alan haberlere göre Rakka'nın doğusunda DSG ile Şam hükümetine bağlı güçler arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Gelen bilgilere göre, DSG’nin Rakka kırsalındaki Medan çölünde bulunan Suriye ordusuna ait askeri üslere saldırı düzenlediği, Suriye ordusuna bağlı topçu birliklerinin ise bu saldırıya karşılık verdiği ileri sürülüyor.
Ancak DSG ise Suriye’hükümetini açık bir dezenfarmasyon stratejisi ile DEAŞ ile iş birliği yaparak kendilerine saldırı düzenlemekle suçluyor. Rakka kırsalında Şam hükümetine bağlı güçlerin bulunduğu noktalardan kalkan iki insansız hava aracını (İHA) düşürdüklerini açıklayan DSG, dronların DEAŞ mensupları tarafından kullanıldığının tespit edildiğini duyurmuştu.
Düşürülen araçlardan birinin "Matrice M30" tipi, diğerinin ise "FPV" tipi saldırı dronu olduğu bilgisine yer verilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Enkazı ele geçirilen dronların hafıza kartları üzerinde teknik ekiplerimizce yapılan incelemede, araçları kullanan, keşif ve saldırı faaliyetlerini yürüten kişilerin DEAŞ mensubu yabancı uyruklu kişiler olduğu netleşmiştir. Bu kişilerin, DSG savunma hatlarının karşısındaki Şam hükümeti mevzilerinde konuşlandığı tespit edilmiştir. Elde edilen veriler, Şam hükümetine bağlı güçlerin DEAŞ ile iş birliği yaptığını kanıtlıyor. Suriye DEAŞ mensuplarına keşif ve saldırı amaçlı dron kullanması için kendi mevzilerini açmıştır." İddiası açıkça ABD ile Suriye Devletini arasını bozmaya yöneliktir. Bir İsrail taktiği ve stratejisidir.
SDG tarafı, Baasçı Esad rejiminin tek mağdurunun kendisi olduğu izlenimi oluşturmaya çalışıyor. Oysa rejim, tüm toplumsal kesimlere zulüm uygulamıştı. İç savaş başladığında, milyonlarca Suriyeli direnişe geçerken, SDG Esad’la savaşmadı. ABD ile iş tutup, kazanımlarını artırma arayışına girdi. SDG, Suriye devrimine ortak değildir. Bu başarıya hiçbir katkısı yoktur. Ama bugün sanki devrimi kendileri yapmış gibi davranıyorlar. “Ortaklık” istiyorlar. Uluslararası alanda tek muhatabın Suriye devleti olduğunu gördüler. O görüşmede DEAŞ dosyası da SDG’den Şam’a geçti. CENTROM da Şam’ın bu durumuna ayak uyduracak.
Bundan bir kaç gün sonra, Duhok’ta Orta Doğu Barış ve Güvenlik Forumu (MEPS 2025) düzenlendi. Terör örgütü SDG’li Mazlum Abdi, foruma, takım elbise ve kravatla katıldı. Örgüte yakın medya organları, bu fotoğrafları heyecanla servis etti. Şara’nın Beyaz Saray’daki görüntüsü üzerine yaşanan moral bozukluğu, “Biz de uluslararası arenada kabul görüyoruz” imalarıyla, tabanı teskin etmek için giderilmeye çalışıldı. Mazlum Abdi, forumda daha önceki pozisyonunu ortaya koydu. “Suriye’nin artık merkezi bir devlet olması mümkün değil” dedi. SDG’li İlham Ahmed aynı forumda Suriye’de ortaklık ve güç paylaşımından bahsetti.
SDG’nin, altındaki zeminin kaydığını, her geçen gün alanının daha çok daraldığını, yarın yapacağı anlaşmanın bugünden daha eksik olacağını anlaması gerekiyor. Yoksa varlıkları yola döşenen bir mayına dönüşecek. Bu durumun ne anlama geldiği gayet açık!
Türkiye “Terörsüz Bölge” sürecini başlatmışken, Şam da Ankara’nın desteğiyle Suriye’yi birleştirmek için gerekli tüm adımları atmışken, SDG/PKK sürekli ayak diretip imza attığı anlaşmanın gereklerini yerine getirmiyor. Son olarak günlerdir Rakka’da Suriye ordusuna saldıran SDG/PKK’ya sonunda dur denildi. Şam askerleri yoğun topçu atışlarıyla SDG’ye cevap verirken, ABD yönetimi araya girdi ve teröristlerin anlaşmaya bağlı kalmaları için talimat verdi.
Kaynaklar, “Ordu, SDG'nin Çarşamba gecesi ve Perşembe günü sızdığı noktaları geri aldı ve burada iki ordu mensubu öldürüldü, dokuz kişi de yaralandı” dedi.
Kaynak, “Toplantı ordu ve ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon arasında koordine edildi ve taraflara sükunet ve 10 Mart anlaşmasına bağlılık çağrısında bulunuldu” ifadelerini kullandı.Bu gelişme, Suriye ordu güçleriyle SDG güçleri arasındaki çatışmaların ölüm ve yaralanmalara yol açmasının ardından geldi. SDG komutanı Mazlum Abdi Çarşamba günü yaptığı açıklamada Mart ayında varılan anlaşmada ilerleme kaydedilmediğini söyledi ancak iki taraf arasında bir uzlaşmaya varılması için toplantıların üst düzeyde devam ettiğini vurguladı.
Abdi, “Zorluklar, engeller ve anlaşmanın yavaş uygulanması, iki taraf arasında bir güven krizi ve Afrin'den yerinden edilmiş kişilerin dosyası ve diğerleri gibi ihmal edilmiş bazı paragrafların varlığı var ve bu da anlaşma için bir tehdit oluşturuyor” dedi.
10 Mart 2025 tarihinde Abdi ve Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara, SDG'nin orduya entegre edilmesini, iki taraf arasında tüm Suriye topraklarında ateşkes sağlanmasını, Kürt toplumunun devletin yerli bir unsuru olarak kabul edilmesini, anayasal haklarının ve tam vatandaşlığının garanti altına alınmasını, yerinden edilmiş kişilerin korunarak şehirlerine ve köylerine geri dönmesini, bölünme çağrılarının reddedilmesini ve Suriye topraklarının birliğinin desteklenmesini öngören bir anlaşma imzalamıştı. Terör elebaşı Mazlum Abdi şimdilerde 10 Mart’ta attığı imzayı unutarak İsrail ile işbirliği içinde bölgede KAOS yaratma peşinde. Amerika Başkanı Trump’un Mazlum Abdi’nin tasmasını tutması YPG veya SDG teröristlerinin Suriye devleti ile entegre olmalarını nasıl etkileyecek bekleyip göreceğiz. Ancak Pentagon ve ABD derin devleti yıllardır PKK ve YPG terörüne ve Soykırımcı Katil Netenyahu’ya verdikleri sınırsız desteği kesecekler mi temennimiz İnşallah!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.